Çalışmayan evli bayanlara bir sorum var



senin için herseyin hayırlısı olsun... önemli olan calısmak yada calısmamak diil burda hepimiz farklı ailelerden farklı yerlerden insanlar toplulugumuz ve dogal olarak farklı düşünceler içerisindeyiz ve hiç birimizin yasam kosulları bir diil o yüzden aynı seleri düşünüp yasayamayız...
calıs yada calısma kocanla ailenle mutlu ol önemli olan bu saygılar buyrunnnnnnnnn
 

tabııkıde zaten farklı dusuncelerden farklı yasam kosullarından farklı ınsanlardan fıkır almak ıcın konu actım..yoksa cevremdekı ınsanlarla da bu konuyu oturup konusabılırdım..ben sadece tartısmanın ıcıne gırmek ıstemıyorum benı oraya cekmesınler..cunku ben ıkı taraf ıcınde kotu hıc bır sey demedım...

amın cnm ınsallah hepımız mutlu huzurlu ve saglıklı oluruz :lepi:
 
pekiii kızlar herkez bıseler yazmış..bende bır danısayım istedım..
10 sene caılştım..izmirde alsancakta izmirde olanlar bilir.istanbul nişantaşı gibi dıyelim..hep herseyı en en en kalıtesını gördüm çok iyi yerlerde cok iyi paralara calışıp çok kaliteli magazardan gıyınıp cok kalıtelı yerlerde yemeklerımı yıyp eve mısefır gıbı geli gıdıyodum..5 kuruş bırıktırmedım..şöle söliim bundan 5 sene önce 85otl alıyodum..şimdi evlendım..istanbula geldım iş aradım bulamadım.tam buldugum gun hamıle oldugumu öğrendım..hamileydım çalışamadım..şimdi kızım 3 aylık yıne evdeyım..kımsem yok burda kımsemmmmm ama sadece eşim yer bılmıyom yol bılmıyom..kapı dısarı eşm olmadan çıkamz oldum aradaslarla sabahlarken 1 tane arkadasım yok kapıma gelen cok sıkılıyorum..istanbulu bır turlü sevemedım..işin kötü yanı kayınvalidemı sevmıyorum..kızımı emnet etmek ıstemıoyorum..ama çalışmak çok istıom cunku istedgım kadar özgur degılım en basıtı kenıdme her kıyafetıme uygun kolyeler bu sadece en ufak örnek alırken şimdi yok ya kalsın kızıma .... alırım eve .... alırım deyp yerıne bırakıyom...her hafta kuafrden cıkmazken sacımı evde kendım boyuyom..ne yapçamı bılmıom evde boguluyorum ama çarem yok mafoldumben
 
opppsss balım dur bir dakika daha bebeğin 3aylık bence bekle 2 yaşına kadar

zaten ilerde de bu sürce kaçırıdn diye üzülürsün

2 yaşından sonra elbetteki bir işe girebilirsin kayınvalidene bırakabilirsin ,kreşe bırakabilirsin

şimdiki kreşler kamera sistemiyle çalışıyor istediğin an online olup izliyorsun sen çocuğunla ilgilenemzsin

onların ilgilendiği gibi inan buna biraz daha sabret zaten çalışırsın sen bu azimle
 
senin yerinde olan her insan cok sıkılır tabiki ev gecindirmek cocuk bakmak cok zor insanlar belli dönemlerden sonra kendini diilde cevresindekileri daha cok düşünürler ( es cocuklar ) zaten anne olmak ev hanımı olmak böle bişidir günümüzde cünkü sart zor yasamk zor.....
burda istanbulda hiç mi ark. yok eger evden cıkmazsan zamanla kendine olan güveninde koybolur ve dısarı yol iz bilmediginden diil korkudan tek cıkamazsın bence biraz kendi basına dısarı cık kızını al hava alın biraz kızın büyüdükten sonra onu parka götür havalar soguk oldugunda alısvriş merkezlerine git sadece vitrinlere bakmak bile insana ii gelir kızınla cay bahcesine git kendine bi cay ısmarla yani dısarı tek cık ve bi sekilde cevre edin hemen insanlarla samimi olamazsın ama hiç diilse mrb lasıcagın hatrını sorabilecign insanlar tanı gerisi zamanla olur zaten
 
SAOLN ARKADASLAR SIMDI BIRAKAMAM zaten kuçuk bılıom bırakmam..ama kucuk oldugu içnde dısarı cıkıom 40 dk falan zor duruyo hoppp gerı eve hıc bı anlamı olmuyooo..yanlız yada eşlede sıkıo bı süre sonraaa neyseee hersey duzelir inş zamanlaaaa mafoldumben
 
İnş. cnm hayırlısı olsun herseyin sana esine ve bebegine allah saglık versin gerisi gelir zaten a.s.
 
Mesele aslında başlığı açan arkadaşın sorduğu soruda değil. Mesele tüketmekte değil.
Kadının çalışması ile ilgili negatif yaklaşan arkadaşlardan sadece "marjinalfayda" arkadaşımızın söylediklerini elle tutulur buldum katılmasam da. O nedenle, fikir alışverişi olması bakımından sevgili marjinalfayda'ya birkaç şey söylemek isterim. Ben de tüketim çılgınlığından son derece rahatsız olan biriyim. Mümkün olduğunca sade hayatlar yaşayıp kapitalizmin çarkından olabildiğince sıyrılmaktan yanayım. Bizler bizi sömürenlerin elinde daha çok tüketme hırsıyla savururken aslında tükenen oluyoruz. Fakat bu sadece kadınlara mı böyle? Sadece kadınlar mı tüketmek için çalışan? Eşimiz de çekmiyor mu eğer çekilen ağız kokusuysa?
Mesele şu; ben kendi adıma "tüketmek" için değil, "üretmek" için çalışıyorum. Ben 300 liralık parfüm kullanmayı hiç düşünmedim çalışmaya karar verirken. Kendi adıma, sadece tüketmeye kalsa iş eşimin çalışması yeterli. Eşimin kazandığı da bana yeterince tükettirir. Ama ben ne üretmiş olurum? Kapitalizm çarkının içinde de olsa birşeyler üretiyorum çalışarak. Ev kadınları üretmez demek istemiyorum. Ama evde sadece yemek, temizlik, el işi, hobi kursları benim zihinsel ve ruhsal doyumumu sağlamıyor demek istiyorum. Kendimi üretken hissetmek için bir alanda bilgime, becerime başvurulan bir işe ruhum ihtiyaç duyuyor.
Ha bunu yaparken evimi mi ihmal ediyorum? Hayır, buzluktan yemek yiyorum evet. Ama bunun nedeni yemek hazırlamakla ilgili bir sorunum olması değil. Kışın da yaz sebzeleri yemeyi sevdiğim için güzün bir haftasonumu ayırıp güzelce kış hazırlığı yapmam. Erişte de keserim, tarhana da ovalarım. Herşeye yetişiyorum.
Ha ama nasıl? Eşimin de yardımıyla. Biz eşimle bir hayatı paylaşıyoruz. Bizim iş bölümümüz; hayatımızı kazanırken de yaşamımızı idame ettirmemiz için elzem ya da hayattan keyif almamıza katkı sağlayacak ev işlerini yaparken de yeteneklerimize göre paylaşmak şeklinde. Eşim mesela asla yemek yapmaz, çünkü ben mükemmele yakın yemek yaparım. Ama ben de ütü yapamam, eşim benimkiler dahil ütüleri yapar. Ben çalışma kararı aldım ve benim aldığım karar çerçevesinde eşim hayatı paylaşmak için bana elini uzatmak zorunda. Bu sadece ihtiyacımız olduğu için çalışmak zorundasam geçerli değil. Ben sadece ve sadece farklı alanlarda da üretken olmak için çalışmayı seçtiğimde de böyle. Yani eşim benimle evde de hayatı paylaşıyorsa, ben çalışmak zorunda olduğum için değil; ben çalışmayı seçtiğim için. Ha hiç ayrımcı da değilim, tersi de doğrudur. Eğer ben yeterli parayı kazanıyorsam ve eşim de seçimini hayatını evde geçirmeye karar verdiyse hiçbirşey demem. Ama evde oturan bir kadın kocasıyla hayatı nasıl paylaşıyorsa öyle paylşmayı beklerim. Nasıl, olmadı mı? Bazı arkadaşların tabiriyle "evde oturma, isterse yataktan çıkmama özgürlüğü" erkek bedenine oturmadı mı?
O zaman bana neden otursun? Ben neden tek tip üretimle hayatımı geçireyim? ışten ayrılmamın tek yolu var, eğer eşim çalışmayı seçtiyse ve hepimiz için yeterince para kazanıyorsa ve eğer ben başka bir üretkenlik sahası bulabilirsem işten ayrılırım. Ama kasdettiğim hobi kursları ya da papatyalar dernekleri filan değil. Gerçekten çalıştığım, iş gibi ciddi yürüyen ve gerçekten üretebildiğimi hissettiğim ama sadece karşılığında para almadığım sosyal projeleri kasdediyorum. Tabi eşim de isterse bunu yapabilir. Ha ikimiz birden istersek ne olur bilmiyorum, sanırım sıraya koyarız meslek dışı hayallerimizle meşgul olmayı.
Her neyse, özetle; üretmek için çalışıyorum, daha çok çılgınca tüketebilmek için değil.
Bazı başka arkadaşlar da üzülmesin, eşimin karnı tok, gömlekleri baktırtacak kadar iyi ütülü, evim hijyenik ve evde de bulaşık bırakmadık. Ha bir de bu akşam için harika bir sürprizim var eşime, gayet işve dolu bulacağını düşünüyorum.
 

Sevgili tinkerbelle, fikirlerimiz çok benzeşmese de sanırım meslektaş olmamız sebebiyle birbirimizi anlamışız.Mesleğin kazandırdığı elle tutulur, to the point cevapları ve yorumları beğeniyoruz anladığım kadarıyla. Ben de senin açıklamalarını sevdim zira.Acaba ikimiz de baştan beri ev hanımı olsak yine üsluplarımızı beğenir miydik acaba? Bakın bu da çalışmanın insan bünyesine pozitif etkisi , mesleklerin insanlara kazıdığı kişilik özellikleri ve size benzeyen insanları ayırtedebilmenize katkı sağlaması .Fanatik olmadan, konunun iki tarafını da görebilmek lazım değil mi a.s .Tabii bu durum sağlam sosyal gözlemci gücü ve yaşadıklarından nasiplenebilmeyi gerektirir

Gelelim meselemize kaydirigubbakcemile3 Ben o işve cilve kısmında yapılan yorumlara zaten katılmıyorum, kaldı ki bi kaç arkadaş bana "bazı tip" insanları eleştirdiğim için kızmışlar ama asıl bence başka bir insanın işve cilve seviyesine yorumda bulunmak kabalıktır. Benim eleştirdiğim noktayı doğru tespit etmişsin, tüketim çılgınlığını ve sadece daha çok tüketmek , ya da doymaz gözleri doyurmak uğruna feda edilen hayatları sindiremiyorum ben. Bir de , çalışmanın , evde napıcam sorusuna verilecek cevapla ikame edilmesine. Dediğim gibi, insanların farklı sebebpleri ve motivasyonları olabilir çalışmak için.Sen kendi motivasyonunu açıklamışsın ve bu anlattıkların şu an zaman zaman benim de hissettiğim şeyler.Çalışmadığın zaman aynı entellektüelite düzeyine sahip insanlar genelde işte olduğu için seçim değil, mecburiyetten dolayı ev hanımlarından oluşuyor çevren. Ve tabii ki senin de dediğin gibi, kelebek grubu, papatya topluluğu gibi gruplar da kesmez bi yerden sonra. Bu gibi dezavantajları var tabii ki, eğer çalışmamak bir tercihse. Ama bir de lösev var, ve belki kafası basan insanlardan oluşan ev hanımlarının sayısı artsa ve bibirleriyle tanışma imkanları olsa, daha yapılacak başka girişimler de vardır. Ama söylediklerinin şu kısmına hiç katılmıyorum."Bazı arkadaşların tabiriyle "evde oturma, isterse yataktan çıkmama özgürlüğü" erkek bedenine oturmadı mı?
O zaman bana neden otursun? " Oturmaz arkadaşım, benim bedenime oturmadı.Erkekle kadın sosyal anlamda eşit olmalıdır, ama fiziken ve ruhen eşit değillerdir.Erkek üstündür demiyorum, burada o tartışmaya girmeyelim hiç :1closedeyes: Çok güçlü bir bünyen varsa bilemem ama benim mideme sabah alelacele yapılan(bazen hiç yapılmayan) kahvaltılar, her öğlen lokanta yemekleri, akşam geldiğimde de o sizin alınmanıza sebebp olan "buzluk yemekleri" veeeee her ay 2 gün pms , 2 gün de adet sancıları benim vücuduma oturmadı. Çalışmak için kişisel motivasyonları olabilir insanların, ama çalışmamak için de yeterince olabiliyor. Kişinin kendi fiziksel, psikolojik, maddi, sosyokültürel durumu ve dünya görüşüne kalır sonuçta. Bu yazı da konu sahibine bi fikir daha versin umarım. a.s Hoşçakalın.
 
Son düzenleme:

Evet arkadaşlar, cekhunun bir saygısızlığı ya da herhangi bir fikrin savunucusuna bir önyargısı olmadı. Hakkını vermek lazım. Hangi düşünceye daha meyilli olarak konuyu açtığını ama aslında diğer tarafa dair düşünceleri dinleyince o diğer tarafın da çok mantıklı geldiğini anlattı hatırladığım kadarıyla. Biz arada bir birbirimize sataştık :mymeka: ama konu sahibinin günahını almayalım bence . kaydirigubbakcemile5
 

Sizin yazdıklarınızı tabii ki de anladı cevap verenler.siz ekonomi okuduysanız ben de ekonominin alasını okudum ve daha çok tüketim,daha pahalı kıyafetler daha lüks yaşam için değil ileride çocuğumu daha iyi şartlarda okutabilmek adına çalıştığımı belirttim.yazdıklarınızı kişisel olarak algıladığımdan dolayı kişisel olarak cevap yazmıyorum.başkalarını bilemem sizin gibi ben de kendimden örnek veriyorum.
hiçbir zaman kadın erkek eşittir naralarını atmadım ben her zaman kadın kadınlığını bilsin erkek erkekliğini bilsin görüşünü savunurken bir yandan da maddi olarak herşeyden erkekler sorumludur görüşüne karşı çıktım.erkek tabiki de çalışmayan bir kadınla bilerek kabul ederek evleniyorsa b u kadına sonradan çalış deme gibi bi hakkı olmamalı aynı şekilde çalışan bir kadın üzerinde de çalış ya da çalışma diye baskı kuramaz.
ben de bir kadınım ben de zorluk yaşıyorum kimi zaman ama eksi yönleri daha fazla değil..bana sabahları kalkmak zor gelmiyor ben buzluk yemeği yemiyorum buzlupa sebze hazırlayıp atmıyorum ama hergece benim evimde ya sebze ya et yemeği oluyor yanında çorbasından salatasına yanlış anlaşılmasın ben çok becerikliyim demek değil bu ama istenince oluyor demek istiyorum.elbette herkesin kişisel tercihi sabah erken lakıp sabahın o saatinde hızlıca edilmiş bir kahvaltıyı her bünye kaldıramayabilir ama benim kızdığım nokta her çalışan kadın daha rahat tüketim daha pahalı kıyafetler için çalışmıyor ya da her kadın buzluk yemeği yemiyor her kadın evine temizlikçi tutmuyor kaldı ki ev hanımlarının arasında da yadsınmayacak kadar fazla evine temizlikçi alan..
yani açıkçası sizinde dediğiniz gibi kişinin sosyokültürek fiziksel durumuna bağlı olan bişey bu.o yüzden kişi evde kalırsa neler olur çalışırsa neler olur kısası üzerinden giderken bir diğerini aşağılayıp kötülemeden yaparsa herkes düşüncesini demokratik olarak bir tarafa saldırmadan söylemiş savunmuş olur
.
 
5 yıldır evdeyim, alışmadım alışamadım, bütün gün dört duvar sosyalliğimi şu forumlarda üç beş kelam edip devam ettiriyorum, her ikisi arasında seçim yapmam gerekirse çalışan bir bayan olmayı tercih ederdim, ama iş yok işte
 

Asla, demiyorum ki ben aynıyız. Bu doğaya ihanet olur, elbette farklıyız ve elbette doğanın bize yüklediği farklı görevler var. Ama herzaman kadınlar alehynine değil ki doğal güç. Örneğin, bilimsel olarak bir kadın yirmi kiloyu kaldırırken zorlanır; ama, iki kiloyu bir kadın bir erkekten daha uzun süre taşır. Tarlada kadınlar daha falza çalışır, ama; en iyi aşçılar erkeklerden çıkar. Aslında bizim doğanın verdiği görev diye kabullendiğimiz pek çok şey toplumsal öğrenmişlikle ilgili. Ama elbette kadının kendine özgü durumları var. Bebek, emzirme, ağrılı adetler....
Ama çalışma hayatında bunları aşmanın yolu çalışmamak değil, daha insani çalışma koşullarını talep etmek. Bu da ancak kadınlar çalışma hayatında ne kadar çok varlarsa o kadar mümkün olabilecek. Bir çeşit pozitif ayrımcılık bahsettiğim ama hep bana diye yontmak değil. Yani devlet yasalarla kadının iş hayatında en uygun koşullarda var olabilmesi için gerekli ortamı sağlayacak. Örneğin doğum yapan bir kadına daha adil ücretli izin süreleri verilecek, şiddetli adet kanamasında rapor vermede doktorlar çekingen davranmayacak. Biz de en iyi üretimi yaparak ve yasaların yapılmasından uygulanmasına daha çok söz sahibi olarak talep edeceğiz. Örneğin kadın bir yöneticinin pmsye yaklaşımı ne olur, erkek yöneticinin ne olur?
Ama sadece kadın patronla da bitmez iş; parlamentolarda kadın oranı %50'ye dayanana kadar biz zaten doğanın sunduğu koşullara paralel olarak adil çalışma hayatına ulaşamayacağız ki. Bu denli söz sahibi olmanın tek yolu da daha çok üretmek, eşit hak istiyorsak eşit üretmek.
Ha söylediğim sadece kadınlara daha eşit (!) iş koşulları değil. Çünkü sömürgen iş yaşamı koşulları kadınlar açısından daha adaletsiz olsa da erkekler için de pek insani değil zira. Örneğin benim eşim, kolon kanseri atlatmış bir insan ve düzenli öğün onun için hayati önemde. Ama eğer uykusundan fedakarlık etmezse o yapılmayan kahvaltılara mahkum. E çalışmasın mı? Bir kadının bünyesinin zayıflığından daha önemli bir mazereti var ağır çalışma koşullarından kaçınmak için. "Çalışmasın" diyebiliyor musunuz? Yani bu öğrenilmişlik biraz, erkek, bünyesi benden daha az elveriyor ama çalışmak zorunda toplumun bakış açısında. (Ha yanlış anlaşılmasın, eşim şu an çok iyi çok şükür ve çalışmama gibi bir durumu yok.)
Aynı örnekten devam edersek; eşim kemoterapi alırken çalışmak zorunda kalmış bir insan. Neden rapor alamaz mı? Yasal olarak alır, ama sürekli rapor alırsa verimi düşer verimi düşerse işten çıkarılır, işten çıkarılırsa sosyal güvencesi biter ve tedavisini olamaz. Demem o ki, koşulların kötü olması aslında sadece kadınların da sorunu değil. Bizler sömürü çarkının içindeyiz zaten. Bünyeye de bakmıyor işte toplumsal beklentiler. Toplumsal olarak bir kadının doğumdan sonra ücretsiz izin alması caiz ama bir erkek kemoterapi aldığı halde tıbbi raporu da olsa işini fazlaca aksatıp kaybederse erkeklik görevi eksik oluyor.
Biz kadınlar olarak daha çok üreterek daha çok talep edeceğiz ve işte bir yandan eşlerimiz kadın çalışırken gerçek anlamda hayatı paylaşmayı öğrenecek (salatayı yapmaktan bahsetmiyorum, birlikte omuzlamak ev işlerini), bir yandan devlet kadınların (ve bunun gibi özlülerin, hastaların, öğrencilerin, yaşı ilerlediği halde çalışmak zorunda olanların) koşullarını gözeterek daha insani çalışma koşullarını sağlayacak. Ama bunun için talepkar olmanın yolu da daha çok var olmak, daha çok söz sahibi olmak.
Ekleme: Kendimle çelişkiye düşememk adına bir ekleme yapayım, kadınlar, yaşlılar , özürlüler diye sayarken asla ve asla kadının korunması gereken bir valık olarak algıadığımdan değil. Tersine ben erkeklerle birlikte dimdik var olabileceğimize inanıyorum, yukarıda da yazdım. Yanlış bir ifade kullanmışım. Demek istediğim yasalar kadın, erkek, yaşlı genç, tüm bireylerin bireysel koşullarına en uygun çalışma koşullarını sağlamalı ve biz de bunu elde edene kadar bıkmadan talep etmeliyiz. Bu haklara ulaşabilmek için de daha çok var olmalı daha çok söz sahibi olmalıyız.
 
Son düzenleme:

Hanımefendi bu saldırganlık neyin nesi? Kim ekonomi okumuş, ben mi ? Kim yazdıklarımı anladınız mı demiş, ben mi? Ekonominin alası ne oluyor, ekonomi master'ı mı ? Peki bu saldırgan tavır nereden? O da ekonominin ala kısmından mı? Sorularım sözde soru cümlesi olup cevap beklemiyorum, ilgilenmiyorum da. Allah yolunuzu açık etsin. a.s.
 
tinkerbell ellerine sağlık diyorum benim çalışma nedenlerim de bunlar ki zaten ben en baştan hem evde hem işte çalışcam gibi bir fikre sahip olmadım işte çalıştım evde de eşimle beraber çalışıyoruz çalışan ya da çalışmayan kadınların doğrudan eşinin yardımını almadan evdeki her şeyi üstlenmesi gerektiği fikrine hiçbir zaman katılmadım halen de katılmıyorum

benim annem öğretmendi çalışırken babam da ev işlerine yardım ederdi yemek yapmayı çok beceremez ama onun dışında her işi yapar sadece artık cam silmiyor işinin konumundan dolayı eskiden onu bile yaparmış

benim annem babam bile aşmış bunları benim neslimin çoktaaan aşmış olması lazım

ama ben her zaman bu konuda tek doğru olmadığına ve yapılan seçimlerin yargılanmaması gerektiğine inanıyorum
 
benim eşim kredi kartı cıkardı kıyafet vesaire o tür seyleri orda alıyorum ve ben istemeden her gün para bırakır bas ucuma gider canım tabiki calışmakta kendi paranıda kazanmak güzel o senin tercihin para vermesi seni rahatsız edermiye gelince o eşine baglı eger seni para konusunda zor durumda bırakırsa tabiki zor ama eşin anlayıslı ise sorun olmuyo
 

saldırsaydım emin olun baştan sona tüm yazdığınızı eleştirerek yazardım size hak verdiğim noktaları söylemezdim.sizin anlayan anlıyor işte diye yazmanıza karşın anlayan anlıyor geri kalan anlamadan boş çuvaldan sallıyor tavrınıza hitaben yazıldı ekonomi bilginize de laf edilmedi ve yazımın anafikri o değil yanlış yee takılmışsınız.yazılarda kim saldırgan kim değil okuyanlar az çok anlıyordur.allah sizin de yolunuu açık etsin benim yolum açık ekstra açıklığa gerek yok.
 
Çalışan, iş hayatına alışmış kadının kocasına ve çocuklarına sağladığı destek sınırla kalmakta ve aile içindeki rolünü tam yerine getirememektedir. Bunun içinde genelde ailede uyumsuzluk olmakta ve istenilen huzur sağlanamamaktadır. TV sunucusu ve artisti Selin Dilmen, “Başkalaşmış kadınlar” başlıklı yazısında bunu konuyu şöyle dile getirmektedir:
“Adettir, kadınlar bir araya geldikleri zaman erkeklerden bahsederler. Ya da en yalnız, en gizli düşüncelerinde erkekler olur.
Konuşmalarda hep erkeklerin olumsuz yanları dökülür ortaya. Gözlerinin dışarıda olduğundan, futbola ya da eğlenceye düşkünlüklerinden hatta sorumsuzluklarından dem vurulur.
Kadınlar, eğer kendi erkekleri hakkında bu gerçekleri itiraf edebilecek kadar samimi değillerse de en azından başka hemcinslerinin başına gelen tatsızlıkları konu ederler.
Ben iki defa evlendim.
Bu tip sohbetleri fazla olmasa da yaptım. Ve bir daha evlenmemeye kesin olarak karar verdim. Bunun bir sebebi var.
ılkin erkekler hakikaten kadınlardan farklı yaratılmışlar. Değişmeleri ve kadınların olmalarını istediği gibi olmaları mümkün değil.
Bir süre önce düşünmeye başladım. Erkeklerin bu olumsuz yanları bir tesadüf mü diye. Kendi evliliklerimi saymayalım ve bütün hatanın bende olduğunu farzedelim. ıyi de, otuz bir yaşındayım ve bugüne kadar % 100 mutlu giden bir tek evliliğe bile rastlamadım.
Bir yerde bir hata var.
Daha doğrusu mutlu bir evlilik hayatına yaklaşmanın bir tek yolu var. Kadının kadınlığını, erkeğin erkekliğini bilmesi.
Kadının kadınlığını bilmesi ne demek?
Erkekten sonra ve onun omurga kemiğinden, ona eşlik etmek için yaratıldığını bilmesi demek. “Yani önce erkek sonra ben” cümlesini inanarak kabul etmek. Bu bağlamda erkekten gelecek her türlü sıkıntı verici tepkiye olumlu bir ifadeyle boyun eğmek.
Bunun karşılığında ufak tefek kaprisler yapmak ve bununla avunmak... Böyle yapabiliyorsanız; hayatınızı fazla sorgulamıyorsanız, kısacası haddinizi biliyorsanız bir ömür boyu eşinizle evli kalabilirsiniz. Ve bu, benim gözümde ciddi bir başarı elde etmiş olmak demek.
Bana ve benim gibi kadınlara gelince...
Bizler başkalaşmış kadınlarız. Kadın olma özelliklerinden pek çok şeyi yitirmişiz. Haddimizi aşalı ve sorgulamaya başlayalı çok olmuş. Geri dönmek imkansız.
Bizler, ilk bakışta hoş görünen ama sonrasında erkeği kızdıran ve sıkan tipleriz.
Aldığımız eğitimle, üzerimize giydiğimiz pantalonla, iş hayatında boğuşarak ve para kazanmaya başlayarak belki de erkekleşmeye başlamışız.
Giderek hayattan daha az beklentimiz kalmış. Anneliğimiz bile babalık ruhunda. Kısacası bizlerden iyi eş olmaz. (27.10.99 Türkiye)
ınsan hayatında “yaşam tarzı” alışkanlıklarının önemi çok büyüktür. Örneğin on beş sene okul okumuş sonra bir işe girmiş üç beş sene de böyle iş hayatı olmuş bir kadın kendi isteği ile de olsa, çocukları ile evi ile ilgilenmek için evine çekildiğinde, bir müddet sonra ruhi dengesi bozuluyor. Çoçuklarını himaye edeceği yerde kendisi himayeye muhtaç hale geliyor. Psikiyatristlere abone olmak zorunda kalıyor. Yaşanan tecrübeler bunu açıkca gösteriyor.
Bunun için evlenecek erkek, “Huzurlu bir aile” için sadece kendisi ile, çocukları ile evi ile ilgilenecek “ev hanımı” istiyorsa baştan tercihini buna göre yapmak zorundadır. Çünkü sosyal yaşantının zorla değişimi mümkün değildir. Zorlamalar er geç ters tepki gösterir “Depresyona” sebep olur.
 

Kocamıza işve yapamadığımızdan başladık, çocuğumuzla ilgilenemediğimizde çıktık, şimdi de ruh sağlığımız hakkında genellemeler yapılıyor. Ben diyorum ki "üretmezsem, çalışmazsam mutsuz olurum" ve diyorum ki "çalışma hayatında var olarak da kadınlığımı bilebiliyorum". Hiç "ev kadınları evde depresyona giriyor, hımbıllar, çalışmaktan anlamazlar" filan gibi ya da şimdi aklıma gelmeyen tek bir hakaret sözü etmedim. Hiçbir arkadaş da etmedi kadının çalışmasından yana olan. Sadece çalışmak için kendi nedenlerimizi saydık. Neden sürekli hakarete uğradığımızı biri açıklayabilir mi?
 
ya ne hakareti güzelim.
bak ben 15 sene okul okudum.çalıştım ve mutsuz oldum.benimle evlenmek isteyenler benim diplomamla evlenmek istediler.
çalışmak üretmek çok güzel.şu an ev hanımıyım yine üretiyorum.yine çalışıyorum.hayır kurumları,siyasi parti vs.
sizde kafası basan ev hanımları deyimini kullanarak ev hanımlarına hakaret etmişsiniz.
ama ben üzerime alınmadım.
evde duramam mutsuz olurum diyorsanız çalışın bundan bana ne.ben burada bana karşı yazı yazan hiçbir bayana cevap vermedim.herkesin kendi düşüncesi.eleştiriye açığım yani.
kimseye hakaret etmedim.eğer siz öyle anladıysanız özür dilerim.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…