Çocukların Da Kalbi Kırılır

Maddi durumumuz cok iyi değildi. Şimdiki cocuklar gibi hergün kıyafet toka almazlardı bize.
Sokakta arkadasımla oynuyorduk. Komşu bir abla geldi. Arkadaşıma tokalar almış. Çok güzeldi. Bana da sana diğer ay alcam dedi.
Almadı tabi
Ozaman çok beklemiştim.
Verilen sözler tutulmalı
 
Siz bu devirden bahsediyosunuz biz 90 lı yıllardan aradaa çooookk fark var şimdilerde komşumu var Allah aşkına. Ben çocukken bizim mahallede su da istenirdi teyzeler pişi yapar bize dağıtırdı da evet bazı arkadaşlara kötüleri denk gelmiş olabilir ama çoğu iyi insanlardı..
Bizde bir sevdiye teyze vardı şeker satardı sokakta oyun oynarken ondan şeker isterdik hiç boş çevirmezdi hep herkese dağıtırdı. her bayram mendil ve 1 lira verirdi kağıttandı o zaman bozuk paralar.. şimdi olsak kim kime şeker dağıtır her gün.. hee birde gıda alerjisi dediniz ya o zamanlar alerji kelimesi bile yabancıydı insanlara o da bu devrin hastalığı oldu malüm doğallık kalmadı.
 
Hayır eskiden de aynı oranda sapıklık ve canilik vardı ama eskiden iletişim kanalları bu kadar çok olmadığı için öğrenemiyorduk. Ayrıca çocuğunun başına bir iş gelen aileler utanarak saklıyordu. Ben de 40 yaşına yaklaşıyorum ama çocukken asla bu bahsedilenleri yapamazdım. Annem asla izin vermezdi.
 
Dediğim gibi bizim oraların insanlarından böyle bişi ne gördüm nede duydum ama kötü niyetli yok demiyorum ama bu zamanınki sapıklık kadar olacağınıda sanmıyorum.. neyse zaten bu devirde güven diye bişi kalmadı artık bu yüzden çocuklarımızı tabikide kendi yetiştiğimiz tarzda yetiştiremeyiz.
 

Bizimkiler bi cocuk icin huzursuzluk cikarilmaz kafasindaydi o zamanlar. Biri beni dovdu desem bile kalkip arkamda durmazlardi zaten, o yuzden sindim belkide ozamanlar. Bi cocuk kavgasi yuzunden komşu küslügümü olacak filan derlerdi. Hatta cocuk yuzunden kavga edenleri ayiplarlardi. Şimdiki annelerse "kimse cocugumdan onemli degil" diye dusunuyor. :))

Bi kesim daha vardi tabi onlarda da iki cocuk kavga etse butun aile, akrabalar ellerinde sopalarla birbirlerine girerlerdi :zd ortasi yoktu yani.
 
Kilo bakımından halamda bana söylenirdi artık nasıl yiyorsam tabağıda ye dedi birgün sinirden tabaği bir ısırdım çat diye ortadan ikiye ayrıldı :))) melamin tabaklar vardı onlardan , işyerine gönderdiler beni onunla beraber karnım acıyor öğle yemeğine kadar duramıyorum annem azıcık peynir ekmek koyardı onu yerdim bana dünyanın lafını söylerdi tuvalate gider ağlardım , pis bir han tuvaletiydi hiçbiryere dokunmadan sadece ağlamak için oraya girerdim Oğlu oldu yıllar yıllar sonra bir tanecik tek onda hep kiloyla başı belada :) çatalı bırakıp eliyle dalıyor yemeğe hadi tabağı da ye desene diyecem olmayacak Allah çok büyük
 
Eskiden çocuklara şimdiki gibi değer verilmiyordu malesef. En basit örneği Misafirlige giderdik. Hep önce büyükler yesin sonra siz yersiniz derlerdi. Tabi büyüklerden kalanlar konurdu önümüze. Buda hep benim zoruma gitmistir :)
 

Bugünün görgüsüyle geçmişi yargılamışsınız, doğru olmamış. 80lerde 90larda herkes komşudan su içerdi, herkes birilerinin sofrasına otururdu, kimsenim bişeye alerjisi yoktu (yani bilinmezdi)
Bu söylediklerinizden tek katıldığım markette ailesinin almadığı bir şeyi o çocuğa alan üyenin eşi sanırım, onu da maddi durumu olmadığı için çocuğa bişey alamayan ailedir diye teskin ettim kendimi. Aile almak istemiyor da tanımadığı biri alıyorsa yanlış tabiiki.
 
Desene seninle aynı kaderi paylaşmışmışız Çok üzülürüm yedi diye laf edilmesine nasıl ağlatmışlar seni Tabağı kırmakta iyi yapmışsınBen hiç bir zaman çok yiyen bir insan olmadım çok da yemek seçerim ve o zaman 13 yaşında 55 kilo çok mu boyum da 1.60 düşünüyorum da neden böyle kasıtlı bir şey yaptı sonra daha da yemez oldum aman kilo alırım diye 47 kilo oldum sonra zayıf üstüne hiçbir şey bulamayan bir insan oldum o zaman da çok zayıfsın oldu. Bu diyen ablam da öyle zayıf biri değil 74 kilo. Ben bir gün dedim ona sen böyle yaptın çok kırdın beni. Kabul etti hatasını ama iş işten geçti.Koca kadın oldu hala daha kırıyor beni huylu huyundan vazgeçmez işte. Onu hem çok seviyorum hem de çok kırılıp üzülüyorum.
 
Bu anlatılan hikayelerden bunları mı anladınız ?
O bahsedilen şeyler istisnalar dahilinde olan durumlar. Mesela ben bi tanıdıktan su istedim beni kovdu annem de karşıdaydı. Tanıdığı halde yaptı yani bunu.. Yoksa gidip kapı kapı su dilendirmez hiç bir anne çocuğuna değil mi? Ve emin olun ki tek başına çocuğun başkasının evine gönderilmeyegini, günümüz anneleri daha da iyi biliyor..
Ayrıca bu anlatılan şeylerde bahsedilen asıl mesele merhametsizlik. Ailelerimiz neden olmadılar yani. Tabi ki bu bahsettiğiniz şeyler dışında ailelerin sebep olduğu sıkıntılar var. Mesela aile içi psikolojik şiddet..
Siz işi tamamen başka bir boyuta getirmissiniz.
 
Siz eksik hatırlıyor olabilirmisiniz acaba:) ben çocukluğumla ilgili anıları anlattığımda annem yada babam yok o öyle değildi şöyleydi diye müdahale ederler mutlaka:) ben de acaba ben ş eksik angatırlıyorum diye düşünüyorum
 
Ah aynı benim babaannem. Gözümüzün içine soka soka verirdi kuzenlerimize bir yandan da aman ha duymasınlar görmesinler derdi.
 
Yok yok eminim.Hafızası çok güçlü bir insanım zaten,bu da bazen kötü bir şey:)
 
Ah aynı benim babaannem. Gözümüzün içine soka soka verirdi kuzenlerimize bir yandan da aman ha duymasınlar görmesinler derdi.
Ahh,kendi babaannem geldi aklıma.Hiç tanımadığı insanlara elindeki bir lokma ekmeğini veren babaannem...Merhametine hayran olduğum canım babaannem...Işıklar içinde uyu...
 
Ah aynı benim babaannem. Gözümüzün içine soka soka verirdi kuzenlerimize bir yandan da aman ha duymasınlar görmesinler derdi.
Görmem umurunda bile olmuyor, açıkça belli ayrımcılıkları. Ama aksi gibi beni görünce de seviniyor, çok garipsiyorum. Galiba ben bir misafir çocuğuyum gözünde, canı sıkılınca iyi geliyor, ya da diğer torunlarını özleyince. Bende mi kusur desem, doğduğum saniyeden itibaren de kusurlu olamam ya, adam doğduğum gün orada olduğu halde görmeye gelmeye tenezzül etmemiş. Babamı sevmiyor diğer çocukları kadar da ondan desem, babam bakıyor resmen onlara, babamın hastalığında da buradalar sürekli. Bazen bir şeylere sebep bile üretilemiyor. Ama ne olacak biliyor musunuz? Size öyle davranıyor ya, muhtaç kalacak bir gün. O gün de ne derece yürekten gelir bakmak Allah bilir.
 
Babaanneler öyle yapıyor maalesef bize evde kokuşan yenmeyen peynirleri getirirdi siz yersiniz diye :) veya evde yenmeyen ne varsa:) herşeyi hesap ederdi kazığı hep bize atardı annem de hiç bişey demezdi ezildi durdu yıllarca , şimdi yaşıyor hala yolumuzu gözlüyor gittimi bayram ediyor ve o çok sevdikleri hiç kapısı çalmıyor ne garip dimi
 
Ah ah bende trajikomik bi anımı hatırladım.. 6 yaşında filanim bir tanıdığa akşam oturmasına gittik ozamanda algida vienatta çıkmışti böyle reklamlar filan hatta hatırlarsınız reklamda kadın elindeki kaseye vurup bir dilim daha derdi bizde durumumuz kötü olmasada pek alinmazdi oyle seyler bende istiom diyemezdim.. neyse o aksamda ben evsahibi ablayla mutfaga geçtim yardim için miydi beni mi cagirdi hatirlamiyorum sonra dolaptan vienatta cikardi ikram etmek icin masaya koydu dilimlemeye basladi bende cocukluk ya sevindim sonra bana dediki bak icerde tabagindaki bitince sakın bir daha istiyorum deme ben sorsamda istiyorum deme tamam mi dedi bende tamam dedim.. neyse içeri geçtik yedik bitti sonra abla canım bir dilim daha koyayım mi dedi ben hayır dedim sonra ısrar etti ben korkulu gozlerle hayır diyorum ama hala aklima geldikçe gülerim ablayada kiyamam belki yoktu durumu belki cocuklari yesin istedi.. ama ben hala vienattayi çok seviyorum ve onu hatirlamadan yedigim tek bir dilim bile yok
 
İlkokula ya gidiyordum ya gitmiyordum. Normalde gündüzleri annem çalışır bana da babam bakardı.
Bir gün babamın çarşıda işleri olduğu için beni bir kaç saat kuzenime bırakmak istedi. Kuzenimin bir de kız kardeşi var, akranım. O gün kuzenimde yaşıtımız olan bir başka çocuk daha vardı. Babam büyük kuzenime "kızım bir kaç saat işim var, İris sizde kalabilir mi?" diyince hafif yüksek bir perdeden; "burası çocuk yuvası mı? Hepsiyle nasıl baş edeceğim?" diyip beni çocuk aklımla gitmeyi hiç sevmediğim, orada çok sıkıldığım anneanneme postalamıştı.
O kadar üzülmüştüm ki, bütün gün ben orada sıkılırken aklım kuzenlerimin birlikte oyun oynayıp, eğlenmelerinde kalmıştı.
Evlendim, aynı ilçeye taşındık. Kaç kere "kızımı okuldan alır mısın?" diye rica etti. Hiç bir zaman "Burası çocuk yuvası mı?" demediğim gibi annesi gelene kadar çizgi film izlettim, oyunlar oynattım, resim yaptırdım. Sırf yabancı ev gibi hissetmesin, annesini babasını aramasın, üzülmesin diye. Çünkü bence yeryüzünde kalbi kırılmış bir çocuk olmamalı. Keşke bizi de kırmasaydılar.
 
O kadar çok şey var ki yaşadığim hangisini anlatayım diye şaşıririm

Bu yüzden de hala anneme babama kızarım
Birilerine karşı özellikle beni çok savunmadilar
Ben zaten sessiz bir çocuktum
Annem sinirli bir tipti milletin ne yaptığını da kalkıp söyleyemezdim
 

Ben cocukken kardesimi oteki mahallede birakip gelirdim. Arkamdan aglardi anne abyam beni burda birakti diye. Aramizda 6 7 yas vardi. Ben bisiklet kullanirken o bezli zibini acilmis haliyle pesimde gezerdi. Bana hep bas belasi gibi gelirdi annem pesime takardi cunku. Yazdiklarinizi gorunce cok caniymisim onu dusundum. Annem hep baba 10 erkek cocuguna bedeldin der. Vardir herseyde bir hayir. Gecmis unutulmuyo tabi. Onemli olan ders alabilmek
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…