- Konu Sahibi belginbulut
-
- #41
Beni anlamak yerine suçlamaya odaklı herkes.Hayatımdaki insan herşeyimi biliyor, ne sorduysa cevapladım.İlişkiye başladığımızda kızlığımın bozulduğunu bilmiyordum, zira 2 kez doktora gittim, ama şimdi kanamam olmayınca ve hayatımdaki insan elbet olacak acele etme demesine rağmen stres olup doktora gittim ve böyle öğrendim.
Ekek arkadaşımla konuştum ilk başta ağladı, beni evime bıraktı 2 saat sonra geldi.Beni affettiğini ama bundan sonra bunu hak edecek şekilde yaşamamı istedi.Ondan af diledim.Afettiğini söyledi ve şunu dedi, aynı hatayı seninle yapmışken seni bu yüzden suçlayamam, seni affedeceğim ki Allahta bizi afetsin dedi.
Size karşı çok kırgınım, ve bu son mesajım.İnsanları yaftalamak yerine anlamaya çalışın lütfen.Herkes sizin gibi yaşamış ve düşünüyor olamaz.Bİr çoğunuzunda benzer şeyler yaşadığını tahmin ederim.Neyse hakkınızı helal edin lütfen.
Burada kimse sizin ilişkinizi yargılamadı, kimse sizi suçlamadı, kimse size "niye bakire değilsin?" demedi. Ama "cinsel ilişkiye girmiş bir insanın zarı sağlam da olsa, burada bekâret denilen bir kavramdan söz edilemez." dedi. Sizin de buna bir itirazınız yoktur herhalde. İşte bu yüzden şimdiki 10-15 ilişkinizden sonra "Yahu ben bakireydim?" demenizi anlamı yok, onu söylüyoruz. Siz zaten önceki ilişkinizden itibaren bakire değildiniz, bunun sorgulamasını neden şimdi yapmaya başladınız onu anlamıyoruz. Şu an şurada bakireymişsin, değilmişsin yazarken bile bundan rahatsızım, bu sınıflandırmalardan hiç hoşlanmıyorum, ama madem sizin önemsediğiniz bir şeymiş, durum bu.
Kafanızın bununla ilgili karışık olmasını da anlayabiliyorum, çünkü üniversitedeyken kendini sizin gibi açmazlarda hisseden bir sürü arkadaşım vardı. Bir tarafta arzularınız, diğer tarafta inançlarınız varken birinden bütünüyle vazgeçip diğerine yönelmek mutlaka zordur, seçim yapmanız gerekir. Ama en yanlış seçim arzularınıza kapılıp kendinizce çarpık çözümler bulmanızdır. Burada yanlış derken kastettiğim şey arzularınızla ilgili değil, onlar gayet insani istekler, ama kendi inandığınız değerleri yamultup işinize geldiği gibi uygulamaya kalkarsanız bir yerden sonra bunalıma girersiniz.
Siz de güya dini nikâh kıymışsınız. Yaptığınızın suç olduğu zaten yazılmış, o ayrı, ama siz o nikâhın Tanrı katında geçerli olduğunu zannediyor musunuz gerçekten? Nikâhın amacı iki insanın şahitler huzurunda hayatlarını birleştirmesi, ve bunu çevreye ilan etmesidir. Kendi kendinize evcilik oynarken adamın biri tutup "sizi karı-koca ilan ediyorum, hadi bakalım" dedi diye siz evli mi olmuş oluyorsunuz? Tanrı ile kafa mı buluyorsunuz anlamıyorum. İnsan kendi inandığı değerler ile böyle dalga geçer mi?
Ama geçiliyor biliyorum, görüyorum. Sırf cinsel hayat yaşarken içleri rahat etsin diye nikâhçılık oynayan ve bunun Tanrı katında ilişkilerini meşru kılacağını zanneden insanlar, ona "boş ol, boş ol, boş ol" deyip, "sıradakiiii" diyenler, kafası karışık kızları "biz şimdi sevişelim, evlenirken tövbe ederiz günahlarımız sıfırlanır" diye kandıran erkekler, iğrenç pazarlıklar...
Tanrı affedicidir de, kendini kandırmaya çalışanlar konusunda ne düşünür bilmiyorum.
Bütün bunları yazdığım için bana kızabilirsiniz, önemli değil ama sizi suçladığımı düşünmeyin. İlk ilişkinizden sonra tövbe edip af dilediğinizi söylerken çok samimiydiniz, benim burada demek istediğim, eğer onu hata olarak görüyorsanız, inanın o hatayı yapmaya devam ediyorsunuz. Kendi kendinize nikâh kıydığınızı sanıyor olmanız bunu değiştirmiyor. Erkek arkadaşınız için bir şey söyleyemem, cidden iyi bir insan da olabilir, veya erdemleri varmış gibi yapıp gözünüzü boyuyor da olabilir, ama daha önceki yazımda da söylediğim gibi, önemli olan sizin kendi inandıklarınızın arkasında duruyor olmanız. Eğer siz bir "hata"dan bahsediyorsanız, hata üstüne hata yapmanızı istemeyiz, olan bu. Ama yaşadıklarınız gerçekten içinize siniyorsa, bir şey söylemek hiç haddim değil. Ama sizin gibi düşünüp sonra aldatılan, incitilen, ve hattâ aşağılanan bir sürü kız tanıdım zamanında, o yüzden bunları yazmayı kendime borç bildim. Yoksa sizin ne yaşadığınız hiçbirimizin üzerine vazife değil.
Burada kimse sizin ilişkinizi yargılamadı, kimse sizi suçlamadı, kimse size "niye bakire değilsin?" demedi. Ama "cinsel ilişkiye girmiş bir insanın zarı sağlam da olsa, burada bekâret denilen bir kavramdan söz edilemez." dedi. Sizin de buna bir itirazınız yoktur herhalde. İşte bu yüzden şimdiki 10-15 ilişkinizden sonra "Yahu ben bakireydim?" demenizi anlamı yok, onu söylüyoruz. Siz zaten önceki ilişkinizden itibaren bakire değildiniz, bunun sorgulamasını neden şimdi yapmaya başladınız onu anlamıyoruz. Şu an şurada bakireymişsin, değilmişsin yazarken bile bundan rahatsızım, bu sınıflandırmalardan hiç hoşlanmıyorum, ama madem sizin önemsediğiniz bir şeymiş, durum bu.
Kafanızın bununla ilgili karışık olmasını da anlayabiliyorum, çünkü üniversitedeyken kendini sizin gibi açmazlarda hisseden bir sürü arkadaşım vardı. Bir tarafta arzularınız, diğer tarafta inançlarınız varken birinden bütünüyle vazgeçip diğerine yönelmek mutlaka zordur, seçim yapmanız gerekir. Ama en yanlış seçim arzularınıza kapılıp kendinizce çarpık çözümler bulmanızdır. Burada yanlış derken kastettiğim şey arzularınızla ilgili değil, onlar gayet insani istekler, ama kendi inandığınız değerleri yamultup işinize geldiği gibi uygulamaya kalkarsanız bir yerden sonra bunalıma girersiniz.
Siz de güya dini nikâh kıymışsınız. Yaptığınızın suç olduğu zaten yazılmış, o ayrı, ama siz o nikâhın Tanrı katında geçerli olduğunu zannediyor musunuz gerçekten? Nikâhın amacı iki insanın şahitler huzurunda hayatlarını birleştirmesi, ve bunu çevreye ilan etmesidir. Kendi kendinize evcilik oynarken adamın biri tutup "sizi karı-koca ilan ediyorum, hadi bakalım" dedi diye siz evli mi olmuş oluyorsunuz? Tanrı ile kafa mı buluyorsunuz anlamıyorum. İnsan kendi inandığı değerler ile böyle dalga geçer mi?
Ama geçiliyor biliyorum, görüyorum. Sırf cinsel hayat yaşarken içleri rahat etsin diye nikâhçılık oynayan ve bunun Tanrı katında ilişkilerini meşru kılacağını zanneden insanlar, ona "boş ol, boş ol, boş ol" deyip, "sıradakiiii" diyenler, kafası karışık kızları "biz şimdi sevişelim, evlenirken tövbe ederiz günahlarımız sıfırlanır" diye kandıran erkekler, iğrenç pazarlıklar...
Tanrı affedicidir de, kendini kandırmaya çalışanlar konusunda ne düşünür bilmiyorum.
Bütün bunları yazdığım için bana kızabilirsiniz, önemli değil ama sizi suçladığımı düşünmeyin. İlk ilişkinizden sonra tövbe edip af dilediğinizi söylerken çok samimiydiniz, benim burada demek istediğim, eğer onu hata olarak görüyorsanız, inanın o hatayı yapmaya devam ediyorsunuz. Kendi kendinize nikâh kıydığınızı sanıyor olmanız bunu değiştirmiyor. Erkek arkadaşınız için bir şey söyleyemem, cidden iyi bir insan da olabilir, veya erdemleri varmış gibi yapıp gözünüzü boyuyor da olabilir, ama daha önceki yazımda da söylediğim gibi, önemli olan sizin kendi inandıklarınızın arkasında duruyor olmanız. Eğer siz bir "hata"dan bahsediyorsanız, hata üstüne hata yapmanızı istemeyiz, olan bu. Ama yaşadıklarınız gerçekten içinize siniyorsa, bir şey söylemek hiç haddim değil. Ama sizin gibi düşünüp sonra aldatılan, incitilen, ve hattâ aşağılanan bir sürü kız tanıdım zamanında, o yüzden bunları yazmayı kendime borç bildim. Yoksa sizin ne yaşadığınız hiçbirimizin üzerine vazife değil.
Burada kimse sizin ilişkinizi yargılamadı, kimse sizi suçlamadı, kimse size "niye bakire değilsin?" demedi. Ama "cinsel ilişkiye girmiş bir insanın zarı sağlam da olsa, burada bekâret denilen bir kavramdan söz edilemez." dedi. Sizin de buna bir itirazınız yoktur herhalde. İşte bu yüzden şimdiki 10-15 ilişkinizden sonra "Yahu ben bakireydim?" demenizi anlamı yok, onu söylüyoruz. Siz zaten önceki ilişkinizden itibaren bakire değildiniz, bunun sorgulamasını neden şimdi yapmaya başladınız onu anlamıyoruz. Şu an şurada bakireymişsin, değilmişsin yazarken bile bundan rahatsızım, bu sınıflandırmalardan hiç hoşlanmıyorum, ama madem sizin önemsediğiniz bir şeymiş, durum bu.
Kafanızın bununla ilgili karışık olmasını da anlayabiliyorum, çünkü üniversitedeyken kendini sizin gibi açmazlarda hisseden bir sürü arkadaşım vardı. Bir tarafta arzularınız, diğer tarafta inançlarınız varken birinden bütünüyle vazgeçip diğerine yönelmek mutlaka zordur, seçim yapmanız gerekir. Ama en yanlış seçim arzularınıza kapılıp kendinizce çarpık çözümler bulmanızdır. Burada yanlış derken kastettiğim şey arzularınızla ilgili değil, onlar gayet insani istekler, ama kendi inandığınız değerleri yamultup işinize geldiği gibi uygulamaya kalkarsanız bir yerden sonra bunalıma girersiniz.
Siz de güya dini nikâh kıymışsınız. Yaptığınızın suç olduğu zaten yazılmış, o ayrı, ama siz o nikâhın Tanrı katında geçerli olduğunu zannediyor musunuz gerçekten? Nikâhın amacı iki insanın şahitler huzurunda hayatlarını birleştirmesi, ve bunu çevreye ilan etmesidir. Kendi kendinize evcilik oynarken adamın biri tutup "sizi karı-koca ilan ediyorum, hadi bakalım" dedi diye siz evli mi olmuş oluyorsunuz? Tanrı ile kafa mı buluyorsunuz anlamıyorum. İnsan kendi inandığı değerler ile böyle dalga geçer mi?
Ama geçiliyor biliyorum, görüyorum. Sırf cinsel hayat yaşarken içleri rahat etsin diye nikâhçılık oynayan ve bunun Tanrı katında ilişkilerini meşru kılacağını zanneden insanlar, ona "boş ol, boş ol, boş ol" deyip, "sıradakiiii" diyenler, kafası karışık kızları "biz şimdi sevişelim, evlenirken tövbe ederiz günahlarımız sıfırlanır" diye kandıran erkekler, iğrenç pazarlıklar...
Tanrı affedicidir de, kendini kandırmaya çalışanlar konusunda ne düşünür bilmiyorum.
Bütün bunları yazdığım için bana kızabilirsiniz, önemli değil ama sizi suçladığımı düşünmeyin. İlk ilişkinizden sonra tövbe edip af dilediğinizi söylerken çok samimiydiniz, benim burada demek istediğim, eğer onu hata olarak görüyorsanız, inanın o hatayı yapmaya devam ediyorsunuz. Kendi kendinize nikâh kıydığınızı sanıyor olmanız bunu değiştirmiyor. Erkek arkadaşınız için bir şey söyleyemem, cidden iyi bir insan da olabilir, veya erdemleri varmış gibi yapıp gözünüzü boyuyor da olabilir, ama daha önceki yazımda da söylediğim gibi, önemli olan sizin kendi inandıklarınızın arkasında duruyor olmanız. Eğer siz bir "hata"dan bahsediyorsanız, hata üstüne hata yapmanızı istemeyiz, olan bu. Ama yaşadıklarınız gerçekten içinize siniyorsa, bir şey söylemek hiç haddim değil. Ama sizin gibi düşünüp sonra aldatılan, incitilen, ve hattâ aşağılanan bir sürü kız tanıdım zamanında, o yüzden bunları yazmayı kendime borç bildim. Yoksa sizin ne yaşadığınız hiçbirimizin üzerine vazife değil.
Siz de haklısınız, tevbe ettim yaptıklarımdan büyük pişmanlık duydum.Şimdi hayatımdaki insan ile imam nikahı kıydık ve öyle birlikte olduk, zaten başka türlü benim istesemde yapmazdı.Ben bilinçsiz biriydim, bana namusu ve değerleri hayatımdaki insan öğretti.Geç oldu ama herkesin ikinci bi şansa hakkı vardır.Beni affetmesi için allaha da çok yalvardım, umarım beni affetmiştir.
Son kararım ona bunu açıklamak, ondan bunu gizleyemem zaten, hayat boyu bununla yaşayamam.Beni terk ederse de edecek, yaptıklarımın cezası bu olacak gerekirse.
Çevrem bana bu yargıyı verdi, sanki bekarek bozulmadan olanlar yaşanabilirlermiş gibi.Şimdi anlayabiliyorum ancak ne büyük hatalar olduklarını.İnsan bir hayatı tüm hayatı boyunca ödeybiliyor.Ama cahildim ve iradesizdim, prensipsizdim.Umarım o ve Allah beni affeder...
Ve ne yaşadığımı bilmeden bu şekilde yargılamanız çok incitici, özellikle böyle bir durumda söylenilenler bıçak gibi deliyor insanın kalbini...
Pişman olmuş olmanız yazacağım birçok şeyi sildi attı. Türk toplumunda evlilik dışı cinselliğin yeri bellidir. Kadına ve erkeğe etkileri bellidir ve maalesef farklıdır. Bazı şeyleri yaşarken bu yükü kaldırıp kaldıramayacağımızı, ileride eşimiz olacak, bir ömrü bizimle yaşamaya niyetlenecek, bizi seven kişinin yüreğine nasıl bir ağırlık asacağımız bilmek gerekir. Toplumdan, ailemizden, çevremizden soyutlanmış yaşayamayacağımıza göre onların içinde nasıl duracağımızı düşünmek gerekir. Umarım bundan sonra kadına yakışır şekilde yaşarsınız.
Erkek arkadaşınızın değerlerine bağlılığı bence palavra. Bu konularda biraz bilgisi olan kişi nikah denen şeyin bir tür "ilan" olduğunu, ister dini ister resmi olsun asıl amacın iki kişinin birbirine eş olduğunun ilan edilmesi olduğunu bilir. Bu ilanın bağlayıcılığı vardır. Emin ki ne aileler ne de arkadaş grubunun geniş bir kesimi bu "sözde" nikahtan habersiz, hatta saklıyorsunuz. Ayıp olan şey saklanır. İki insanın evlenmesi ayıp değildir. Ben günümüzde ilansız, habersiz yapılan "sözde" imam nikahının zinaya kılıf çabası olduğunu düşünüyorum. Birbirini seven, eş olan kabul eden iki kişi gider nikah dairesine basar imzayı..2 haftada biten bir süreçtir. Gerçek nikah budur.
Not: Dini nikahı sadece evlenene kadar günaha girmemek için yaptık, hemen evlenmemiz mümkün değildi çünkü evlenmemize engel maddi sorunlarımız vardı
Devletin resmi nikahı, dinen de haktır.Bana soru sormak yerine cevabını araştırmaya tenezzül ederseniz zaten istediğiniz cevabı alacaksınız, ama benim cevabımla tatmin olmamanıza rağmen bana soru sormakta ısrarcısınız.
Dini nikahın hükmünün olmayısı sizin kuruntunuz, avrupada kilise nikahları da dini nikahtır.Papaz kıyar, devlet görevlisi değil!Medeni hukuku kopyaladığımız avrupalılarda bunu yapıyor.
Ama benim için önemli olan Allahın huzurunda ne olduğudur, Allah da bana bunu meşru kılmışsa düşünmem gereken başka birşey yoktur, gerisi teferruat.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?