Bu cahil lafının anlamı o kadar kötü değil. Cahillik bilmemek demek. Adam annem cahil derken artık gelin kayınvalide ilişkilerinin eskisi gibi yürümediğini bilmiyor, eskide kalmış. "Görev" kelimesinin seni sinirlendireceğini "bilmiyor" yani cahil bu konuda demek istemiş. Bilmediği için böyle söylüyor kötü niyeti yok demiş. Annesine hakaret falan etmemiş.
Ne bileyim kayınvalidem de bi kere bana cahil demişti ama ben hiç kızmadım. Çünkü cahili bir konuda bilmiyor anlamında söyledi. Her insan bazı konularda cahildir. Cahil illa okumamış demek değildir. Ne bileyim çok okumuşsundur ama yemek yapmayı bilmiyorsundur o zaman yemek konusunda cahilsindir. Aşağılayıcı bir tonda söylenmedikçe cahil hakaret demek değil. Yani adam annesine hakaret falan etmemiş sadece modern kayınvalide gelin ilişkisinin nasıl işlediğini bilmediğini söylemiş, o konuda cahil yani.
nghn987 sana gelince "ölmüş baban mezardan çıksa" lafı çok ağır olmuş. Çok büyük bir ayıp. Kayınvalidene alışamamanı, sözlerine kızmanı, yadırgamanı anlıyorum. Ama ne demek ölmüş baban mezardan çıksa falan. Haksızsın hem de çok... Nişanlına da bravo olayı güzel idare etmiş. Gitmekle en doğru kararı vermiş. Çok olgun bir insan. Ama malesef sen aynı olgunlukta değilsin.
kızlar kaynanamla ilgili ilk sorun değildi bu yalnızca ilk defa buraya yazdım, nişanlımın benim annem cahil demesinin sebebi annesinin hayatı boyunca hiç okula gitmemiş, hatta hiç okuma yazma bilmiyor olması, ve ben mini etek yada askılı birşey giydiğim de biz ......'lıyız ( kol bileklerini göstererek) böyle giyeceksin demesi olabilir mi acaba, kibir dediğiniz şey kendini başkalarından üstün görme dir, ben zaten yalnızken bana laf soksaydı umursamazdım diye size baştan söyledim, kızdığım şey ailemin yanında GELİNLİK GÖREVİN GELECEK GİDECEKSİN, tabi diye söylenmesi, ve bu olayı annemin farketmediğini düşünmüştüm, cevap verseydin diyenlerde olmuş anne ve babamın yanında cevap verip aileler arası bir kaosa mı sebep olsaydım?????
Benim b.annem de bizlere sürekli "siz cahilsiniz daha yavrum" derdi. Orada kastettiği eğitim-öğretim değildi elbette. Yaşı genç olan insnalar için, yaşı daha ileri olan kişiler "daha cahilsin" ifadesini kullanır, dilimizde bu var.
Ama bu konuda "cahil" ifadesi "eğitim, görgü" manasında kullanılmış diye düşünüyorum ben.
kızlar kaynanamla ilgili ilk sorun değildi bu yalnızca ilk defa buraya yazdım, nişanlımın benim annem cahil demesinin sebebi annesinin hayatı boyunca hiç okula gitmemiş, hatta hiç okuma yazma bilmiyor olması, ve ben mini etek yada askılı birşey giydiğim de biz ......'lıyız ( kol bileklerini göstererek) böyle giyeceksin demesi olabilir mi acaba, kibir dediğiniz şey kendini başkalarından üstün görme dir, ben zaten yalnızken bana laf soksaydı umursamazdım diye size baştan söyledim, kızdığım şey ailemin yanında GELİNLİK GÖREVİN GELECEK GİDECEKSİN, tabi diye söylenmesi, ve bu olayı annemin farketmediğini düşünmüştüm, cevap verseydin diyenlerde olmuş anne ve babamın yanında cevap verip aileler arası bir kaosa mı sebep olsaydım?????
"baban mezardan çıksa" büyük bir gaf ve haksızsın. Ama bundan bağımsız olarak işin çok zor söyleyeyim. Bence nişanlılık süresini uzat biraz, gör durumlar nasıl gidiyor yapabilecek misin bu insanlarla. Kayınvaliden sadece okumamış, aynı kültürden gelmediğin bir insansa sorun yok. İdare edilir bir şekilde orta yol bulunur. Huzur bozulmaz. Zaten sürekli görüşmeyeceksiniz.
Ama eğer hem "cahil" hem de "cahil"liğini kabul etmeyen, seni değiştirmek isteyen bir insansa (ki öyle görünüyor) işler değişir. Moralini bozmak için söylemiyorum ama eğer öyle biriyse hayatını kabusa çevirebilir. En basit örnek şu: evine gelip gidecek sonuçta evlenince bir gün işten geldiğinde evindeki eşyaların yerlerini değişmiş görmeye katlanabilecek misin? Ya da sen evde değilken yatak odanı karıştırmasına, eşyalarının didiklenmesine? Ne bileyim çocuğun olunca herşeye karışacak bir kere. Artık modern daha sağlıklı bir şekilde bakılıyor bebekler deyip kabullenmeyecek aksine "ben oğlumu böyle büyüttüm aslan gibi oğlum var" diyecek. Gidecek çocuğu kundaklamak isteyecek, kendi bildiği belki sağlıksız yöntemleri uygulayacak çocuğun üstünde. Sürekli bir mücadele olacak aranızda. Şu an yaşadığın olayı sürekli yaşayacaksın belki de. Hem bu ilk kavgalar gibi sakin olmaz sonrakiler.
Sen bunlara hazırlıklı mısın? Niye soruyorum bu soruyu çünkü sen sadece "sen gelinsin görevin bu" sözüne kızıp ortalığı ayağa kaldırıyorsan gelecekte başına gelecekleri hiç hesaplamamışsın, düşünmemişsin.
Bu işin çözümü nişanlına kabalık etmekte, işin içine ölmüş babayı karıştırmakta değil. Bağırıp çağırmakta "bana kimse laf sokamaz" demekte hiiiç değil. Öyle bir laf sokarlar ki hiç birşey yapamazsın ancak kavga çıkarıp huzunu bozarsın ama o yine de lafını sokmaya devam eder. Oturup sekince düşünmek gerekir. Ben nasıl biriyim? Bu kadın (kayınvaliden) nasıl biri? İleride nasıl durumlar olabilir ve ben bunlara dayanabilir miyim? Bu adamı bu kadar çok mu seviyorum? İleride sevgim hiç azalmaz mı?
Sen ne kayınvalideni değiştirebilirsin ne kendi karakterini ne nişanlınınkini. Senin değiştirebileceğin tek şey kararın. Oturup düşün uzun uzun, nişanlılık süresini de uzat gözlemle olayları. Önce kayınvalideni tanımaktan başla işe. Yukarıda bahsettiğim gibi seni değiştirmeye çalışan, kendi bildiğini doğru kabul eden bir insan mı anlamaya çalış. Sakin sakin düşün ve bir karar ver. Tamam mı? Devam mı?
Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin...
bence hiç can sıkılıcak bişey yok
sen biraz abartmışsın madem okadar alındın kaynanın
lafına nişanlına güzel ttalı dille söylersin oda annesini uyarır
o şekilde konuşman yanlış olmuş nişanlında ılımlıymış
gerçekten çoğu erkek o laflara susmazdı emin ol özellikle
rahmetli babasını karıştırmışsın ayıp yapma bence
he he deyip geçicek bazı şeylere yoksa çekilmez olur bu hayat
tecrübeyle sabittir.
olayı nerelere vardırmışsınız şaşırdım vallahi...ve okadr abartmışsınızki daha hiç olmamış şeyleri olucakmış gibi sunmuşsunuz,siz bukdr ufak olaydan bunları çkartabiliyorsanız demek ciddi boyutlarda neler olur...nişanlısıyla anlaşıyor ve seviyorsa neden şimdi kararını gözden geçirsin,ailesini sevmek zorunda değil ama evine geldiğindede saygısını göstermeli,çok yokuşa sürülcek bi durum değil..sizi eşiniz sırf ailenizden hoşlanmıyor diye böyle bir karar alsa hoşunuza gidermi...
ben açık söyliyim beni kabul eden tek beni değil ailemide kabul etmek zorunda,sevmek içten gelen bişey ama en azından hatrım için saygı duymalı..zaten kayınvalide abarttığınız kadrda bişey yapmamış bence,aranmamak sorulmamak belliki zoruna gitmiş şakayla karışık lafını söylemiş okadarda hakkı olmalı,beğenmediği aile büyüttü o nişanlıyı,kimbilir belkide yemedi yedirdi,okutmak için didindi...kimse dört dörtlük değildir,önemli olan hoşgörebilmek,herkesin vardır mutlaka sevimsiz bir tarafı..
Bence insan kendini tanımalı. Eğer "gelinlik görevin" sözüne alınıyorsa ve konuyu ölmüş babaya kadar getirebiliyorsa konu sahibi oturup düşünmenin zamanıdır.
Ve evet eşim sürekli ailem yüzünden tartışma çıkartsaydı, huzurum olmasaydı, sürekli bir mücadale içinde geçseydi ömrüm keşke nişanlıyken ailemden hoşlanmadığın için "böyle bir karar" verseydin derdim.
Demişsiniz ki küçük bir olaydan nasıl tüm bunları çıkardınız. Ben bir çıkarım yapmadım. Ama tüm bunlar olabilir hazır mısın diye sordum konu sahibine. Ben çıkarım yapamam çünkü tanımıyorum o insanları sadece çevremdeki olaylardan örnek verdim. Tüm yazdıklarım yaşanmış olaylar. Ben konu sahibinin kendisinden çıkarım yapmasını istedim. Gözlemle, olacakları düşün taşın ve kararını öyle ver dedim. Çünkü bir insanın yaptıkları yapacaklarının göstergesidir.
Günümüzde evliliklerin çoğu düşünülmeden verilmiş kararlardan ve insanların kendilerini tanıyamamalarından dolayı bitiyor.
Örneğin, kayınvalideleriyle birlikte yaşayabileceklerini sanıyorlar çünkü kendilerini tanımıyorlar, olabilecekleri düşünmüyorlar. Sonra işler ciddiye binince tahmmül edemeyip ayrılıyorlar ya da kavga gürültü içinde mutsuz yaşamlarına devam ediyorlar. Halbuki önceden oturulup düşünülse bu sorunların hiç biri yaşanmaz.
Ben arkadaşa hemen evlenme kendine düşünme süresi ver. Olayları sakince tartıp biç diyorum. Kötü yanlarını da düşün. Olabilecekleri hesaba kat diyorum. Yanlış mı?
Testi kırılmadan önlemini almak lazım. İş işten geçmeden...
Konu sahibine sormuşsunuz ama;
Kültür farkından anladığınız sadece yüzmeye gitmek, yürüyüşe gitmek, devamlı kitap okumak, yabancı dil kursu, türkiyenin son durumunu tartışmak mı gerçekten. Bunları pekala hiç okumamış bir insanda , doğulu olanda batılı olanda yapar, bunlar bana göre farklılık değil.
Genelde bu tarz konularda tek bir noktaya takılıp kalınıp, konu sahibinin üzerine gidiliyor ki, bu konuda da büyük ihtimalle doğulu- batılı, doğulular cahil mi, muhabbetine dönüp gidecek, halbuki konu bu değil.
Mesela ben de eşimin ailesinin çok dar alanlarda sıkışıp kaldığını düşünürüm hep, normal şartlarda da bunu hiç kendime sıkıntı yapmam, ta ki bu düşüncelerini yaptırım gibi benim hayatımda uygulamaya kalktıkları zamana kadar, ve onlara göre onlar büyükler ve biz onların düşüncelerini yapmak zorundayız, kusura bakmayın işte bu aradaki fark ve cahillik.
Dediğiniz gibi kesinlikle 40-50 yıl önceyle, şuan ki fikirlerin çakışması kadar doğal bir durum yok.
Sorun ;benim oğlum diye her istediğimi yaptırırım, kendi fikirlerimi empoze ederim ve bunu yapmak zorundalar anlayışı. İnsan ister istemez bazen düşünüyor, bu insanlar acaba okusa ya da o dar kalıplardan çıkacak kadar bu anlayışından uzaklaşsa nasıl olurdu, yanlış anlaşılmasın herkes aynı değil sonuçta, ben kendi yaşadıklarımdan yola çıkıyorum, ki bu arada eşimler doğulu değil. Gayette yakın yaşam tarzlarından geliyoruz, hatta açıkçası bize göre daha lüks yaşıyorlar ama kafa değişmiyor malesef.
arkadaşım içine girmeden kimse kimseyi tanıyamaz...aynı evde oturcak olsalar hak verirdim ama ayda yılda bir tahammül edemiyecekse kendindede problem vardır derim...
iş tanımaya gelince şimdi flörtte var herşey var ama evlilikler kısa sürüyor,annelerimiz flörtmü etmiş evlenirken?? hayır çoğu görücü usulü ama nekdr sağlam evlilikler eski insanların..çünkü saygı sevgi hoşgörü var..bir kayınvalideye daha içine girmeden tahammül edemiyor...
ve bu şekilde bunun anası olmaz bunun babası uymaz demeye başlarsa evlilik yapamaz,her çıktığı kişiyle nişanlanıp nişanlanıp ayrılsınmı yani ailesi uymuyo diye....
hiç kimse bana öyle eskiden görücü usülü evlilik varmış ama evlilikler sağlammış falan demesin.
Boşanmamak demek, uzun bir evlilik yaşamak demek mutlu bir evlilik yaşamak anlamına gelmiyor.
Eski insanlar çok çekmiş ama imkan olmadığından susmuş, susmak zorunda kalmış. şu an insanların imkanları var ve mutsuz evlilikleri sürdürmek zorunda değiller. Bu yüzden eski evlilikler uzun ama şimdikiler daha kısa sürüyor. Yoksa eski evlilikler şahaneymiş, sevgi, saygı varmış falan değil.
Ben eskiyle günümüz arasında bir fark görmüyorum. Eskiden de bir çok mutsuz evlilik vardı, şimdi de öyle. Bunun nedeni de düşünmeden yapılan evlilikler.
arkadaşım içine girmeden kimse kimseyi tanıyamaz...aynı evde oturcak olsalar hak verirdim ama ayda yılda bir tahammül edemiyecekse kendindede problem vardır derim...
Iş tanımaya gelince şimdi flörtte var herşey var ama evlilikler kısa sürüyor,annelerimiz flörtmü etmiş evlenirken?? Hayır çoğu görücü usulü ama nekdr sağlam evlilikler eski insanların..çünkü saygı sevgi hoşgörü var..bir kayınvalideye daha içine girmeden tahammül edemiyor...
Ve bu şekilde bunun anası olmaz bunun babası uymaz demeye başlarsa evlilik yapamaz,her çıktığı kişiyle nişanlanıp nişanlanıp ayrılsınmı yani ailesi uymuyo diye....
kesinlikle sana katılıyorum..eskiden evlilikler genellikle görücü usulü oluyordu..bu evliliklerin bir ömür boyu sürmesi o evliliklerin yıllarca mutlu bir şekilde sürdüğü anlamına gelmez...ama hala insanlar bunu anlayamıyormu ?
örneğin kayınvalidem..yıllarca evli kalmış kayınpederimle..takii kayınpederim vefat edene kadar...aa ne büyük başarı 40 sene bir evlilik sürmüş...
Ama içine girip baktığınızda kayınpederim sürekli içermiş.ve içip içip kayınvalidemi dövermiş ..yaşadıklarını anlatıyorda etkilenmemek mümkün değil...ozamanlar boşanmamı vardı kızım..boşanıpta annenin evine dönemezdin..en başta ailen istemezdi..rezil oluruz elaleme ne deriz diye..
Mecbur çektik çekmeyip ne yapacaktık..ne yiyip ne içeçecektik diyor şimdi...
Bu mutlu bir evlilikmi yani ?
Ama şimdi böylemi ? Kadınlarımız çalışıyor artık..ekonomik anlamda erkeğin kölesi değil..erkek ne getirirse onu yerim ne getirirse onu giyerim mantığında değiller..
Içinde saygı ve sevginin olduğu evlilikler sürüyor devam ediyor..ama kadın ezildiğini hissettiği anda BEN dünyaya bir kere geldim diyip açıyor boşanma davasını...ve en iyisinide yapıyor..
Elaleme ne deriz mantığı malesef hala var..
Benim ablam boşandı geçen sene eşinden. Bir de kızı var.
Babamın ne evlatlıktan reddetmediği kaldı, ne tahdit etmediği.
Kaldı ki ablamın babamdan beklentisi falan yok..
Yani gidip onun evine falan sığınmayacaktı. Doktor zaten kendisi, evi var barkı var, kızına da mis gibi bakıyor. Nafaka bile istemedi, enişte bey yatırıyor bir hesaba, ablam dokunmuyor. Kızı için birikiyor hesapta.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?