Kim haklı kim haksız ?

ben en çok nişanlısına anlam veremedim annesine edilen bu laflar karşısında sustumu?
sen gel bi bak doğudaki insanların yaşantılarına ve kültürüne ağzın açık kalır
uzaktan konuşması kolay
yazındada ifade etmişsin ASLINDA PEK UMURSAMAM diye madem umursamıyorsun ki umursamadığın gayet belli ne diye dallanıp budaklandırıyorsun olayı
yazık o kayınvalidye ki gelin aldım diye seviniyor
gidip halini hatrını sormak çokta zor olmasa gerek
şimdiden çok çok çok büyük tavır almışsın
kadın sana iyilik yapsa sen kötülük ediyor diye serzenişlerde bulunursun çünkü çok büyük önyargılı davranıyorsun
 
bence hiç can sıkılıcak bişey yok
sen biraz abartmışsın madem okadar alındın kaynanın
lafına nişanlına güzel ttalı dille söylersin oda annesini uyarır
o şekilde konuşman yanlış olmuş nişanlında ılımlıymış
gerçekten çoğu erkek o laflara susmazdı emin ol özellikle
rahmetli babasını karıştırmışsın ayıp yapma bence
he he deyip geçicek bazı şeylere yoksa çekilmez olur bu hayat
tecrübeyle sabittir.
 

Benim b.annem de bizlere sürekli "siz cahilsiniz daha yavrum" derdi. Orada kastettiği eğitim-öğretim değildi elbette. Yaşı genç olan insnalar için, yaşı daha ileri olan kişiler "daha cahilsin" ifadesini kullanır, dilimizde bu var.

Ama bu konuda "cahil" ifadesi "eğitim, görgü" manasında kullanılmış diye düşünüyorum ben.
 

"baban mezardan çıksa" büyük bir gaf ve haksızsın. Ama bundan bağımsız olarak işin çok zor söyleyeyim. Bence nişanlılık süresini uzat biraz, gör durumlar nasıl gidiyor yapabilecek misin bu insanlarla. Kayınvaliden sadece okumamış, aynı kültürden gelmediğin bir insansa sorun yok. İdare edilir bir şekilde orta yol bulunur. Huzur bozulmaz. Zaten sürekli görüşmeyeceksiniz.

Ama eğer hem "cahil" hem de "cahil"liğini kabul etmeyen, seni değiştirmek isteyen bir insansa (ki öyle görünüyor) işler değişir. Moralini bozmak için söylemiyorum ama eğer öyle biriyse hayatını kabusa çevirebilir. En basit örnek şu: evine gelip gidecek sonuçta evlenince bir gün işten geldiğinde evindeki eşyaların yerlerini değişmiş görmeye katlanabilecek misin? Ya da sen evde değilken yatak odanı karıştırmasına, eşyalarının didiklenmesine? Ne bileyim çocuğun olunca herşeye karışacak bir kere. Artık modern daha sağlıklı bir şekilde bakılıyor bebekler deyip kabullenmeyecek aksine "ben oğlumu böyle büyüttüm aslan gibi oğlum var" diyecek. Gidecek çocuğu kundaklamak isteyecek, kendi bildiği belki sağlıksız yöntemleri uygulayacak çocuğun üstünde. Sürekli bir mücadele olacak aranızda. Şu an yaşadığın olayı sürekli yaşayacaksın belki de. Hem bu ilk kavgalar gibi sakin olmaz sonrakiler.

Sen bunlara hazırlıklı mısın? Niye soruyorum bu soruyu çünkü sen sadece "sen gelinsin görevin bu" sözüne kızıp ortalığı ayağa kaldırıyorsan gelecekte başına gelecekleri hiç hesaplamamışsın, düşünmemişsin.

Bu işin çözümü nişanlına kabalık etmekte, işin içine ölmüş babayı karıştırmakta değil. Bağırıp çağırmakta "bana kimse laf sokamaz" demekte hiiiç değil. Öyle bir laf sokarlar ki hiç birşey yapamazsın ancak kavga çıkarıp huzunu bozarsın ama o yine de lafını sokmaya devam eder. Oturup sekince düşünmek gerekir. Ben nasıl biriyim? Bu kadın (kayınvaliden) nasıl biri? İleride nasıl durumlar olabilir ve ben bunlara dayanabilir miyim? Bu adamı bu kadar çok mu seviyorum? İleride sevgim hiç azalmaz mı?

Sen ne kayınvalideni değiştirebilirsin ne kendi karakterini ne nişanlınınkini. Senin değiştirebileceğin tek şey kararın. Oturup düşün uzun uzun, nişanlılık süresini de uzat gözlemle olayları. Önce kayınvalideni tanımaktan başla işe. Yukarıda bahsettiğim gibi seni değiştirmeye çalışan, kendi bildiğini doğru kabul eden bir insan mı anlamaya çalış. Sakin sakin düşün ve bir karar ver. Tamam mı? Devam mı?
Ya bu deveyi güdeceksin ya bu diyardan gideceksin...
 

Sanmıyorum eğitim, görgü anlamında kullandığını. Bence gelinin neye kızacağını bilmiyor, neyin iyi neyin kötü anlaşılacağını bilmiyor anlamında kullanmış. Kadın doğu kökenliymiş. Oralarda daha geleneksel oluyor gelin kayınvalide ilişkileri. Konu sahibinin onun "gelinlik görevin" sözüne alınabileceğini anlayamıyor yani bilmiyor neye alınılıp alınılmayacağını anlamında söylemiştir. Konuyu uzatmamak, kötü niyet olmadığını göstermek için.
 

hiç okula gitmemiş okuma yazma bilmiyor..senin anlattığın cahil olmayan kavramına ilkokul 1 yada 2 ye giden çocuklarda giriyor anladığım kadarıyla..e okula gitmişmi gitmiş okuma yazma öğrenmişmi öğrenmiş cahil değil ama görmüş geçirmiş 70 yaşında ki insan sana göre sadece okula gitmemiş okuma yazma bilmiyor olduğu için cahil oluyor.benim kaynanam öğretmen insanları eğitiyor güya ama karşısındaki insanın düşüncelerine önem vermiyor daha insanı görmeden tanımaya çalışmadan nereli olduğuna göre insan şekli yaratıyor kafasında yarattığı insana göre ya hayatına alıyor yada almıyor.şimdi kaynanam cahil olmamış mı oluyor.okulla ne ilgisi var.insanın kişiliği toplum,adet,gelenek,görenek ve yaşadıklarıyla şekillenir.İzmirin göbeğinde yaşayıp okumuş üniversite bitirmiş size sormak istiyorum nişanlınızın;ailesinin nereli olduğunu nasıl yaşamları olduğunu az çok bildiğiniz sizden beklentilerinin ne olabileceğini düşünmeden hayatınıza aldığınız bu aileden şikayet eden siz cahil olmuyorsunuzda ne oluyorsunuz acaba.ne bekliyordunuz ki sizle nişanlandı diye sizin gibi düşünmeye başlayacaklarınımı
 

olayı nerelere vardırmışsınız şaşırdım vallahi...ve okadr abartmışsınızki daha hiç olmamış şeyleri olucakmış gibi sunmuşsunuz,siz bukdr ufak olaydan bunları çkartabiliyorsanız demek ciddi boyutlarda neler olur...nişanlısıyla anlaşıyor ve seviyorsa neden şimdi kararını gözden geçirsin,ailesini sevmek zorunda değil ama evine geldiğindede saygısını göstermeli,çok yokuşa sürülcek bi durum değil..sizi eşiniz sırf ailenizden hoşlanmıyor diye böyle bir karar alsa hoşunuza gidermi...
ben açık söyliyim beni kabul eden tek beni değil ailemide kabul etmek zorunda,sevmek içten gelen bişey ama en azından hatrım için saygı duymalı..zaten kayınvalide abarttığınız kadrda bişey yapmamış bence,aranmamak sorulmamak belliki zoruna gitmiş şakayla karışık lafını söylemiş okadarda hakkı olmalı,beğenmediği aile büyüttü o nişanlıyı,kimbilir belkide yemedi yedirdi,okutmak için didindi...kimse dört dörtlük değildir,önemli olan hoşgörebilmek,herkesin vardır mutlaka sevimsiz bir tarafı..
 
nişanlısının ölmüş babasına kadar laf söyleyen birinide haklı görüyorsunuz ya,daha ne denir bilmiyorum
 
olayı çok büyütmüşsün.kayınvalidenin söylediği laf ağır bir laf değil birçok kadın neler duyuyor kaynanasından.seninki çok masum kalıyor yanında
bu sebepten dolayı nişanlınla tartışmana gerek yoktu bence
 

Teşekkür ederim canım, babası konusunda söylediklerim için pişman olduğumu söylemiştim zaten ama sadece o kısım için o da sinirle ağzımdan çıkan bişey

annesini bugüne kadar görmedin mi diyenlere cevap veriyorum beni istemeye gelene kadar görmedim ki görseydim zaten bu iş olmazdı beni istemeye geldiklerinde vermezseniz kaçırırız diyecek kadar densiz bir insan çünkü benim kaynanam bilmem anlatabiliyormuyum, ablasını ve abisini görmüştüm daha önce onlar gayet normal ama kaynanam maalesef öyle değil
 

Bence insan kendini tanımalı. Eğer "gelinlik görevin" sözüne alınıyorsa ve konuyu ölmüş babaya kadar getirebiliyorsa konu sahibi oturup düşünmenin zamanıdır.

Ve evet eşim sürekli ailem yüzünden tartışma çıkartsaydı, huzurum olmasaydı, sürekli bir mücadale içinde geçseydi ömrüm keşke nişanlıyken ailemden hoşlanmadığın için "böyle bir karar" verseydin derdim.

Demişsiniz ki küçük bir olaydan nasıl tüm bunları çıkardınız. Ben bir çıkarım yapmadım. Ama tüm bunlar olabilir hazır mısın diye sordum konu sahibine. Ben çıkarım yapamam çünkü tanımıyorum o insanları sadece çevremdeki olaylardan örnek verdim. Tüm yazdıklarım yaşanmış olaylar. Ben konu sahibinin kendisinden çıkarım yapmasını istedim. Gözlemle, olacakları düşün taşın ve kararını öyle ver dedim. Çünkü bir insanın yaptıkları yapacaklarının göstergesidir.

Günümüzde evliliklerin çoğu düşünülmeden verilmiş kararlardan ve insanların kendilerini tanıyamamalarından dolayı bitiyor.

Örneğin, kayınvalideleriyle birlikte yaşayabileceklerini sanıyorlar çünkü kendilerini tanımıyorlar, olabilecekleri düşünmüyorlar. Sonra işler ciddiye binince tahmmül edemeyip ayrılıyorlar ya da kavga gürültü içinde mutsuz yaşamlarına devam ediyorlar. Halbuki önceden oturulup düşünülse bu sorunların hiç biri yaşanmaz.

Ben arkadaşa hemen evlenme kendine düşünme süresi ver. Olayları sakince tartıp biç diyorum. Kötü yanlarını da düşün. Olabilecekleri hesaba kat diyorum. Yanlış mı?

Testi kırılmadan önlemini almak lazım. İş işten geçmeden...
 

arkadaşım içine girmeden kimse kimseyi tanıyamaz...aynı evde oturcak olsalar hak verirdim ama ayda yılda bir tahammül edemiyecekse kendindede problem vardır derim...

iş tanımaya gelince şimdi flörtte var herşey var ama evlilikler kısa sürüyor,annelerimiz flörtmü etmiş evlenirken?? hayır çoğu görücü usulü ama nekdr sağlam evlilikler eski insanların..çünkü saygı sevgi hoşgörü var..bir kayınvalideye daha içine girmeden tahammül edemiyor...


ve bu şekilde bunun anası olmaz bunun babası uymaz demeye başlarsa evlilik yapamaz,her çıktığı kişiyle nişanlanıp nişanlanıp ayrılsınmı yani ailesi uymuyo diye....
 

bak güzelim ; benim yukarıda yazdıklarım tamamiyle insanın kültürüyle alakalıdır...ve kültür farkından ne anladığıma gelince, bunu seninle tartışacak değilim...

senin bahsettiğin şey, gelenek görenek farkıdır..yöresel farklılıklardır..yaşam tarzı farkıdır..ama kültür farkı kesinlikle değildir...

Farklı yörelerde yetişmiş insanların farklılığına değil,insani değerlerine bakılmalı bence..Farklı davranışları ise;hoş görülmelidir.Çünkü bu tamamen yetişme şekliyle ilgilidir ve bir kasıt yoktur.örnek veriyorum Gelinin ,kayınpederin ceketini tutmaması bir kasıt değil ,kültür farkı değil, örf ve adet farklılığı ,anlayış farklılığıdır..

bilmem anlatabildimmi ?
 
Son düzenleme:

Hiç kimse bana öyle eskiden görücü usülü evlilik varmış ama evlilikler sağlammış falan demesin.

Boşanmamak demek, uzun bir evlilik yaşamak demek mutlu bir evlilik yaşamak anlamına gelmiyor.

Eski insanlar çok çekmiş ama imkan olmadığından susmuş, susmak zorunda kalmış. Şu an insanların imkanları var ve mutsuz evlilikleri sürdürmek zorunda değiller. Bu yüzden eski evlilikler uzun ama şimdikiler daha kısa sürüyor. Yoksa eski evlilikler şahaneymiş, sevgi, saygı varmış falan değil.

Ben eskiyle günümüz arasında bir fark görmüyorum. Eskiden de bir çok mutsuz evlilik vardı, şimdi de öyle. Bunun nedeni de düşünmeden yapılan evlilikler.
 

kesinlikle sana katılıyorum..eskiden evlilikler genellikle görücü usulü oluyordu..bu evliliklerin bir ömür boyu sürmesi o evliliklerin yıllarca mutlu bir şekilde sürdüğü anlamına gelmez...ama hala insanlar bunu anlayamıyormu ?

örneğin kayınvalidem..yıllarca evli kalmış kayınpederimle..takii kayınpederim vefat edene kadar...aa ne büyük başarı 40 sene bir evlilik sürmüş...

Ama içine girip baktığınızda kayınpederim sürekli içermiş.ve içip içip kayınvalidemi dövermiş ..yaşadıklarını anlatıyorda etkilenmemek mümkün değil...ozamanlar boşanmamı vardı kızım..boşanıpta annenin evine dönemezdin..en başta ailen istemezdi..rezil oluruz elaleme ne deriz diye..
Mecbur çektik çekmeyip ne yapacaktık..ne yiyip ne içeçecektik diyor şimdi...
Bu mutlu bir evlilikmi yani ?

Ama şimdi böylemi ? Kadınlarımız çalışıyor artık..ekonomik anlamda erkeğin kölesi değil..erkek ne getirirse onu yerim ne getirirse onu giyerim mantığında değiller..
Içinde saygı ve sevginin olduğu evlilikler sürüyor devam ediyor..ama kadın ezildiğini hissettiği anda BEN dünyaya bir kere geldim diyip açıyor boşanma davasını...ve en iyisinide yapıyor..
 
Son düzenleme:


belki konu sahibininde hataları vardır neticede biz iki tarafıda tanımıyoruz..ama kyınvalideyle birlikte oturmamak sorunları çözmezki..içinde insanlığı olmayan kayınvalide uzaktanda yönetir karıştırır o evliliği..nelerini okuyoruz burda ayrı şehirde olmalarına rağmen yapacağını yapıyor yine...
 

Elaleme ne deriz mantığı malesef hala var..
Benim ablam boşandı geçen sene eşinden. Bir de kızı var.
Babamın ne evlatlıktan reddetmediği kaldı, ne tahdit etmediği.
Kaldı ki ablamın babamdan beklentisi falan yok..
Yani gidip onun evine falan sığınmayacaktı. Doktor zaten kendisi, evi var barkı var, kızına da mis gibi bakıyor. Nafaka bile istemedi, enişte bey yatırıyor bir hesaba, ablam dokunmuyor. Kızı için birikiyor hesapta.
 

ablanı taktir ettim gerçekten...annesine babasına hatta çocuğunun babasına bile muhtaç olmadan hayatını devam ettiriyor...birde ablanın mesleği olmasaydı ne olacaktı bir düşünsene..babanın eline mahkum olacaktı..babanın bunca yaptıklarından sonra giderim kocamı çekerim daha iyi diyip belkide kocayla tekrar barışacaktı...ve ortada psikolojisi bozuk bir çocuk mutsuz bir anne...

sonra gelsinde elalem kurtarsın..sanki elalemin çok umurunda..elalem ne der diye yaşıyor çoğumuz..ne diyeceklerki , birgün yorulup susacaklar...
 
kadınlarımızın hepsi okumalı..okumadılarsa bile iyi kötü mutlaka bir işleri olmalı...
evlilik nekadar iyi gitsede, dünyanın binbir türlü hali var..bir kadın en azından kendine yetebilmeli..kendine güveni olmalı..zaten kendine güvenen bir kadına kolay kolay kimse zarar veremiyor..onun kendine olan güveni erkeği korkutuyor..

buda bir dipnot işte...
 
yahu adam ne yapsaydi mutlu olurdnuz gidip anaciginin agzini burnunumu kirsaydi
uzun zamandir burada konulara cok nadir cvp yaziyorum nerdeyse bütün kadinlarda bir öfke bir kin kaynana derdi kocam anasini tutuyor
ne yapsin bu adamlar analarinimi atsinlar ölüm var ölüm analarimiz babalarimiz yarin birgün ölüp gittiklerinde onlari kirrdigimiz her söz icin binlerce pisman olacagiz ama geri dönüsü olmayacak hos görülü olmayi hepten unuttuk birazda görmezden gelsek ne olur?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…