Mutsuz evliliklerin çocukları...

sadece ben mi böyleyim ama bilmiyorum sevgilime çok fazla yükleniyorum

sanki bana her an kötü birşey yapmasını bekliyorum aldatıcak mı kızar mı bağırır mı dövmeye kalkışır mı (babam gibi bi hareket görecek miyim onu merak ediyorum)

o yuzden sürekli bi tetikte olma hali

sürekli problem çıkartıp duruyorum

sanki bana ne kadar dayanabileceğini deniyorum

ama bi yandada benı bırakıp gitmesinden korkuyorum..

bi garip çelişki hem seviyorum hem evlenmekten korkuyorum ne bileyim bi garibim..
 
Kardeşlerimden ayrı ilk defa başkalarıyla paylaşacağım ben de çocukluğumu,

Benim babam tam 7 sene işsiz gezdi,
Annem 7 sene hem evimizin ihtiyaçlarını karşıladı, hem bizi okuttu, Nasıl mı? Gündelik tarla işlerine giderek, yövmiyeyle,,,
Biz pazardan sadece soğan aldık yıllarca,
Biz hiç et yemedik çocukluğumuzda, ondandır pek ete düşkünlüğüm yoktur, damağım alışmadı çünkü,
Meyvede sevmem mesela,,,
Uzak bir ilden amcamlar geleceği zaman annem tavuk yapardı, Mutfakta bizi tembihlerdi, aman kızım, önce onlar yesin, kalanları siz yersiniz sonra diye
Bir Kurban Bayramı günüydü, kurban kesememiştik, her zamanki gibi, Annemle babam biryerlere gittiler, bayram kutlaması için, daha ilk gün,,,
Ananemlerle yan yana oturuyorduk, tüm dayımlar da oradaydı ve o etin, ızgaranın kokusu, ve oraya gidememek, utanmak, ağlamak,

Benim babam gençliğinde çok asabi ve alınganmış, biraz da vurdumduymaz, aslında bizleri sevdi, ama anneme çok eziyet çektirmişti,
Annemin dayak yediğine çok şahit oldum,
Ceketimi satarım yine okuturum dedi, ama Üniversiteyi kazanınca benim param mı var okutayım, bıraksın okumasın dedi,
Ablam ve ben lisedeydik, kardeşim ortaokulda, Servisle gidiyorduk ilçeye okumaya,
Bir gün servis arka arkaya kornaya basıyordu, bizi bekliyordu, annem "servis parasını geçen hafta dedenden aldık, Ondan önceki hafta halandan aldık" ne yapsak diye tasalanırken, biz servise gitmekle gitmemek arasında bocalıyorduk, babamsa içerde mışıl mışıl uykusunda,,,
Yıllarca dost olduğumuz İstanbuldan gelen bir aile, yine İstanbula gideceklerdi ve tüm tanıdıklarıyla vedalaşacaklardı, O gün dayımlar, dedemler ve biz (annem, ablam ve ben) onlara vedalaşmaya gitmiştik, Babam yine anneme küsmüştü, O gelmedi,
Biz akşam dedemlerle beraber eve döndük, Babam içerde televizyona bakıyordu, pencereden vurduk, kapıdan vurduk bize asla kapıyı açmadı, Biz o gün dışarda sabahladık, annem kimselere gidemedi, gitmedi,
Köy olduğu için çok sinek vardı, Annem sabaha kadar başımızda sinekleri kovaladı, ara ara biz ablamla uyuduk, uyandık, en kötüsüde annem yüzümüzü sinek yemesin diye başımıza çuval geçirmişti,
Yıllar geçti, babam uslandı, Kesinlikle babamı seviyorum ama birkaç hatıra asla zihnimden silinmiyor işte,,,
 
Gençliğim üstteki gibi geçti uni. bittiğinde ''Eyvah yine o eve döneceğim'' diye üzülüyordum...

Eşimi tanıdım zaten uni.hayatımdayken de vardı..Evlendim...

Pişman değilim..Onu seviyorum..Muhteşem bir eş ve muhteşem bir baba..

İtiraf edeyim kızımla eşim bir köşede babalı kızlı sevişirken benim gözlerim doluyor..Kıskançlık değil içim gidiyor onlaron o haline.

Eşimden ALLAH binkere razı olsun..İyi ki var..İyi ki babam gibi değil..
 


Yok canim bu bizim istemedigimiz bir davranis bozuklugu ve kisir döngü gibi icne almis bizi...kurtulmaya cabalamaliyiz bu durumdan....

her erkek kötü degil canim benim
 
29 yaşında hala bekar olmamın tek açıklamasıdır sorunlu bir ailede büyümüş olmak...
Ve eğer şimdiki sevgilim kendine bu kadar inandırmasaydı beni hala evliliği düşünen biri olmazdım...
 
Ben şu an evliyim, çookkkk ılımlı, anlayışlı, sakin bir eşim var,
Dünya tatlısı bir oğlum var,
Allah büyük dert vermesin, ufak tefek sorunlar dışında bi sorunum yok şu anda,
Annem ve babamla çok sık görüşüyorum, onları çok da seviyorum,,,

Yaşananlar sanki bir film şeridi gibi sadece, ama işte her konusu açıldığımda boğazımda bir yumru oluyor, yutkunamıyorum,,,
Ne hayallerle evlenmişti kimbilir annecim, elbette bunları hak etmiyordu,,,
Hayat herkes için farklı devam ediyor,,,
 

ben de böyleyim.. sürekli bağırma, dediğini yaparsam ezilir miyim korkusu

ilerde eşim döverse tüm hıncımı ondan alacağım...
 
Bu aralar sadece kocaman sarilabiliyorum zaten, kucuk sarilmam teknik olarak mumkun degil Ama 1 ay kaldi, elini cabuk tutman lazim.

Sen hayırlısıyla doğumunu yap da ben sana sarılmasam da olur. Ağlama duvarı gibi oldu zaten buralar. Sen buralarda takılmasan iyi olur aslında, bdv de doğuracaksın cocuğu sonra :)
 
ben de böyleyim.. sürekli bağırma, dediğini yaparsam ezilir miyim korkusu

ilerde eşim döverse tüm hıncımı ondan alacağım...

Tencereyle döv :) Ya da cezveyle

Kendini koruma içgüdüsü bu işte. Güya böyle davranarak kötülüklere kendimizi hazırlamış oluyoruz.
 
ben de böyleyim.. sürekli bağırma, dediğini yaparsam ezilir miyim korkusu

ilerde eşim döverse tüm hıncımı ondan alacağım...

ben bu ara artık çok fazla farketmeye başladım halim tavrım iyi değil

sanki onu sevmiyormuşum gibi bir durum çıkıyor ortaya

kendimi frenlemeye çalışıyorum bir aydır

daha sakin daha normal cevaplar vermeye başladım

tam bağırmak üzereyken dur dıyorum kendime

onun bi suçu yok o senın baban değil o bambaşka bir insan ikisini aynı kefeye koyamazsın

böyle böyle telkin yapmaya başladım
şimdi daha sakinim daha normal olmaya çalışıyorum

çünkü 3 sene bitti daha ne kadar böyle devam edebilirim bilmiyorum

mutlaka bırakır gider bir gün tak edip

bırakamsada evlenince değişebilir bak yıne bi şüpheler bi şüpheler

belkide herşey çok güzel olur...
 
Evlenirken nasıl bir erkek istemedim?

_ Aşırı sosyal, sürekli derneklerde, siyasi partilerde, gazetecilerle, yazarlarla...
_ Eğer böyle bir erkekse de, beni yanında götürmeyecek bir erkek istemedim...,
_ Gece 12 lerde 1 lerde eve gelen _arkadaşlarına çok düşkün_
_ Para kazandı mı, gizli saklı arkadaşlarına harcayan, yemek ısmarlama rekoru kıran
_ Zil çaldığında çocuklarımın, üf keşke gelmeseydi dediği bir adam istemedim.
_ Sinirli, herşeye hemen bağırıp çağıran
_ Kendini beğenmiş, herşeyi biliyorum ben havasında olan
_ Özür dilemeyen
_ Ev işlerine yardım etmeyen, sadece misafir gelince salata tabağı taşıyan bir erkek istemedim
_ Duygusal zamanlarımda beni anlamayan eğlendirmeye çalışmayan
_ Bir kadının ne gibi ihtiyaçları olur bilmeyen
_ Bütün gün ev işlerinden yerine oturamamış kadına, sen ne iş görüyorsun ki? diyen
_ Özel günleri bir türlü hatırlayamayan
_ Karısına kıyafet almaya götüren ve sadece kendi beğendiklerini seçtiren
_ Döven ve hakaret eden, küfür eden bir erkek istemedim
_ Aileme hakaret eden
_ Zora geldi mi, evi terk edip çekip gidip dolaşıp üç karış suratla geri dönen
_ Gözü dışarda olan, kapansın diye güneş gözlüğü alan
_ Aldatan
_ Çok sık yalan söyleyen
_ Karısının kıymetini bilmeyen
_ Karısını sadeleştirirken, süsünden geçilmeyen kadınlarla cilveleşen
_ Karısı kendinden daha akıllı olmasına rağmen, sen ne bilirsin ki, herşeyi sana ben öğrettim diyen
_ Karısı şunu şöyle yap dediğinde, diğer türlü yapıp önce bağırıp çağırıp, sonra yola gelen sesi kesilen
_ Eleştirilmeye tahammülü olmayan bir adam istemedim
_ Demokrat geçinen ama otoriter
_ Bir güzellik yaptı mı kırk kere söyleyen
_ Bir şey başardı mı kırk yıl dinleten
_ Başaramadı mı hep başkalarını suçlayan
_ Sadece para vererek, yediğiniz içtiğiniz yerinde sizi hiç müşkül aç açıkta bırakmadım diyen, babalığı sadece bu sanan
_ Çalışırken çektiği çileleri eşinin ve çocuklarının burnundan fitil fitil getiren
_ 3 gün iyi davransa, 4. gün çatlayan
_ Kavga etmeden duramayan bir adam istemedim
_ Herşeyi emir eden, iki adım ötesindeki eşyayı bile, ayağına getirten
_ Birden bire eve misafir getiren, eşini zor durumda bıraktığı yetmezmiş gibi ,bir de çabuk çabuk yemek hazırla diye bağıran
_ Bir yere gidilecekse, araba korna sesiyle insanın iki ayağını pabucuna sokan
_ Çocuklara girişkenliği öğretmeyi, hadi kızım oğlum git sor yap gel olarak anlayan, bağırıp çağıran
_ Kafasının dikine giden, sevmediği insanlarla bir araya gelince, tartışıp herkesin huzurunu kaçıran
_ Yapılan her yemeğe bir bahane bulan
_ Yılda bir kere mutfağa girse, her tarafı batıran ve yanına bir hizmetçi lazım olan
_ Aslında içi içini yese de gaddar davranmayı kendine hak gören
_ Keşke bu kadar çocuk yapmasaydım, keşke evlenmeseydim diyen bir adam istemedim.
_ Karısını gençken hiç bir yere bırakmayan kıskanan, kadın 35'e geldikten sonra hiç umrunda bile olmayan
_ Yaşlandıkça hatalarını anlamaya başlayan, sakinleşen, çocuklarını dinlemeye başlayan.. (iş işten geçmiştir çünkü)

_ Bir de sürekli çocuklarıma sürekli tamam susun, tamam karşı gelmeyin, tamam babanızı bilmiyor musunuz diye yıllarımı çürüteceğim bir adamla evlenmek istemedim.


Şimdi bu istemediklerimi okuyunca belki de bir çok kadın ayy adama bak deyip bunla evli mi kalınır deyip, düşündükçe kendi hayatlarıyla kesişen pek çok madde bulacaklardır....Ama işte o ayyy nasıl evli kalıyor dediğimiz kadınlardan biri de biz değil miyiz??? Bunu neden değiştirmiyoruz??

Ben kendi adıma değiştirdim, böyle bir adamla evleneceğime hiç evlenmem dedim, evlenmedim. Ha eşim değişirse, bazı maddeler anında boşanmama sebebiyet verir, bazı maddelerin de artışa geçmesi....
 
yine de onlara teşekkür ederim. ben hiçbir zaman mız mız olmadım, hep kendi iişimi kendim hallettim, varlıkta yokluğu çok iyi bilirim mesela

kendimi kimseye ezdirmedim, ezmedim de. sevgim bittiyse terk etmesini bildim. hayatta en önemli şeyin önce sağlık, sonra da saygı olduğunu

öğrendim

bu satırları anne babayı karalayıp, kendimi melek gibi göstermek için yazmıyorum. olaylara iyi tarafından bakıyorum hepsi bu

onlar sorunlu olmasaydı, ben bu kadar güçlü olmazdım... bu sayfaya yazan tüm arkadaşlarım gibi
 
Tencereyle döv :) Ya da cezveyle

Kendini koruma içgüdüsü bu işte. Güya böyle davranarak kötülüklere kendimizi hazırlamış oluyoruz.

hem dövecem hem de hukuki tüm haklarımı kullanıp dünyayı burnundan getireceğim

sen psikolojik tahlili çok iyi yapmışsın elmayra ç.

aşık olduğumuz erkeğin babamız gibi olmasından, annemiz gibi ezilmekten korkuyoruz

tavrımızın nedeni bu. o telkinleri ben çok yaptım az da olsa işe yarıyor

inşallah çok mutlu olursun
 

Doğru, yaşadıklarımız ne kadar acı da olsa bizi biz yapan şeyler, karakterimizin gelişimine katkıda bulunan şeyler...

Sen bunları yaşamasaydın çok farklı bir _Zebos_ olacaktın, ama yine de ben yaşamamanı dilerdim...
 
Hayata karşı kendi ayaklarım üzerinde böylesine emin ve dik durabiliyorsam ve bu olgunluğa daha bu yaşta erişebildiysem bunu da aileme borçluyum.
Yaşattıkları iyi,kötü,acı,tatlı ne varsa hepsi için ayrı ayrı teşekkür eder ellerinden öperim.
Ama Rabbim ne olur kendi kuracağım yuvayı huzurla,sevgiyle ve anlayışlarla doldur ne olur.
Çünkü gücüm yok başkasının soyadı altında da bu acıları çekmeye...


 
Son düzenleme:

Aslında çok haklısın Zebos,
Kaybettirdikleri kadar kazandırdıkları da var elbette, ama mutlu bir ailede bu kazanımları yine kazanamaz mıydık acaba? :) Ama güçlü olmak konusunda katılıyorum, öldürmeyen acıları yaşayanların daha güçlü insanlar olduğuna inanıyorum.

Ailemi yine de seviyorum tabi, canımdan bir parçalar onlar benim. Özellikle de annem.
 


Çok madde sıralamışsın ama tek bir adamın profili gibi olmuş. Yanılıyor muyum?
 
Çocuğun gelişiminde enerji çok önemli bir faktör bana göre.
Ben kendimi bildim bileli halamı hatırlıyorum beni büyütmede.
O büyüttü diyebilirim. Ailemin değil; O'nun enerjisini aldım ben.
Gerçi annem-babam birbirlerini severdi, ta ki son 15 yıla kadar.
Okul çağıma kadar halamın yanındaydım.
Annem ve babam çalıştıkları için beni hafta sonu görmeye gelirlerdi. Cuma günü beni alırlardı bir, iki gün birlikte zaman geçirirdik sonra tekrar halaya.
Buna rağmen anne ya da baba diye tutturduğumu hiç hatırlamıyorum. Halam çok severdi beni. Babamı çok çok sevdiği için yavrusunu da haddinden fazla severdi. Canım halam benim. Emeği çok büyüktür bende.
Okula başlayana kadar halamla kazandığım alışkanlıklarım birden değişti. Ananeye geçti sıra. Ananemle aynı yerde oturuyorduk, altlı üstlü idi evlerimiz. Zaten müstakil bir apartmanımız var, dayım, teyzem, kuzenlerim hep iç içe büyüdük.Buna rağmen niye evde kalmamışım, ananem bakmamış diye düşündüğümde ise, herhalde ananemin çocuk yetiştirmede halama daha çok güvendiği içindir cevabını buluyorum kendimde. Ananem ali kıran baş kesen bir tipti çünkü. Dayak yememi istememiş belli ki:)

Okul başladığında annemler okul vaktinden daha erken kalkardı, kahvaltı yapardık birlikte, onlar giderdi, ben de ananeme çıkar, okul saatine kadar yatardım.
Günler böyle geçti. Oyunlar oynardık kuzenlerimle, mahalledeki çocuklarla. Her günümüz saklambaç oynayarak geçerdi istisnasız.

Babamı çok severdim, annemi de severdim ama, o otoriter bi kadındı, asabiydi biraz.Babamınsa dünya yansa umrunda değildi.Sakindi.
Tabi bu arada hafta sonları gitmeye başladım halama:)Hafta içi bir iki gün de onlar gelirdi hemen hemen.

Ben 10 yaşındayken kardeşim doğdu. Kardeşime hamileyken annem o dönemde işten çıktı, evde durdu. Sanırım 1-2 yıl kadar çalışmadı. Durumumuz çok iyiydi Allah'a şükür. Her istediğim olmuştur. Gözümün kaldığı tek bir şey bile yoktur diyebilirim.
Yaş büyüyüp ergenlik çağına geldiğimde, bir şeylerin farkına yetişkin olarak bakabildiğimde olayları kavramak benim için zor olmadı.
Babam birden bire mi değişti, yoksa hep böylemiydi diye sormaktan alıkoyamam kendimi.
Tamam, ben gürültüsüz bi ailede yetiştim (hoş halamdaydım, ama ailemden o soğuk havayı da almadım), babamın yaptıklarına akıl sır erdiremiyordum.
Durumumuz iyiydi ya, gerçi babam sabah kazandığını akşam yerdi pavyonda. Yermiş meğersem. Aklım böyle şeylere erince anladım.
11-12 yaşlarında annemin evde olduğu dönemlerde babam annemi aldatma çabalarındaymış meğer. (tabi ben bunu daha sonra öğreniyorum annemden)
Babam, sabah kazandığını akşam yiye yiye elde avuçta ne varsa bitirmeye başlayınca annemden istiyor bu sefer. Kardeşimin doğumunda takılan altınları vermedi diye, sen gecenin bi yarısı kadını döv, karda kışta sokağa at. (Tabi biz bu sırada taşındık ananemlerin yanından, başka semtteyiz. Arpa fazla gelince malum. )
O kısımları hala tam bilmem, annemle yeterince konuşmadık sanırım bu noktayı.
Bu anneme bi ders oluyor, ve anında ananemlerin yanına gidiyoruz.

İşte film burada başlıyor.
Babam çığrından çıkmış olacak ki annem tekrar işe giriyor. Sanırım ben 13-14 yaşlarındayım.
Ama babam ipini koparmış bi kere. boşanma konuşmaları geçmeye başlıyor artık. Hadi ben yaştan kurtardım, kardeşim için çok önemli bir yaş. Kötü enerji aldı yavrum, bu yüzden çok üzülürüm aklıma geldikçe.
Evimize bir kaç kere haciz geldi, hatta birinde geldiler eşyaları götürdüler. Ben o sırada okuldan gelmişim ki evde kavga kıyamet. Kardeşim, sandalyenin altına pısmış, yüzünü elleriyle kapatmış kendi çocuk dünyasında ağlamaya başlamış. Bu anı hiç unutamam. Ölsem unutmam denir ya hani, o cinsten.
Hepsi sağolsun babamın bok yemesinden kaynaklanan pisliklerdi.
Kavga,gürültü eksik olmuyordu artık. Her gün bağırış çağırış dinlemekten gına gelmişti bana.
Şimdi babam allah için kıskanç biri değildi. Annemin yaptığına ettiğine karışmazdı. Biz annemle çıkar gezer eve 10da 11lerde gelirdik gıkını çıkarmazdı. Yiğidi öldür hakkını yeme.
Ama kendi kendine yenik düştü.
Ne zaman alemlere aktı, bi türlü götünü kurtaramadı.
Bi laf vardır hani; ''İnsan nefsi anne sütü gibidir, verdikçe ister; kestiğin zaman bi daha istemez''
Bi türlü kesemedi babam.
Annem hep babamın arkasını toplarmış meğer. Sorumsuzun tekiymiş, ne fatura öder ne evin bi eksiğini alır. Anca kendi yer.

Benim okul masrafımı falan annem karşılardı hep. Babam evin erkeği olduğu halde kılını kıpırdatmazdı. Onun başka sorumlulukları vardı. Pavyondaki karılara para yedirmek gibi.
Annem de allah için hep iyi yerlerde çalıştı, maaşı iyiydi.
En son babamdan fazla maaş almaya başlayınca klasik Türk erkeği tavırları: ''Sen bu parayı nasıl kazanıyosun'' Ulan, şerefsiz. Sen hangi akla hizmet böyle bir şey diyebilirsin kaç yıllık karına.
Nitekim, olaylar çorap söküğü gibi geldi.
Babam iyice hırçınlaşmaya başladı. Annemi dövemezdi, çünkü içgüveysiydi:) Dayım ve ananem anında evde biterdi. Fakat anneme olan hıncını benden çıkarmaya başladı bi dönem. Annem bunun farkında tabi.
Babadan hiç dayak yemeyen ben ufak tefek sürtüşmelere maruz kaldım. Bi oldu iki oldu, (bu dönemde ben de bıktığım için, anneme boşan, ne çekiyosun deyip arkasında olduğumu belirttim. O da davayı açtı.) yine bir akşam denilmeyecek laf söyledi ve üstüme yürüdü. Ben de aynı şekilde ona. Birbirimize giriştik. Ama nasıl anlatamam, o bana tokat attı, (beynim zonklamıştı, hiç unutmam:) ben de ona allah ne verdiyse var gücümle tekme tokat giriştim. O sırada ananem bağrışmalarımıza inmiş, annem ayırmaya çalışıyo. Ananem babamla beni görünce diyo ki ''Al bavulunu ...tirol git bu evden''
Daha aklıma gelmeyen çok olay var. Boşanmıcan diye annemi alıp, otobanda ölüme sürmesi mi, bileklerini kesmesi mi, annemi herkesin içinde dövmesi mi..her telden..ne ararsanız..

2. celsede bitti dava.
Rahat bi nefes aldık. Belki anneme arkasında olduğum sinyalini vermeseydim boşanmazdı kardeşim için. Ama kardeşimin yaşadığı olaylar yeterince travmatikti zaten.
7 yıl olacak sanırım, hala annemin peşinde. Barışma çabaları.
Ama sevdiğinden değil; eski rahatlığını istediğinden.
Şayet sevseydi bunu görmüş olurduk. Ne eve bir yardımı olmuştur, ne de çocuklarına. Kendi kazanıp kendi yemiştir hep, hala da öyle.

Babam benim için ne zaman bitti biliyor musunuz..
Üniversitede okuyorum. İzmit'te. Yurttayım, ama devlet değil. Zaten özel yurtların masrafları apayrı olur, bir de geçinmeye çalışıyorum. Bana, anneme tek bir kuruş yardımı olmadığı gibi sözünde de durmazdı.
Öyle havadan arardı naber kızım(!??), paran var mı diye. Pek ondan para istemezdim ben, yollamayacağını biliyorum çünkü. Neyse bir gün sorduğunda yolla dedim. Tamam dedi, şu gün yollayayım. O gün geldi çattı, o para yollayacak diye annemden istemedim. Ama param da bitti. 1 liram bile yoktu cebimde. İlk günü aç olarak geçirdim. Şansa oda arkadaşım da memleketinde, olsaydı borç olarak isterdim ama malesef. Kimseyi de tanımıyorum. Tanısam da herkesten para istemem zaten. İsteyemem. Neyse..İşte o günü aç geçirdim, ama arayıp sormuyorum, telefon bekliyorum. Odada su ve salep vardı. Açlığımı onlarla bastırmaya çalışıyorum ama, nafile.Derken 2. gün oldu. Yine ses soluk yok. Ha aradı ha arayacak diye beklerken aldım elime telefonu, aradım, kapalı. Arıyorum kapalı. Kaynar sular başımın üstünden öyle bi döküldü ki anlatamam size. biliyodum böyle olacağını, bile bile halt yedim kendi kendime babama inanarak. O günü de aç geçirdim. Ama midemin belime yapıştığını hissediyordum:) Eridi zavallım:) Halim yok, kan şekerim düştü. Kısacası bok gibiyim. Ama nasıl sinirliyim. 3. gün dyanamadım, annemi aradım, böyle böyle..Babam gönderecekti ama ses yok param da bitti dedim..Sağolsun hemen çıkardı, gittim çektim. Ama o yarım saatlik yol bana bi ömür gibi geldi. Yere yığılmadığıma şükrediyorum.. anneme 3 gün aç gezdiğimi çok sonradan söylediğimde oturdu ağladı kadın..Ben bilseydim babanın ağzına .... dedi..

Şimdi kardeşimi düşünüyorum, okul dışında spora gidiyor, onun masrafı var..erkek çocuğu arkadaşlarının yanında ezik duruma düşmesin diye annem parasını eksik etmez..Be şerefsiz adam, sen ne halta yaradın ki diyorum hayatımızda. Hep kendine yemiş, kendini düşünmüş..

Nitekim, hep böyle oldu..Hayatımızın en zor günlerinde babamızın hiç bir desteğini göremedik..Tabi o ''ben sizin babanızım'' demeyi dilinden düşürmezdi hiç..hı hı, biz de öyle diyorduk..
Ne nişanımda, ne kınamda, ne düğünümde hiç bir yardımı dokunmamıştır bu adamın. Düğünde bir bilezik ve süpürge makinası dışında. Allah razı olsun, çok düşüncelidir:)
Bir de damada '' kızıma iyi bak yoksa beni bulursun'' demeyi de ihmal etmemiş tabi..Kendi çok iyi baktı ya:)

Kardeşim tam bi baba hastası. Hiç bir halta yaramadığını bile bile ölüyo onun için. Babam da babam. Diliyle hallediyor çocuğu. Ama bu çocuk büyüyünce, okula gidince ne halt yiyecek çok merak ediyorum.

Ha bu arada atlamadan, ben ne anneye ne de babaya bağımlı bi çocuk olarak yetiştim. Beni halam büyüttüğü için onlara bağlı olamadım hiç bir zaman. İyiki de halam büyütmüş beni, onun enerjisini almışım. Zaten üniversitede de ayrıydım, hiç öyle aman aman bi özlemim olmadı. Ailemi çok severim, ama onlarsız yapamam diyemem..

Şimdi kardeşimin etkilendiği noktaya geliyorum..bu kötü olaylar onun gelişim çağında olduğu için çok duygusal oldu. Gözleri hemen dolar, hiç dayanamaz. Mutsuz değil elbet, ama anne ve babanın barışmasını her çocuk gibi o da istiyor, farkındayız. Çok efendidir, saygılıdır, akıllıdır. Konuşarak çözmeye çalışır sorunlarını. Ama gel gör ki hep bir yanı buruktur. Onu da ne yaparsak yapalım hiç bir şeyle yerine koyamayız..

Ben babamla görüşmüyorum, görüşmeyi kestim..Hamile olduğumu da kardeşim söylemiş..Zaten numaralarımız değişti, bi eşim bayramda aramıştı onda da ben konuşmadım zaten. sonradan bi kez aramış eşimi, öylesine.
Eşim babanla konuş diyor, ben de içkiyi pavyonu bırakmadan onunla konuşmayı düşünmüyorum, lütfen ısrar etme dedim..Ara ara söylüyor yine, ben de aynı şeyi tekrarlıyorum..

Bir çocuğun, bireyin asla dolduramayacağı şey anne ve baba sevgisidir. Her şey olur, eğitim, para, itibar, arkadaş çevresi..Ama bu sevgi olmayınca olmuyor işte.
Allahtan kardeşim 2-3 yaşına kadar yine iyi büyüdü..Sevgi ortamı vardı en azından..

Ne biliyim..karışık işler bunlar..
Zor...
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…