Yine ailem, hatta yine annem.

Konuyu annenizi kötülemek veya onu suçlamak için açmadığınızı,
biz,sizi az çok tanıyan üyeler biliyoruz,
o yorumu dert etmeyin bir de.
Sizin çoğu zaman kendinizi
acımasızca eleştirip,
kendinizle dalga geçebildiğinize de şahidiz.
Amacımız üzüm yemek,
bağcıyı yani annenizi dövmek değil.
Ana-baba hakkı gözetiyorum diyerek anne-babasının her yaptığını hoş görenlere lafımız yok,
herkesin aile dinamikleri ve bakış açısı farklı.
Bununla birlikte çeşitli sebeplerle ailesine mesafe koymuş insanları da anlamaya çalışmak lazım.
Kimse durduk yere uzaklaşmıyor kendisini büyütüp,yetiştiren ailesinden.
Anlayamayan veya anlamak istemeyen de yargılamasın yeter,başka ihsan istemeyiz.
 
Abinin benzeri kızkardeşim. Kk hatunları kıskanıyor demişti de konduramamıştım.
Annem her ne kadar evlat/torun ayırsa da kızlarıma ufak tefek bir şeyler alır, gezdirirdi. Kardeşimin bir tartışma ortasında aynen söylediği şu: Annemi sömürüyorsun.
Halbuki annem onun çocuklarına da hediyeler alır, gezdirir.
Aklıma asla annemi sömürdüğü gelmezdi.
Ya annemin fikri ya kardeşimin ya da ikisinin ortak fikri.
O günden sonra onlardan bir şey kabul etmedim. Aldıklarını da başkalarına verdim.
 
Benzer durumlar yaşıyoruz diyebilirim.
İçinize attıklarınız aman o kırılmasın bu kırılmasın derken ve kendinizce karşı tarafa birşeyler ispatlamaya çalışırken ( karşı taraf farkında bile değil ya da umurunda değil) kendinizi kaybediyorsunuz.
Ben artık onlara yardım etmeyeceğimin savaşını veriyorum. Kendi kendime dert edip , kendi kendime yanlarına gitmeyip tepki gösteriyorum ama kime ne:)
Söylediklerini almakla hata yapmışsınız evet, kime neyi ispatladınız ki, daha mı değerli oldunuz ya da daha daha vs. Şaka yapmıştım denilip gülünüp geçilecek o kadar işte.
Bence insan vicdanıyla savaşıyor, anne diyip silemiyor, böyle olsun istemiyor ya da anlam veremiyor ama netice de kendine ediyor.
Bu durumda yanlarına bile gitmenize gerek yok bence, böyle olsun istemiyorsunuz biliyorum ama sınırlarınızı çizin artık , çok sık görüşmeyin aramayın sormayın , bu da üzecek sizi bir süre belki ama alışacaksınız , canınızı acıtamayacaklar.
 
Evet mune,artık başımızın çaresine bakabiliyoruz,kendi ailemizi kurduk,sevgiye ayrılan yer boş değil.
Fakat,artık faydası olmasa da ben çaba görebiliyorum,artık sadece izi kalan ve evet artık düzelemeyecek yaralara annem sargı sarıyor,ve bunu aslında hiç kabul etmediği ve etmeyeceği yanlışlarının iç hesaplaşmasıyla yapıyor.Çocuklarımı seviyor ve asla ayrım yapmıyor.
Ben geçmişi hiç konuşmadım,bir kez denedim ve artık denemem.
Yeni bir biz var şimdi,başka bir anne ve başka bir kız.
Çaba görmek iyi geliyor,geç olsa da hiç değil...
Yoksa beni onca sevene rağmen kendimi "Bir varmış,bir yokmuş,Bir küçük kız varmış,ama aslında yokmuş" gibi hissedecektim.
 
Caba görmek geçmişteki küçük kızı iyileştiriyor mu peki Annenin çocukların konusunda ayrım yapmadığına çok sevindim sadece benim çocuklarım yanlarında olduğunda seviyorlar ama diğerleriyle berabersek hep diğer torunlar haklı hep onlara bakılıyor sanki benim çocuklarım fazlalık gibi oluyor açıklaması da biz anne ve babası olarak ilgileniyormusuz e mübarek insan hepsinin anne babası basinda ama gel de anlat geçen aydı sanırım aileme sadece cevaplarını verdim ama günlerce ağladım evde beni sevememiştin ya çocuklarımın ne suçu vardı onları neden sevemedin diye eşim saçmaladığımi söyledi hep bilmiyor ki nasıl bu hale geldim9
 

O küçük kızı galiba ben iyileştirdim badem çiçeği.Çocuklarımı büyüttükçe,onlara en tatlı sözlerle sarıldıkça o kız da bize katıldı sanki....
En mutlu anlarımda, çevremde zıplayan gülen bir kız çocuğu görür gibi olurum hep :))
Artı eşim de mutlu etti o kızı,hiç birşey bilmese de.
Ben evimde hissettiğim güven duygusunu annemin evinde bulamam mesela,onun aynaları beni evimdekiler kadar güzel göstermez nedense:))
 

bir yandan üzülüyorum bir yandan da yalnız olmadığımı düşündüğüm için kabullenebiliyorum durumu aslında. keşke insanın bazı şeyleri belleğinden tamamen çıkarabilme imkanı olsa çok daha stabil hayatlar yaşayabilirdik değiştiremesek de olanları:)
 

Ben de iyileşmek istiyorum. Her şeyden çok hem de. Çünkü biliyorum ki ben iyileşirsem, oğlum da sakinleşecek. Belki evliliğim de düzelecek. Hiçbir olumlu sonuç alamazsam bile, ruhum huzur bulacak.

Ben o kadar çok özledim ki mutlu olmayı. Özgür olmayı. Bazen karamsarlığın dibini gördüğüm zamanlarda, en son gerçek manada ne zaman mutlu oldum diye düşünüyorum. Bunun için kimseyi suçlamıyorum. Kendimi bildim bileli her durumda tetikte olan, asla kendini serbest bırakmayan bir insandım zaten. Mutlu anımı hatırlamaya çalıştığımda hep rahmetli dayım geliyor aklıma. Genç kızken bize gelir babama "idrak benimle geliyor enişte. Bir ay yok. Benim kızım olacak" derdi. Babam da onu kırmazdı. Bir ay boyunca canım dayımla, kuzenlerimle tatil yapardım. Bazen ege turu, bazen başka bir bölge. O kadar mutlu ve özgür hissederdim ki kendimi, eve dönüş zamanı yaklaştıkça üzülürdüm. Ne zaman ki dayımı kaybettim (8 ağustos 2017 saat 17.05) mutluluk ihtimalim de ortadan kalktı sanki. İnanılmaz zeki, esprili, anlayışlı, merhametli bir adamdı. Şu dünyada beni anladı ve anlamaya çalıştı diyeceğim tek kişi. Düşününce anlıyorum ki o tarihten sonra silikleşmiş hayat sanki. İki ay sonrasında da dostumu kaybettim.

Her ölüm, her kayıp insanı yaralıyor elbet. Ama bazı kayıplar hayattan koparıyor işte.
 

Keşke :) sanırım o hatıraları silmek istemek yerine kabullendiğimiz zaman iyileşeceğiz.
 
Değmez abla değmiyor. Yaşlandım erkenden :) sen konularıma cevap yazınca garip bir his hasıl oluyor bende. Benim bu sitedeki eski hallerimi bildiğin için böyle utanma ile karışık bir özlem hissediyorum.

Eğlenmeyi bilen, her durumla dalga geçebilen hatta "en komik üye" başlığının altında ismi sıkça anılan o idrak nerede, acıların kadını idrak nerede. Niye böyle oldu ki :)

Yaşadığım kayıplar mı beni bu hale getirdi, ne tetikledi de böyle oldum anlamıyorum. Belki bu da bir süreçtir geçici bir tamamlanma halidir bilmiyorum. Ancak bu kadar nasıl değişebildim bilmiyorum.

Sevilmeye ihtiyacım var sanırım :) bunu yazabilmek bile benim için devrim esasında.
 

Ben eşimle ufacık atışsam hemen oğluma bakıyorum korkmasın, üzülmesin diye. Benim çocukluğum, ergenliğim anne babamın kavgalarıyla geçti. Bunda sıkıntı yok. Birçok kişinin yaşadığı bir durum. Ancak sıkıntı, annemi teselli etmek zorunda kalmam. Yani bir anne çocuğunun etkilenmesini umursamayıp bir de aynı çocuktan annelik yapmasını nasıl bekler ki.

Bir gün öyle büyük bir kavga ettiler ki, annem klasik sinir krizi ve bayılma seansına geçti. Babam avazı çıktığı kadar bağırıyor. Tabakları falan fırlatıyor. Ben de 8 yaşındayım. Dedem aradı o anda. Annemin babası. Bana açtırdılar telefonu. Ağladığımı çaktırmamaya çalışarak "annemle babam yürüyüşe çıktı dede" dedim. Mesela sekiz yaşında bir çocuk kök aile ile dengeleri sağlamak zorunda değil. Ben neden üstlenmek zorundaydım ki o yaşta bu sorumluluğu? Sonra annemi sakinleştirmek zorundaydım. Babama küsen annemin, yerine getirmediği sorumluluklarını üstlenmek zorundaydım.

Ertesi gün küçücük çocuğa kocasıyla yaşadığı sorunları söylenerek anlatan annemi dinlemek zorundaydım. İçim kinle dolarken ufacık yorum yapsam "o senin baban saygısızlık yapma" diyen annemi sessizce yorum yapmadan dinlemem gerekirdi. Bu yaşadıklarını kendi ailesine anlatan annem yüzünden ailesinin eleştirilerine baskılarına katlanmak zorundaydım. Ailesinin gözünde zavallı, mağdur kadın olan annemi teselli ederlerken görünmez olmak zorundaydım. Ses çıkarırsam lanet damadın çocuğu olarak ya dayak yerdim ya azar. Onlar yapmasa annemi gazlar üstüme salarlardı. Ve gerçekten hiçbir şey yapmıyordum ben. Söylenenleri yerine getirir sessizce bir kenarda kitap okurdum. Yine de yaranamazdım :) kardeşim doğunca da anneme annelik yapmak yetmemiş gibi ona da annelik yapmaya başladım.

Aman neyse ya. Çok da şaapmamak lazım :) işin komik tarafı, ben anne olana kadar bu yaşadıklarımla hep dalga geçtim. Güldüm, eğlenmek için araç olarak kullandım. Yazdım, insanlar okudu güldü ve eğlendi. Sen yaşlanmazsın bu kafayla he dediler. Ne zaman anne oldum, güldürmedi :)) acıtmaya başladı.
 

O kadar haklısın ki. Diyecek bir şey bulamadım. Bahanem, savunmam yok bu konuda. Benim evliliğimde hata yapan eşim, sevgisizlik ve iletişimsizliği besleyen bendim. Şimdi düşündüm de eşim bana böyle bir şeyi asla söylemez. Ancak ben söylerim, söyledim...
 
Ahhahhaaa,aynı evde yaşadık biz sanki:))
Fakat benim babamın sesi yükselmezdi,direkt küserdi:))
Bu da annemin kriz ve bayılmalarına yeterdi
Fakat artık ruhunu ve bedenini ailenden emniyetli bir takip mesafesinde tut ki en küçük sendelemede çarpışma olmasın:))
Biz çocuklarımızın herşeyiyiz İdrak,onlara yarım değil herşeyiyle bütün bir anne lazım.
 
Dayına Allah rahmet eylesin,ne kadar güzel bir iz bırakmış
Mutlu olmak için o kadar az şeye ihtiyacın var ki İdrak,az ama aslında dağlar kadar büyük.
Eşinle çocuğuna sarıl.
Kendini bırak,sal,en yakınların aslında en yakınında.
Eşini olduğu gibi kabul et,o iyi bir insan.Karşıkarşıya değil yanyana olduğunuzu,olmanız gerektiğini unutma.
Yavrun da seni yansıtıyor aslında,sen de biliyorsun ki içindeki görünmez karmaşa çocuğunda görünür oluyor.
Onlar o kadar şeffaf ve temiz ki.
Kendini sıkma,herşeyi kontrol etmemiz mümkün değil.
Bir söz okumuştum yıllar önce.
"Akıllı olup sen onları idare edeceğine,deli ol onlar seni idare etsin:))"
Çevren ve aileni sal gitsin,gelişine göre yaşa biraz da.
Bak göreceksin,sana iyi gelecek,hemen olmuyor,ama oluyor inan.
 
Okurken ben bile sinir oldum.
Annem benden hic bir zaman bir sey istemedi. Ben onlara bir sey aldigimda da bizim icin bir sey almayin diyip kiziyor, biz size bir omur yardim etmeliyiz diyor. Hatta sık-sık da para gonderir.
Annenizin amacini anlamadim. Esinizi gozunuzden mi salmaya calisiyor yoksa sizi ezmeye mi. Annenizi tam cozemedim ...
 
Eşinle sorunların olduğunu hatırlıyorum bu mesajından sonra eşinle ilişkini tamir edebilmeni eşinin daha paylaşımcı daha sevecen daha ilgili olup senin gönlünü yeniden kazanmasını çok istedim.
Ailenin davranışlarını kafana takmamaya çalış, değiştiremeyiz onları, herşeyi yüzlerine vurup üzmekte pek hoş olmaz.
 

Eşinizle, oğlunuzla ve ailenizle ilişkinizi anlatıyorsunuz ya hep..
Oğlunuzu "zor çocuk" olarak tanımlıyorsunuz ya..
oğlunuz sizin aynanız..
abiniz hassasmış, anneniz sinir krizi geçirir bayılırmış siz hep idare edermişsiniz..
şimdi de oğlunuzu aynı şekilde büyütüyorsunuz.
siz de biliyorsunuz siz iyileştiğinizde oğlunuzun "zor çocuk" olmayabileceğini..

anneniz için bencil, manipülatör vs diyebiliriz.
ama anneniz normal değil. hasta bence.
siz de normal olmayan bu durumu, mevcut şartları sürdürerek beslemeye devam ediyorsunuz.
anneniz için kendi ailesi önemliydi diyorsunuz, aynısını siz yapıyorsunuz.
daha önce eşinizle kardeşleriniz arasındaki gerilimle ilgili konu açmıştınız. gelirler kalırlar, gecenin bir saati muhabbet isterler, gürültü yaparlar demiştiniz.

eşiniz müthiş sabırlı bir adam ve sizi çok sevmiş.. yoksa bütün bunlara göz yummazdı. biraz itiraz etse zaten siz onu bastırıyorsunuz.
ilişkiniz yıpranmış şu an seviyor mu sevmiyor mu onu siz daha net hissedersiniz.
eşinizle iletişim kanallarını açın. onun şefkatine, sevgisine sığının.
evet, yeğenlerinizin annesi hayatta değil ve siz yengeden önce dost demişsiniz ona çocuklarını emanet gibi görmeniz çok doğal. ama bu ölümün sorumlusu siz değilsiniz.

size ben hep aynı öneride bulundum siz yapamam dediniz.
ben yerinizde olsam çalışır, bütün paramı gerekirse bakıcıya verir kendimi bu kadar dinlemezdim.
ailenizle aranıza mesafe koymak zorundasınız.
siz mükemmel olunca harika bir sevgi sarmalı olmayacak dünya.
öyle bir aile ortamınız yok.
çocuğuma benden başkası bakamaz o dediğinizi yapamam vs diyorsunuz da siz iyi değilken çocuğunuza nasıl faydalı olacaksınız?
her şeyi o kadar didik didik inceliyorsunuz ki. 2+2=4 değil sizde.. hep ikircikli, hep ihtimalli.
sanatçı bir ruhunuz var gibi geliyor bana.. sanatçılar da buhrandan beslenir ya hani onun gibi..

bu yorumlarım hiçbiri elbette bir psikolog edasıyla yazılmadı. haddim değil.
sadece hayat tecrübesi..
 
Sadece bu konuya bakarak cevap yazanlar çok büyük hata içindeler.
Idrakyollariiltihabi nın diğer konularında annesi ile yaşadıkları ise benim mantığımın alacağı türden değil...
idrak her zaman bu kadar güçlü görünmek zorunda değilsin biliyorsun değil mi?
Lütfen artık kendini bu kadar zorlama...
 
Merhaba idrak, seni uzun zamandır tanıyorum ama sanırım ilk yazışım.

Bir arkadaşım bana demişti ki çok sert olursan kırılırsın toparlanamazsın ama bir buğday başağı gibi esnek olursan toparlanırsın. Ben de benzer bir aile yapısından geliyorum. Kardeşim her daim kayrılmıştır. Ama ben lafımı esirgemem. Ve söylemeye başladıktan sonra değiştiler. Hemen değil ama zamanla.

Her alanda sen koşamazsın hayat futbol gibi bir takım oyunu. İhtiyacın varsa yardım iste kimden olursa. Bu senin kriz anlarında başını suyun üstünde tutabilmeni sağlayacak. Evet yeğenlerin öksüz ama bu şekilde giderse hayatta hep ayrıcalık bekleyecekler ve asla kendi ayakları üzerinde duramayacaklar. Onların bu gerçeği sindirmesi ve yollarına devam etmeleri gerekiyor.

İlgilenir misin bilmem ama theta healing konusunu araştır. Geçmişten gelen ve seni olumsuz etkileyen döngüleri ve kodları değiştirmen lazım. Ve içinde hala sevilmeye ihtiyacı olan kız çocuğunu sevgiyle kucaklıyorum. Ona çok değerli olduğunu ve değerini bilmesi gerektiğini fısıldıyorum.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…