Bende ölümden başka herşeyin bir çaresi olduğuna inananlardanım. İnsanlara çok değer veririm ama değer görmediğimi fark ettiğim an silerim, hemde hiç hayatımda olmamışlarcasına. Sevmediğim ortamda bulunmam, gerekirse tek başına uzun zaman mutluca kalırım çünkü yalnız olmadığımı bilirim. Kocamla mutsuzluğa sürüklendiğimizi ve bu durumu asla değiştiremeyeceğimi anladığım an boşandım. Küçük bir çocuğun her türlü sorumluluğunu, işi, evin idaresini tek başıma sürdürmeye çalışıyorum. Gardımın düştüğü zamanlar oluyor, kendimi sorguladığım zamanlar da oluyor ama her an aklımda bir cümle ‘ölüm var dombik, Allah ömür versin bu dert ne ki, aşılır!’ Birazda yapım gereği galiba, geçenlerde bir arkadaşımla konuşurken ‘keşke biraz bana benzeseydin, bu hayat senin gibi hassas insanlar için çok zor bir imtihan’ demiştim. Biraz gamsız olmak lazım. Ben lise zamanlarında çok melankoliktim. Bir gün bir arkadaşıma ağlarken ‘bitti mi?’ dedi sinirli sinirli. ‘Bitti’ dedim bende.
‘Senden birşey istiyorum. Şimdi kalkıyorsun, en yakın hastaneye gidiyorsun. Onkoloji servisini, çocuk yoğun bakım servisini şöyle bir gezip geliyorsun.’ dedi.
‘Anlamadım’ dedim, gerçekten bağlantı kuramadığım için anlamamıştım.
‘İnsanlar ne dertlerle uğraşıyor bir gör, sonra da yat kalk şükret’ demişti.
Bugün baya eski günlere döndüm, ne güzel insanlara temas etmişim

Yani canım, değişmez gözüyle bakma hiçbirşeye. Kendine güven, kendine saygı duy, kendini önemse. Karşındakine yada içinde bulunduğun duruma değer katan sensin; mutluysan ortalık güllük gülistanlık, sinirliysen cehennem, üzgünsen yağmur çamur…