2012 Mayıs anneleri Paylaşım Alanı


EVET EVET EVET EVET EVET, BEN DE BİLİYORDUUUUUUMMMMM

hatta hamileyken öğrenmiştim. hatta biraz dindar ama Adem Güneş diye bir adamın programlarını dinleyip, kitaplarını okumuştum. o kadar teşekkür ettim ve o kadar dua ettim ki kendisine. Orhan Cemal doğmadan önce haberdar olmuş olmam ve montessorı (Anadolu pedagojisi) göre yaklaşmış olmam çok büyük bir nimetti benim için

"her çocuk farklıdır" diyerek itiraz edenler bence önce bu Anadolu pedagojisini araştırsın derim. her çocuk farklıdır ama şevfat ve sabır her çocuk için gereklidir

Orhan Cemal'in bu kadar ruhen özgür, çevreyle uyumlu, uyku-yeme sorunu yaşamayan bir çocuk olmasında Anadolu pedagojisinin çok etkisi var diyebilirim


YAŞASIN ANADOLU PEDAGOJİSİ YAŞASIN montessoriiiiiii


*****EĞİTİM ŞART*****
 

ben de bu ekole göre çalışan kreşleri araştırmıştım. sırf bu yüzden İstanbul'a taşınmayı bile düşünmüştüm. neyse ki Ankara'da varmış. ceza ve ödül'ü Pavlov amca ve köpeklerine bırakıp, insanoğluna insan gibi yaklaşan, şefkatle kucaklayan ve ikna ile uzlaşan bir eğitim sistemi

umarım nazar değmez ve böyle devam eder. çünkü Orhan Cemal'e şu ana kadar hep bu ekole göre yaklaştım ve çok şükür ortaya sorunsuz, kavgasız, ama pısırık olmayan bir küçük yetişkinimsi çocuk çıktı. herkese tavsiye ederim
 

bizim oğlan da aynısı

sadece karpuz değil hemen hemen herşeyi çatala batırıp veriyorum kendi yiyiyor. sonra boş çatalı bana verip, diğer elimdeki dolu çatalı alıp yiyiyor. sonra tekrar boşu verip doluyu alıyor. "boşlaarı getirdim hanım ablaa" der gibi

köfte gibi katı şeyleri kend batırıp yiyiyor veya direkt eliyle yiyiyor. hiçbirşey demiyorum hatta çok seviniyorum. kendi kendine yemeyi öğreniyor diye "guzuuuum, yavrıııım, tombalaağaaam" diye sarıp sarmalıyorum bile
geçen gün de zeytinyağlı barbunyayı çatal batırmak suretiyle yedi ki, şaşırdım çatalı isabet ettirmesine

sabır ve şefkate devam diyorum
 
izmitte de yoktu bu eğitim sistemini uygulayan okul. bu sene eylülde açılıyor. kreş kısmı 2 yaş için başlayacaktı ama gecen gun gorustum ve yoğun talep varmış. sanırım bizim yaş grubunu da dahil edecekler. şu an bizim yaş grubuna uygun eğitim programı hazırlıyorlarmış. yuzyuze gorusmeye gideceğim. tabii diğer kriterler ve şartlar uygun olursa cok istiyorum defne karenin bu okula devam etmesini... adem güneş hakkında pek olumlu düşünmüyorum ama maria montessori hayranıyım o zaman montessori uygulamalarından da bahsedebiliriz diye düşünüyorum. ne dersiniz?
 
Kızlar, tatildeyken malumunuz üzere yorgunluktan bitik günler geçirdim
Dönüşte ise ben 5 makine çamaşırımla evde başbaşa kalıp kızım ve eşimi dedesine gönderdim.
Ertesi gün iş dönüşü kızı alıp gittim yine,,herkes orda, beni gören gülüyor:44:
Mira'ya anne ne yapıyor diyorlar ama benim bildiğim bişey yok,
kızım da kııııı diye ses çıkartıyorBende baya bi çaktırmadım biliyorum gibi yaptım(ona kızmamın taklidini yapıyor sandım hatta),herkes Mira ya aynı komutu veriyor ve kahkahkah gülüyorlardı:44: Dayanamadım eltime sordum,,meğer ben horluyormuşum tatildebunlarda baba kız erken kalkıp beni izleyip taklidimi öğretmişNeyse hiç çaktırmadım bende gülüp durdumAma rezil oldum tabi
Kızım belki akşam unutmuştur diye bi sorayım dedimUnutmamışAnne nasıl yapıyor Mira: kıııııı
iyi bir anı mı kötü mü belemedim ben şimdi
 
Montessori eğitim metodu ilk İtalyan kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori’nin yoğun araştırmalar ve gözlemleri sonucu oluşturduğu, şu anda tüm dünyada uygulanmakta olan ilk ve tek çocuk merkezli eğitim sistemidir.

Montessori Eğitimi bu gün akademik olarak ölçülmüş en başarılı eğitim modelidir.

Montessori, çocuğa hazırlanmış çevre ile özgürlük tanıyarak, kişiliğinin gelişim sürecini destekleyen, bireyselleşmesini ve sosyalleşmesini ciddiye alan bir eğitim sistemidir.

Montessori eğitimi çocuğun karakterine uygun materyallerle dünya görüşüne yol vermektedir.


Klasik eğitim sisteminde;


Sınıftaki öğretmen yönetici pozisyonunda çocuklara ne yapmaları gerektiğini söyler, ve herkesin aynı anda aynı çalışmayı yapmasını zorunlu tutar.

Bireysel çalışmalardan çok grup çalışmaları ön plana çıkar ve çocuk müfredata bağımlı eğitim almak zorundadır.

Mevcut eğitim sistemi, çocukların kişisel özelliklerine, bağımsız karakterlerine, özgün yapılarına, yeteneklerine, birey oluşlarına balı kalmayıp hazır kalıplar içinde eğitim verilir.

Klasik eğitim sisteminde öğretmen “aktif”dir ve başarı öğrenciye bağlıdır.

Montessori eğitim sisteminde ise;

Çocuk bireysel bir eğitim içinde, kendi öğrenme hızı, yetenekleri, kişisel gelişimleri doğrultusunda eğitim alır.

Montessori öretmeni klasik sistemdeki “Ödül ve Ceza” uygulamasını kullanmadan çocukları yönlendirme becerisine ve hoşgörüsüne sahiptir.

Sınıftaki öğretmen rehber görevinde “pasif”, öğrenci ise aktiftir. Başarı %70 öğretmene bağlıdır.

Öğretmenin çok bilir göründüğü klasik eğitim sisteminde çocuk kendini pasif hissettiği için, montessori öğretmeni çocuğun aktifliğini ön plana çıkararak kendini geri çeker.


Montessori Metodunun kurucusu olan Maria Montessori, 1870 yılında İtalyanın Chiaravalle kentinde dünyaya gelmiştir. 1896 yılında İtalya’nın ilk kadın doktoru unvanını alarak tıp fakültesini tamamlamıştır. Montessori bir bilim insanı olarak sahip olduğu özelliklerin dışında, bir kadın olarak da zamanının değer yargılarının ilerisinde yaşamış ve kadın hakları için mücadele etmiştir. İtalya’nın ilk kadın doktoru olarak, 1896’da Berlin ve 1900’de Londra’da iki kadın konferansında İtalya’yı temsil etmek için seçilmiş ve bu konferanslarda kadınlara eşit ücret için çağrı yapmıştır.

Üniversiteden mezun olduktan sonra asistan doktor olarak atandığı Roma Psikiyatr kliniğinde zekâ özürlü çocuklarla çalışmıştır. 1899 yılında ise Roma’da zekâ geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni orthophrenic okuluna yönetici olarak atanır. 1896 -1907 yılları arasında sağlık, antropolojisi, felsefe, psikoloji ve eğitim çalışmalarını devam ettirir. 1907 yılında Roma’nın San Lorenzo bölgesinde, çalışan ailelerin çocuklarından oluşan 60 kişilik grupla çalışmak için üniversitedeki kürsüsünden ve tıbbî uygulamalarından vazgeçer. Burada ilk Casa dei Bambini’yi yani Çocuklar Evi’ni kurar. 1907 yılından itibaren dünyanın birçok ülkesinde Montessori metodu hakkında çalışmalar yürütmeye devam eder. 1922’de okul müfettişi olarak atanır. Fakat 1934 yılında Mussolini faşizmine muhalefetten dolayı İtalya’dan ayrılmaya zorlanır ve Barselona’ya gider. 1936’da İspanya Savaşı sırasında İngiliz gemisiyle kurtarılır. Aynı yıl evini Hollanda Laren’e taşır. 1940 yılında, Hindistan 2. Dünya Savaşına girdiğinde, O ve oğlu Mario düşman yabancılar olarak gözaltına alınır. 2. Dünya Savaşı boyunca Montessori’nin Hindistan’dan ayrılmasına izin verilmez ve bu zamanı bebekleri araştırmak ve gözlemlemekle geçirir. 1946 yılında Hindistan’dan Hollanda’ya döner. 1947’de ise Londra’da Montessori Merkezi’ni kurar. 1950 yılında UNESCO konferansına katılır. 1940, 1950 ve 1951’de Nobel Ödüllerine aday gösterilir.

1952’de Noordwijk Zee de Dutch sahilindeki bir köyde arkadaşlarının sahip olduğu bir evin bahçesinde otururken hayatını noktalar. Oğlu ve şef asistanı Mario ile Afrika’ya gidip gitmemeyi görüşüyorlardır. 80 yaşında birisi olarak seyahat için oldukça güçsüz olduğunu, bir başkasının onun yerine gidebileceğini ve konferans verebileceğini söyler. Bir saat sonra beyin kanamasından ölür. Her zaman öldüğü yere gömülmek istediği için Hollandada Noordwijk Katolik Mezarlığına gömülür.

Bir eğitim emekçisi olarak, dünyanın birçok ülkesinde konferanslar, eğitimler vermiş, kitaplar yazmış, yeni okullar ve öğretmen eğitim merkezleri açmış, bir yandan da çocukları gözlemleyerek kendi eğitimine devam etmiştir. Bir dünya vatandaşı olarak yaşamıştır. Dünya genelindeki çabalarının ürünü olarak metodu dünyanın birçok ülkesinde uygulanmaktadır.

ATATURK VE MONTESSORI

16-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Maarif Kongresi toplandı. Mustafa Kemal, cepheden gelerek kongreyi açtı. Anadolunun her tarafından gelen 250 dolayında kadın, erkek öğretmenin katıldığı kongrenin gündemi iki ana konuyu içeriyordu: İlk mekteplerin programları ve öğretim süreleri, orta öğretim programları ve dersleri.






“Gazi PaşaHazretlerinin Maarif Umdesinin ve Maarif Misakının ruhî ve içtimaî ehemmiyet ve derinliği hakkında etraflı malumat edinmek isteyen, lisan bilen genç muallimler ve terbiye ile alâkadar olanlar, “John Dewey”, “Alfred Binet”, William Stern, “Maria Montessori”nin eserlerini okumalıdır. Bu zevatın (Maria Montesori) terbiyede şaheser denmeye lâyık eserlerinin lisanımıza tercümesi de pek faydalı olacaktır.

Hayat ve faaliyet düsturu üzerine müstenit terbiye usulünü büyük bir muvaffakiyetle tatbik eden İtalyalı DoktorMaria Montessori olmuştur. Çocuk bah-çeleri hususunda “Fröbel”i tarihine gömen bu büyük kadına yeni terbiye ammesi çok medyundur.”

Atatürk’ün Maria Montessori ismini tavsiye etmesi sıradan ve rastgele bir tavsiye değildir, zira Gazi yaşadığı çağı çok iyi okuyabilen bir liderdir. Maria Montessori için kullandığı yukarıdaki övücü sözler Batılı bilim insanları tarafından da aynı tonda seslendirilmiştir.

Örneğin eğitim sistemleri üzerine göz kamaştırıcı çalışmalar yapan Dr. Heike Beuschlein, Maria Montessori için şu ifadeleri kullanmıştır; “Dünyada hiçbir reform pedagojisi uluslararası alanda Maria Montessori pedagojisi kadar geniş bir alana yayılmamıştır. Çoğu aile de aile içinde eğitimi onun prensiplerine göre düzenlemişlerdir. Onun çağdaş çocuk eğitimi konusunda en önemli isim olduğu, bu alanda Rönesans olarak adlandırılabilecek kadar hizmet ettiği artık kesinlikle kabul edilmektedir.”
 
kızlar bu montessoriyi bende duydum hatta azrayı doğurduktan sonra ilgilenmeye çalıştım ama tam kaynak bulamamaktan yada tam olarak araştıramamaktan deyim tam olarak anlayamadım.. çocuklar için süper bi eğitim sistemi olduğunu işte sınıfların farklı olduğunu oyunları falan okudum ama nerden nasıl başlanmalı dediğim gibi bilemedim..
evet şekersizim konuşalım bu konuyu..
ne okumalı ne yapmalı bilenler bilmeyenlere öğretsin
 
canım bu link benim sık kullanılanlarda kayıtlı fakat bizimkiler için daha erken değilmi?
ileriki zamanlarda 3 yaş sonrası gibi uygulanır diye düşğnmüştüm..
bak kafam karıştı şimdi:44:

bir eğitim sisteminden çok, çocuğa yaklaşım biçimi aslında. yani çocuğunuzu doğurduğunuz andan itibaren bu yaklaşımla büyütebilirsiniz. kreşe yada bir okula gitmesine, gitmesini beklemeye gerek yok. ödül-ceza merkezli edimsel koşullanma değil insan merkezli bir yaklaşım.

örneğin;

yemeğini yersen parka götüreceğim diyerek, çocukta yemek işini parka bağlamak suretiyle öğretmiyorsunuz. bu yaklaşım, ününü yediğim Ivan Pavlov'un köpeklere bir şey yapmayı öğretirken kullandığı yöntem ama bizimkiler hayvan değil insan yavrusu. yani akılları, bilinçleri ve iradeleri var. elalemin Rusunun köpeklere reva gördüğünü kendi çocuklarımıza nasıl uygularız, dimi sevgisiz, şefkatsiz ve sabırsız çocuk büyütmenin faturasını da ödüyorlar zaten. bırakın hayattayken beraber olmayı, ölülerine bile sahip çıkmayan, sevgiden uzak çocukları oluyor

onun yerine, çocuğa "yemeği göstererk "yemek yer misin" diyorsunuz. yemiyorsa, zorlamıyorsunuz. çocuğunuzun acıktığını düşündüğünüz bir zamanda tekrar soruyorsunuz acıktıysa zaten yiyiyor, acıkmadıysa yemiyor.
karşılıklı zorlamalar, anlaşmalar ve stresler olmadığı için çocuk yemekten de annesinden de tiksinmiyor. anne sinirlenmediği için de anneyle barışık ve anneye güven içinde büyüyor. ısrar eden anneden tiksinen çocuk acıksa da inat edip yemiyor yada anneye güvenmiyor. çünkü anne sürekli ısrar ediyor, kendisini dinlemiyor

böyle birşey işte... Orhan Cemal doğmadan önce öğrenmiştim bu yaklaşımı. bana son derece "insani" geldi.
 

Ayy ne guzel tatlicadimi gordum pek tatli oldum :)) bugun biraz daha kalabalik olmus buralar millet geliyor artik tek tek ins hepiniz gelir bir guzel toplasip yazisiriz..

Hani sen Tarik Bugra iki yasina kadar yurumez diyordun bak aslan parcamiz baslamis bilem helal olsun kocum benim...benim deli danada halan tik yok deliii olucam yaw...yurumeye baslasada havalar sogumadan parklarda cirik atlasak dimi :))

Tasindin herhalde ohh ne guzel sekerim agiz tadiniz bozulmadan gule gule oturun ins.
 

Canım inşallah tam anlamıyla uygulayabiliyolardır.
Montessori yöntemi gerçekten uygulanabilirse mükemmel sonuçlar elde edilebilir.
Fakat içinizi karartmak gibi olmasın bizim ülkede uygulanabilmesi çok zor.
Çünkü eğitim, aile desteği olmadan yani tek taraflı başarıya ulaşmaz. Üniversitede ve çalıştığım tüm okullarda velilerin tek sorduğu çocuğum yemeğini yedi mi? Eğitim umurlarında değil. Bir öğretmen arkadaşımla anne baba eğitimi ile ilgili bi seminer verdik 80 veliden sadece 18 i katıldı. İçlerinde çok ilgili olanlar da var elbet; ama maalesef ki bir çoğu özellikle okulöncesi dönemi sadece oyun oynamaktan ibaret sanıyo. Öncelikle bu eğitimi vermeden önce veliler bilinçlendirilmeli. Okulda uygulananların evde öğretilenlerle paralel olması gerek ki kalıcılık sağlanmalı.
 
ANNE BABALARA ÖNERİLER:
Montessori eğitim modeli aslında bir yaşam felsefesidir. Bu felsefe kapsamında aile ortamınızda üzerinde durulması uygun olan öneriler şöyle:

• Öncelikli olan, çocuğa sunulacak etkinliklerin ‘gerçek objeler’ eşliğinde olmasıdır.

• Montessori ve diğer eğitim sistemleri hakkında bilgi edinin.

• İnsan canlısı gelişim dönem özellikleri hakkında ayrıntılı bilgi edinin. Bu size, çocuğunuzun yaşa bağlı ihtiyaçları ve zevk-merakları hakkında ipucu sağlayacaktır.

• Çocuğunuzu, onu rahatsız etmeden gözlemleyin. Onu tanımaya çalışın.

• Çocuğunuzun giysi dolabında, ona seçim hakkı tanıdığınızda, sizin için sorun olmayacak giysiler bulundurun.
• Çocuğunuzun iyi uyuduğundan emin olun.

• Uykuya geçiş ritüeliniz sevgi dolu olsun.

• Cezadan kaçının.

• Kitap okuyun, çocuğunuzu ancak böylelikle okumaya teşvik edebilirsiniz.

• Çocuğunuza ait bir kütüphane oluşturun.

• Okula zamanında götürün ve zamanında okuldan çocuğunuzu alın.

• Çocuğunuzun,yaş seviyesi müsaade ettiğince öz bakım ihtiyaçlarını karşılamasını sağlayın.

• Mümkün ise çocuğunuz ile birlikte bir bitki ve/veya hayvan yetiştirin.

• Mümkün olduğunca TV ve teknolojik ürün kullanımına dair kısıtlamalarınız olsun. Fakat, bu ürünlerden mahrum kaldığı saatler için eğlenceli alternatifler oluşturmayı da ihmal etmeyin.

• Sorumluluklar verin.

• Kendini korumayı öğretin.

• Ev adresiniz, telefon numaranız, anne ve baba adını öğrenmesini sağlayın.

• Aile hikayelerinizi sıklıkla çocuğunuza anlatın.

• Sağlıklı beslenmeye teşvik edin. Öncelikli olarak örnek olun!

• Yemek alışverişi yaparken, besinler hakkında konuşun.

• Trafikte giderken, çevrenizdekiler hakkında konuşun.

• Spora yönlendirin.

• Erken yaşta yüzme öğretin.

• Doğal ortamlarda, gönlünce hareket etmesine müsaade edin.
 
ilkimcim ben bu açılacak olan kreşin seminerine katıldım ve bahsettiğim Maria Montessori Yöntemiyle Çocuk Eğitimi Sanatı kitabının yazarı Emel Çakıroğlu Wilbrandt verdi semineri. okul teknik desteği emel hanımdan alıyormuş. öğretmenler de onun yetiştirdiği öğretmenler olacakmış. dediğim gibi henüz yuz yuze görüşmedik ama heyecanlıyım tabii ki de. ben defneyi şu an devam ettiği kreşe göndermeye karar verdiğimde başka alternatifim yoktu (9.5 aylıktı başladığında ve o yaş grubunu alan başka bi yer yoktu maalesef) dolayısıyla seçim yapma şansım olmadı. blog yazımda da belirttiğim üzere bazı talihsizlikler üstüste gelince benim biraz tepem attı. (aslında defnenin kreşi de bu eğitimi vermeye başlayacak ama bilemiyorum işte. kurt düştü içime bi kere) gecen gun kreşten almaya gittiğimde elinde paslı bi vida vardı çok üzüldüm. elinde oynuyordu ama genelde her şeyi ağzına atmaya çalışan çocuk şükürler olsun ki sadece elinde oynuyordu. ya bir şey olsaydı ya yutsaydı ya da bi yerine batsaydı... off düşünmek bile istemiyorum. daha önce de kreşin beslenme listesiyle ilgili sıkıntılarımı paylaşmıştım müdire hanımla. dediğin gibi çocuklar sadece bişeyler yesin diye ara öğün olarak pizza açma poğaça kek vs var ikindi öğünlerinde. bazı sabahlar çikolatalı ekmek var mesela. tabi bunları cok önceden uyardığım için defne hiç yemedi bunlardan. o gun de net bi şekilde uyardım kesinlikle yemeyecek. listeyi değiştirin diye...

yani biraz sıkıntılıyım bu mevzularda. ama hepsine rağmen defne çok mutlu orda. hepsine çok alıştı. hiç sorun çıkarmıyor. gülüp oynuyor. onun mutluluğu hepsinden önemli ama bunlar da cok önemli mevzular. boşverip geçilecek şeyler değil.

ya işte böyle.. dolmuşum kusura bakmayın. sıktım sizi de
 

Canım olur mu hiç öyle şey hepimiz burada sıkıntılarımızı paylaşıyoruz. Üzülmekte de son derece haklısın.
Paslı çivi olayına çok üzüldüm ve çok sinirlendim küçük yaş gurubunun olduğu yerde böyle şeylere nasıl dikkat etmezler.
Şu anda onlar için en önemli olan şey güvenlikleri
Okulun içine sinmesi çok önemli tabiki, Dediğin gibiyse iyi bi okula benziyo, sen de zaten ilgili bi annesin o yüzden çok problem yaşayacağını düşünmüyorum. Sadece defnoş açısından bi müddet uyum problemi olabilir ama o da zamanla alışır.
Böyle şeyleri duyunca içime bi ateş düşüyo çocuğumu nasıl teslim ederim diye düşünüp duruyoum.
Allahım ne olur sen bizi vicdan sahibi insanlarla karşılaştır.
 

Off ne guzel keske hepsini uygulabilsek ne iyi olurdu ama bazen teorigi pratige dokmek zor oluyor...Ben hep cocuga verilen egitimin anne babadan cok disarda almasinin daha etkili oldugunu dusunmusumdur...malum zamanla anne ve baba duygulari ile hareket edip ugulamasi gerekenlerde taviz verebiliyor bu yuzden egitim sart ama okulla beraber egitim ve ogretim daha bir pekistirici sanki...
 

Velileri egitmek cok zor bunu cok defa yasadigim icin iyi biliyorum hatta bazen biz ogretmenler cocuklari degilde velileri sanki egitiyoruz durumuna dusuyoruz ..gerci ben lisede hep calistim cok farkli kafadan insanlara daha egitimin E sinden haberi olmamis olanlara bile arada bir hitap etmek zorunda kaliyorsunuz...Cem Yilmaz in dedigi gibi Egitim sart :)) En iysi ana baba okullarida acilsin dimi?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…