Tanışıp harika birşeyler paylaşmak, kalbini açmak sonra ise cinselliğini birbirinle paylaşmak. Yaşadıkça aşkı pekiştiren bir dizi deneyim. Aynı evde yaşamak, birlikte sofraya oturmak, kısacası birbirinin ailesi oluvermek. Hebiri birbirinden güzel, öyle değil mi? Ama belki de en güzeli de bebek yapmaya anne baba olmaya karar vermektir. Hani bilgisayar tekleyince yeniden başlatırız ya, ya da format atarız. İte gebe kalmak bir kadının hem ruhsal hem de bedensel bütünlüğüne yine kendi doğasının yeniden bir format atması, hatta yazılımı komple değiştirmesidir. Bunu yaşamayan kimse elbette anlayamaz, hele erkekler hiç anlayamaz. İlk aylarda kadın heyecan duyar, midesi bulanır, herşeyi anında sevebileceği gibi aynı hızda nefret de edebilir. Sağı solu hiç belli olmaz. Birden kocasına bağırırken buluverir kendisini, nedenini kendi bile hatırlamayabilir. İkinci üç ayda kendini yeni baştan tanımya çalışır. Zayıf olsada artık kalça kemikleri açılacak, ödemi olacak, memeler ve ayaklar büyüyecek, bedenler genişleyecektir. Kadın yine hayal kurmaya devam eder. Hayatta en güzel ve en iyi ne varsa önce bebeği için ister. Çevresindekiler de pek anlayışlıdır hani: çok şişmişsin, götün büyümüş, tek gebe sen misin çok nazlanma... Vs. Daha niceleri. Bir gebe gebe olmanın duygu durumsal ve beraberinde fiziksel değişimleriyriyle yüzleşmeye çalışır bir taraftan. Yaşı sosyal statüsüs ne olursa olsun yüzüne bile görmediği kendi gibi gebe kadınlara açar kalbini, yaşadığı deneyimleri. Aksi taktirde talnız hissedebilir kendini, onu kendi gibilerinin anlayacağını düşünür, haklıdır da... Bu sefer aşırı duygusallaşma ve alınmalar başlar, çoğunda bir gebe sadece gebe olduğundan yine haklıdır. Kocasına küser, sitem eder. Ama genelde letişimsizlikten şikayet eder. Yine haklıdır. Son üç aylar gebe için vücudundaki değişimleri kabul ettiği, bununla yaşamaya alıştığı zamanlardır. Ayakkabısını bağlayamamayı normal karşılar. Halbuki Eğilip doğrulamaz, yere düşen birşeyi hemen alamaz, yatakta bir taraftan diper tarafa dönmek artık merasimle olmaktadır. Bunlar bile travmatik gelmez, normal karşılar, güler geçer. Artık herşeye üşenir, epilasyon yaptırmaya, kaş bıyık almaya, evi toplamaya, meyve yediği tabağı mutfağa götürmeye... Bir kadın hem bedebsel hem de duygusal olarak ağırlaşmaya başlar artık. Ama iş bebeği için alışveriş yapmaya gelince uzun mesafe koşucularına toz yutturur enerjikliğe sahip olur birden. Tüm bunları yine yaşamayan anlamaz ki... Hele erkekler hiç anlamaz.
Peki ya erkekler???
Çok sevdiği karısı her geçen gün başka bir şeye dönüşmektedir, adam ne yapsa suçtur. İk üç ay zaten adam açısından kabus gibi geçer, karısının siniri, duygusal gidip gelmeleri... Sonra kadının bedeni ile ilgili kaygıları başlar??? Orada adam ne derse desin faydası yoktur. Gebeliğin ilerlemeyi boyunca kadının ihtiyaç duyduğu aevgi ve ilgi sürekli artmaktadır.
Kızlar erkekler bir anlamda sevgilileribi geçici bir süre de olsa kaybediyorlar, o kadınlarla sevişemiyorlar, eski alışkanlıklarını birlikte yapamıyorlar. Onlar da "baba" olacak ve bunun ne dememk olduğunu gerçekten bilmiyorlar. Bir avantajlıyoz çünkü annelik büyük ölçüde biyolojiktir, babalık ise toplumsaldır yani öğrenilir. Korku ve endişe duyuyor olabilirler. Onlar neler yaşıyor bilemiyoruz ki? Eski sevgililerini geri istiyor olabilirler, eski ilgi ve sevgiyi geri istiyor olabilirler. Dün sabah eşim öptü sarıldıbana, ben de bu arada bebeğin monta ihtiyacı olur mu acaba, şubat ortasında doğacak falan diye konuşuyordum. Sonra memelerimi elleyince ellerini ittirip birden bağırdım, şu an oğlumla ilgili birşey söylüyorum herhalde!!!!! Diye. Eşimin yüzündeki şaşkınlık ve arkasından gelen üzüntülü ifadeyi asla tarif edemem. Çok utandım. Sonra sarıldım, özür diledim ama bir kere ağızdan çıktı. Kabalık ettim. Bizler de belki de daha özenli davranmalıyız ne dersiniz? Arkadaşlar yine eksiği gediğiyle yine bile iyi idare ediorlar. Hdi benimki neyse, sizlerin eşlerinizin yaşları da daha küçük. Toplum babalara karşı da çok acımasızdır, bir baba ailesi için maddi manevi herşeyi temin etmek zorunda hisseder kendini. Aynı zamanda koca ve sevgiliidir de, oğuldur, vs. Herkes birşey bekler.
Sık sık onlarla sohpet edip ciddi ciddi hal hatır sormak gerekir diye düşünüyorum. Az sonraki cümleler az sonra eşime kuracağım cümlelerdir. Yemin ederim.
Nasılsın, hayır gerçekten nasılsın? Gebelik benim içinbaşından beri çok yeni ve bir ilkler karmaşasıydı, çok teşekkür ederim sevgilim bana iyi kötü katlandığın için. Değiştiğimin farkındayım, sürekli senden birşeyler de bekliyorum, biliyorum. bazen çok sinirli oluyorum, bazen histerik oluyorum. hepsini o an farketmesem de sonrasında farkına varıyorum. çoğunda iş işten geçmiş oluyor. Bu süreçte ben seni sevmenin ve seninle evlenmenin ne de kadar doğru bir karar olduğunu tekrar tekrar anladım sevgilim. Hayat herkesin çocuğuna doğru seçimlerle dolu bir dolu deneyim çıkarsın. Seni çok seviyorum. Bu bebeği de senin genlerini taşıdığı için istiyorum, yine bunun için seviyorum. Şimdi bana portakal soyar mısın?
Gerçekten çok güzel yazmışsın amargi...Dün eşim bana kızımızı benden daha mı çok seviceksin diye bişey sormuştu benim de kafam dolu muydu yoksa ona inat olsun diye mi öyle dedim bilmiyorum..Evet tabiki de senden daha çok sevicem dedim kıyamam nasıl üzüldü anlatamam sonra gönlünü almaya çalıştım ama o o lafı bi süre unutmaz eminim..Aklıma ilk bu geldiyazını okuyunca.