Merhaba anksiyete, hoş geldin.
Niyetinin kötü olmadığını biliyorum… Korkutmadan “hazırlıklı ol” demeye çalışıyorsun belki. Ama bak, bu sancılar düşman değil ki. Onlar bebeğime kavuşma yolculuğunun ayak sesleri.
Sen “ya dayanamazsam” diye fısıldarken, bedenim “ben bu işi biliyorum” diyor.
Sen panikle “kaç” derken, ben “kal, nefes al ve yaklaş” diyorum.
Bu kez seninle değil, bedenimle yürüyeceğim bu yolu. Çünkü sancılar geldiğinde, korkmam değil—bebeğime daha çok güvenmem gerek. Kendime de.
Derdim ben olsam anksiyeteme

hiç merak etme, o an geldiğinde eğer kasılmaların bir sorun değil de olması gereken şey olduğunu kabul edip nefesinle bedenine yardımcı olursan her şey akıyor. Geçici bir şey, sonsuza kadar sürmeyecek kısa araliklarla gelip seni bebeğine kavuşturacak ve inan göz açıp kapayana kadar geçecek. Bebeğin gelip de teninle buluştuğu an öncesini hatırlamayacaksin bile...
Valla sizinle doğum anikin videosunu paylaşmayı çok isterdim aslinda dışardan nasıl görünüyor diye. O korkutucu şeyler aslında içerden değil de dışardan duyduğumuz hikayelerle ilgili. Her kasilmada kendimi bebeğime bir adım daha yaklaşmış hayal ettim. Evet bebeğim harika gidiyoruz, başarıyoruz bunu. Nefes al, nefes ver biraz sesli bırak nefesini ağzını açık tut kasma ki vajina da çene kaslarında beraber gevsesin. Nefesini tutma, aksın. Aldığın nefeslerini rahme gönder... Bebeğine gönder...
Bedenini dinle neye ihtiyacı var? Yürümek mı istiyor yoksa comelmek mı? Belki bir yere asılmak ya da birine sarılmak talep et, iste.... Her başladığında birazdan geçecek diye dusun...
Bitecek ve bittiğinde hem senin için hem de bebeğin için müthiş bir an yaşanacak sadece o ana odaklan