- 3 Kasım 2015
- 1.347
- 1.235
- 133
- 35
- Konu Sahibi inessa armand
-
- #61
Şunu okuyorum ben böyle hissettiğimde, Hande Özdinler isimli bir Türk bilimkadını yazmış annesinin kaybından sonra.
ANNEM vefat etti, onu yıkadık, pakladık, demir tabuta koyup Türkiye’ye uçakla getirdik. Oğlunun üstüne, eşinin yanına, toprağın içine, sanki bir tohum eker gibi nazikçe, dualarla bıraktık.
Bir ömür bitti, annem gitti...
Ama annemin mitokondrisi bende kaldı...
Benim hücremde. Benim her hücremde, annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, ne için enerji harcıyorsa bu vücudum, işte orda annemin mitokondrisi var...
Annem gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı...
İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı, büyük ve zengindir.
İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriye de sahiptir.
Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir; babadan değil, anneden gelir. Anne, her çocuğuna enerjisini verir. Enerji üretme mekanizmasını verir. Harcanan her enerji, annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir.
Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez! Biz farkında olmadan, annelerimizi, gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder...
ANNE kelimesi bambaşka birşey.Boğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.
Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.
Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.
Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.
Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.
Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.
Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...
Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?
Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.
Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.
Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.
mevlam sana dayanma güçlüğü , ve sonsuz sabır versin inşallah , anna , baba , kardeş, evlat asla yeri doldurulamayan ve acılarının tarifi olmayan en değerli varlıklar , fakat allahtan gelene boynumuz kıldan ince malesef yapacak hiç birşey yok , seni çok iyi anlıyorum çünki kendimi bildim bileli annemin 1 sn dahi olsa huzurlu mutlu olması için kedimi parçalıyorum , nekadar güzel annen yanında olmuş evlanı görmüş o mutluluğu birlikte yaşamışsınız evladını annenin yerine koy ona sarıl acılarını onunla hafiflet , allah evladına sağlıklı uzun ömür versin hayırlı evlat olsun , anneninde mekanı cennet olsun inşallahBoğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.
Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.
Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.
Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.
Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.
Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.
Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...
Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?
Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.
Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.
Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.
Boğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.
Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.
Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.
Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.
Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.
Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.
Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...
Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?
Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.
Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.
Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.
Şunu okuyorum ben böyle hissettiğimde, Hande Özdinler isimli bir Türk bilimkadını yazmış annesinin kaybından sonra.
ANNEM vefat etti, onu yıkadık, pakladık, demir tabuta koyup Türkiye’ye uçakla getirdik. Oğlunun üstüne, eşinin yanına, toprağın içine, sanki bir tohum eker gibi nazikçe, dualarla bıraktık.
Bir ömür bitti, annem gitti...
Ama annemin mitokondrisi bende kaldı...
Benim hücremde. Benim her hücremde, annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, ne için enerji harcıyorsa bu vücudum, işte orda annemin mitokondrisi var...
Annem gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı...
İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı, büyük ve zengindir.
İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek mitokondriye de sahiptir.
Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini sağlayan organeldir; babadan değil, anneden gelir. Anne, her çocuğuna enerjisini verir. Enerji üretme mekanizmasını verir. Harcanan her enerji, annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir.
Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez! Biz farkında olmadan, annelerimizi, gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder...
Yaşadığın güzel günlerle hatırla ... Pişman olma somurttuğun için belki kırdığın için... Sende bir annesin kızına sarıl hayata sarıl... Ölüm Allahın emri Rabbim sana dayanma gücü versinBoğazım düğüm düğüm. Annemle son mutlu olduğumuz gün, geçen sene bugün. Doğum sancılarım başlamıştı, ben yanımda eşimi bile değil, annemi istemiştim. Hayatımda ilk defa annemi ne kadar çok sevdiğimi derinden hissetmiştim. Annem belime, sırtıma masaj yapıyordu, saçlarımı okşuyordu, elimi tutuyordu. Bana güç veriyordu.
Doğumdan sonra kendimi çok mutsuz hissettim. Hayatım değişmişti tamamen, artık hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı ve ben çok acı çekiyordum.
Annem yanımdaydı ama hastalığı hızla ilerliyordu, biz bilmiyorduk. Dayanılmaz bel boyun ağrıları, dayanılmaz bir halsizlik... Bana yardım ediyordu ama esas onun yardıma ihtiyacı varmış, bilemedim...
Hazırladığı güzel kahvaltı sofralarında uykusuzluk, yorgunluk ve sıkıntıyla, 5 karış suratla oturduğum için öyle pişmanım ki şu an.
Geçen sene bugünden sonra 43 acıyla dolu gün.
İnkar, korku, kabullenememe, itiraz, öfke, sinir bozukluğu dolu 43 gün.
Bugün annemle hatırladığım en son mutlu gün.
Bunları gözyaşlarıyla yazıyorum, boğazımda bir düğümle yazıyorum. Derdimi kimseyle konuşamıyorum, herkes güçlü olmamı bekliyor.
Ben annem öldüğünden beri dökemediğim gözyaşlarımı bugün döküyorum. Bugün bitince sanki annem tamamen gidecek. Geçen sene bugüne kadar hep güzel hatıralarımız vardı. Sanki bugün bitince hepsi gidecek...
Yarın kızımın doğum günü. Ama ben bugünü ve yarını hep anneme hasretle mi hatırlayacağım?
Ben annemi çok özledim. Çok çok özledim. O kadar yalnızım ki. O yokken o kadar çaresizim ki.
Bunları sadece kendime bir not olsun diye yazmak istedim, güzel annemi anmak istedim. Kardeşime acısını hatırlatmamak için söyleyemediklerimi buraya yazmak istedim.
Annemi çok özledim... benim en büyük derdim, acım, yalnızlığım, çaresizliğim, öfkem işte bu.. Anne seni çok özledim.
Ne kadar güzel...
Hücrelerimi bilemem ama annemin bir fotokipisiyim , küçük kardeşim annemi çok özlediğinde bana gelir onun gibi kokuyorsun der, annemin eski arkadaşlarıyla rastlaşıyorum bazen hortlak görmüş gibi bakıyorlar yaşlandıkça daha çok benziyorum ona. Ama bu bile zor biliyor musun, bazen aynaya bakınca içim acıyor, ben annemi hatırlamadan aynaya bile bakamıyorum, çok tuhaf bir his, beni doğurmak için çok uğraşmış ablamla aram yedi yıl ve bu sürede sekiz düşüğü olmuş, çok çabalamış ben tutunabileyim diye o kadar istedim ki seni benim gibi oldun derdi, sırtımızdaki benlere kadar aynıyız, öyle acı veriyor ki bazen, çok çaresiz kalıyorum onu özlemek karşısında
SubhanAllah, aslında ne kadar şanslısın. kardeşin sana geliyor demek, çok etkilendim.
benimde büyük kızım annemin kopyası. abim der Allah annemi aldı Aişe'yi verdi bize.
bazen öyle çok benziyorki, bİ bakışı mesela.
eşim anında diyor aynı annen. burnum sızlıyor ama hemen şükrediyorum. iyiki iyiki bu kadar çok benziyor azda olsa hasretim diniyor.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?