Gerçekten ruh hastası mıyım?

Tıpkısının aynısı bir kuzenim var. Saatlerce ayni odada otursak ben konuşmadan konuşmaz . Ben konuşmayı severim halbuki. Sorulara kısa net cevaplar verir. Sevgisini belli etmez ama kızgınlığını belli eder. Neye ve kime kızdığını anlayamayız. Herkese böyle olmasa “acaba bende mi problem var” diye sorguluyor insan . İdare edelim, görmezden gelelim, özünde iyidir, ne yapalım oda böyle vs telkinler artık sarmıyor. Velakin nereye kadar çekilir ki böyle bir sevimsizlik. Zamanımı onunla fazlaca geçirmemeyi tercih ediyorum . Eşinizde zamanla bu şekilde düşünebilir. Etrafını hadi boşver diyeceğim , ne düşünürse düşünsünler (onlarda seni zamanla boşverebilir ) ama eşine karşı boşa atma derim.
Bu zamanda kimse kimsenin Nemrut suratını çekmek istemiyor İnan. Hayat zaten zor ve sorumluluklar yeterince ağır. Evimde ve yakın çevremde beni mutsuz edecek insanlardan uzak duruyorum artık.
 
Bence sen insan sevmiyorsun. Aynısını eşim için de söylerim ben. O da insan sevmiyor :) sevgisini gösterebildiği tek kişi benim çocuklarımız haricinde. Ailesiyle bayramdan bayrama öpüşür sarılırlar.

Kayınvalidem çocukları için canını verir mesela ama çocukken hiç öpüp sevmemiş. Eşim hep dile getirir bunu kayınvalidem de o zamanlar öyleydi, bebekken çok öptük siz hatırlamıyorsunuz der :)

Belki bunun da etkisi vardır bilemiyorum. Ama mesela dışarı çıkarız garsonla konuşur sert sert, alışverişe çıkarız kasiyerle sert konuşur. Asla kırıcı, kaba değil ama bana göre nazik de değil.
 
Ahshsh ama şimdi siz niye eski sevgilinize olan öfkenizi bana yönelttiniz ki :) ben kendimi anlatmayı pek sevmem aslında. Burası sanal dünya, daha rahat yazıyoruz. Bu yüzdendir ki acaba hakkımda yanlış düşünülür mü diye tartmadan, olduğu gibi özgürce anlatabildiğim bir alan. Gerçek hayatta pek sakin sessiz bir tipim. Kendimi de anlatmam, kendini anlatanı da dinlemem. O yüzden benzemiyorum bence o pis kaka sevgiliye :)
Dediginiz gibi sanal dunya, rahat yazdim bende. Ofke duymuyorum artik eski mevzu baya. Birebir degildir tabi ama cok benziyor tarzlariniz. Sonucu soyleyeyim ben size eger hareketlerinize ceki duzen vermezseniz yalniz kalabilirsiniz. Insanlar size tahammul etmekten sıkılabilirler. Simdi kocanizi cok umursamiyorsunuz belki ama ya ileride cocugunuz da daha "normal" bir anne ihtiyacinda olursa?
 
Belki de güçlü olma takıntısı yüzünden bu kadar katı bir insan oldum bilemiyorum ki. Elbette kaybettiğim insanlar oldu, fazlasıyla acı da çektim ama acıların kadını da değilim. Herkes kadar acı çektim, herkes kadar yıprandım. Daha fazlası değil. Daha doğrusu hiçbir zaman acı ile beslenen bir tip olmadım. Örttüm üstünü de örtememişsem demek ki.
Idrakyollariiltihabi Idrakyollariiltihabi kendinizi çok güzel ifade eden akıllı bir kadınsınız:KK200:
peki çocukluğunuzdan beri böylemiydiniz acaba sonradan mı oldunuz
atıyorum sevdiğiniz bir insanı uzun süre görmeyip gördüğünüzde özleyip sarılma ihtiyacı hissetmez misiniz?

bir arkadaş yazmış yukarda dokunmatiğim :) diye hoşuma gitti o söz bende öyleyimdir
benim kardeşim de hiç mi hiç sevmez mesela
ama sevdiğini değer verdiğini hareketlerinden bakışlarından bana kıyamamasından herşeyinden anlarım :)
sakin bir kızdır da ben çok sinirliyimdir mesela

eğer çocukluğunuzda da böyleydiyseniz huy meselesi biraz da
 
İlk yazdıklarınız dışında diğer mesajları okumadım, sizi de tanımıyorum tabi ki, ama bana bu sert mizacınız bir tür savunma mekanizması gibi geldi. Karşınızdaki insanlara onlara değer verdiğinizi hissettirmekten kaçınıyorsunuz sanki. Böylece daha kıymete bindiğinize dair bir algınız var olabilir. Bu tamamen yanlış bir düşünce değil aslında, ama sevgi ve şefkati de hakettiğini düşündüğünüz insanlara dozunda da olsa vermeniz gerekiyor. Gerçekten seviyorsanız bunu göstermekten korkmamalısınız bence. Bir de size yapılmasını istemeyeceğiniz davranışları göstermeyi, işitmek istemeyeceğiniz sözleri söylemeyi kesmelisiniz (bunu ben de yapıyorum ne yazık ki). Olumlu duygularınızı bastırırken olumsuz duygu düşüncelerinizi özgürce ifade etmeniz çevrenizdekileri incitir, boğar ve iter. Bunu aklınızda tuttuğunuzda davranışlarınızı kontrol altına almanız kolaylaşabilir. Ve tabi ki ilişkinizin çözümü duyduğunuz sevgiyi göstermekten korkmamak. Zaten gerçekten sevdiğiniz insanları psikolojik şiddetle baskı altında tutarak ezik bir duruma düşürmeyi siz de istemezsiniz sanıyorum.
 
Merhaba hatunlar
Oğlumla ilgili açtığım konular malumunuz. Bu kez konu oğlum değil. Oğlumun neden bu kadar hırçın olduğunu sorgularken, kendi değişik hallerimi düzeltmem gerektiği sonucuna vardım. Hoş, bunun için yıllardır uğraşıyorum ama belki sizin yardımınız olur. Baştan rica edeyim, "bak oğlunda sorun yokmuş senin yüzünden böyle olmuş" demeyin. Zira her daim anneliğini sorgulayan bir kişiye bunu demeniz anksiyete atağından başka bir işe yaramaz.

Geçtiğimiz hafta hayatımın en kötü zamanlarından biriydi. Oğlumla şehir dışına çıktım çok zorlandım vs. Kısa yazmaya çalışacağım, okumaktan haz etmeyen insanlar için. Ben şehir dışındayken eşimle şiddetli bir tartışma yaşadık telefonda. 4 yıllık evliliğimde, evliliğimle ilgili hiçbir mevzu aileme yansımadı. Lakin bu sefer yansıdı istemesem de. Annem ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı için şaşırdı ve korktu. Kendisi biraz da magazin sevdiğinden, size gelip konuşacağım diye tutturdu. Bittabi bu isteğinin asıl sebebi telefondaki tartışmada bahsi geçen boşanma mevzusuydu.

Annem evime geldi ve adeta bir hakim edasıyla kanepedeki yerini alarak, tatlı sert kıvamında sorular sormaya başladı. Ben konunun benimle hiç alakası yokmuş gibi halı desenlerini incelerken, annemin hakimlikten evrilip psikolog mertebesine geçiş yaptığı anda halı deseni ile ilişkimi sonlandırdım.

-sen idrak'in sana değer verip sevdiğini düşünüyor musun? Dedi eşime.

Ay ben gülerim diyecektim ki eşim nefes almadan konuşmaya başladı. İyi ki dememişim ama birazcık gülmüş olabilirim.

Benim çok sert bir insan olduğumu, asla şefkat göstermediğimi, her daim eleştirdiğimi, sürekli şikayet ettiğimi, asla memnun olmadığımı, aşırı kibirli olduğumu, kendim haricinde herkesin mükemmel olmasını istediğimi ve bu yüzden sürekli telkinde bulunduğumu söyledi. Kendim haricinde imiş çünkü ben kendimi mükemmel sandığım için hiçbir konuda çaba göstermiyor ve adım atmıyormuşum. Asla özür dilemediğimi de ekledi.

Söylediği birçok şey doğru olduğundan, her zaman yaptığım gibi öfke ile savunmaya geçmedim bu sefer. Zihnimdeki "kaydet ve sonra uygun zamanda kullan" tuşunu da devre dışı bıraktım. Kindar olduğumu da söyledi çünkü. Ruh hastası olduğumu düşündüğünü de özür dileyerek ekledi.

Şimdi diyeceksiniz ki, bunca suçlamaya sessiz mi kaldın. Tabi ki hayır. Sadece bu sefer kendimle yüzleşmekten kaçmak istemedim.

Hanımlar, öncelikli problemim hislerimi hiçbir şekilde ifade edemiyor oluşum. Sevgimi gösteremem, üzgün olduğumu belirtmem ve bunu öfkeyle baskılarım. Özür dilemekte çok zorlanırım. Zor bela dilesem de pek samimiyetsiz bir hal alır. Gerçekten kırıldıysam "ben sana kırıldım" demek yerine inanılmaz can yakan cümleler söyler, bununla yetinmez günlerce öfke kusarım. Halbuki sadece kırıldım desem, eşim özür diler zaten. Oğlumun dışında hiç kimseye sevgimi göstermiyorum. Sebebini inanın ben de bilmiyorum.

Bunun dışında özellikle son iki yılda inanılmaz çirkef bir insan oldum. Öyle ki bir kavgada eşime "öl inşallah da oğlumla mutlu olalım" dedim. Gerçekten bunu istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ancak bu can yakma hissine engel olamıyorum. Özellikle kırıldığım anlarda. Sadece eşimin değil, herkesin ortak şikayetidir bu durum. "idrak bizi sevmez" halbuki seviyorum. Sadece dile getirmeyi, fiziki temas vs beceremiyorum işte.

Eşime birkaç kez beddua da ettim. Kibariye'nin annesine dönüştüğüm o anlarda eşim fazlasıyla kırılmış haklı olarak. Evliliğim zaten sallantıda. Bunda benim boşanma lafını gerekli gereksiz kullanmamın da büyük etkisi var tabi. He eşimin hataları yok mu, fazlasıyla var. Lakin konu evliliğim değil, benim bu hallerim.

Hatta daha özele girecek olursam, neredeyse hiç cinselliği başlatan taraf olmadım. İstek belirtmedim. Utangaç bir insan da değilim üstelik. Hiç durduk yere sarılmadım, sevgimi dile getirmedim. İlk öpen kişi hep eşim oldu. Durumu eşime karşı hislerime bağlayacak olan arkadaşlara önemle belirtmeliyim ki, canımı istese vereceğim kardeşime de hiç sarılmadım durduk yere. Aslında çok istedim ama yapmadım. Sadece çocuklara ve hayvanlara karşı sevgimi ve ilgimi gösterebiliyorum. Oğluma sık sık onu çok sevdiğimi söyler, öper sarılırım. Sürekli mıncıklarım. Peki benim yetişkinlerle alakalı sorunum nedir?

Aslında anlatacak çok şey var ama siz sordukça cevaplarım. Psikolog, psikiyatr önermeyin. Yıllarca denedim bu yolları, pek etki etmedi. Belli ki bu durumu kendi başıma çözmeliyim. Sahi, ben gerçekten ruh hastası mıyım?
Canık aynı şeyler bendede var. İşin ehline rukye yaptır bende aşık musallat cin çıktı ve anlattığın kadarıyla sendede olabilir
 
Gittim uzmana yıllarca, bir sürü teşhisim var halihazırda efem :)



Aha narsist de oldum çok şükür :)
Gittim uzmana yıllarca, bir sürü teşhisim var halihazırda efem :)benim dememle bişey olmuyorsun anlattığın şeyler hastalığın .tanımında var sor bi uzmana açıklar sana ya da aç oku bu konuyla ilgili bi kitap ama ciddi problemlerin var çocuğa da çok üzüldüm bu arada



Aha narsist de oldum çok şükür :)
 
Sarilip öpme vs sevmiyorum bende sorunlumuyum acaba .Bitek kucuk ogluma sarilip opmekten hoslaniyorum .
Hele büyük gelir sarilir öp diye tutturur istemiyorum ne yapiym.
 
Kocasıyla sevişen insanin kocasina sarılıp öpmekle bı sorunu olucagini düşünmüyorum. Geçmişte üzmüş kırmış ve listeden onu da silmissin. Ben de fiziken yakın değilim kimseye çünkü ailemle ilgili güvensizliklerim var. Ama henüz sevgilim güvenimi çok şükür sarsmadigi için sevgi doluyum ona.
Çocuğunun babası ve yuvanizin bireyi. Boşanmayi istemiyorsan o sevgiyi ona vermelisin. Vücudun buz tutmus ona ama her yara iyileşir. Senin o ettiğin laflar çok ağır, şuan aileme guvenmeme sebebim o lafları duymuş olmam.
 
Eşiniz değil de sanki ben konuşmuşum.%90 a yakın aynı şikayetlerim.

İnsanı yanındakinin-eşi olda bile- sürekli herşeyi biliyor olması aşırı yoruyor.Bazdn diyorum gerçekten mükemmel mi oturuyorum gözlemleyip eksikliklerini bulup mükemmel değilsin diyorum.

Eşinize yapmayın bunu.Keşke benim eşim de yapmasa.
 
Merhaba hatunlar
Oğlumla ilgili açtığım konular malumunuz. Bu kez konu oğlum değil. Oğlumun neden bu kadar hırçın olduğunu sorgularken, kendi değişik hallerimi düzeltmem gerektiği sonucuna vardım. Hoş, bunun için yıllardır uğraşıyorum ama belki sizin yardımınız olur. Baştan rica edeyim, "bak oğlunda sorun yokmuş senin yüzünden böyle olmuş" demeyin. Zira her daim anneliğini sorgulayan bir kişiye bunu demeniz anksiyete atağından başka bir işe yaramaz.

Geçtiğimiz hafta hayatımın en kötü zamanlarından biriydi. Oğlumla şehir dışına çıktım çok zorlandım vs. Kısa yazmaya çalışacağım, okumaktan haz etmeyen insanlar için. Ben şehir dışındayken eşimle şiddetli bir tartışma yaşadık telefonda. 4 yıllık evliliğimde, evliliğimle ilgili hiçbir mevzu aileme yansımadı. Lakin bu sefer yansıdı istemesem de. Annem ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı için şaşırdı ve korktu. Kendisi biraz da magazin sevdiğinden, size gelip konuşacağım diye tutturdu. Bittabi bu isteğinin asıl sebebi telefondaki tartışmada bahsi geçen boşanma mevzusuydu.

Annem evime geldi ve adeta bir hakim edasıyla kanepedeki yerini alarak, tatlı sert kıvamında sorular sormaya başladı. Ben konunun benimle hiç alakası yokmuş gibi halı desenlerini incelerken, annemin hakimlikten evrilip psikolog mertebesine geçiş yaptığı anda halı deseni ile ilişkimi sonlandırdım.

-sen idrak'in sana değer verip sevdiğini düşünüyor musun? Dedi eşime.

Ay ben gülerim diyecektim ki eşim nefes almadan konuşmaya başladı. İyi ki dememişim ama birazcık gülmüş olabilirim.

Benim çok sert bir insan olduğumu, asla şefkat göstermediğimi, her daim eleştirdiğimi, sürekli şikayet ettiğimi, asla memnun olmadığımı, aşırı kibirli olduğumu, kendim haricinde herkesin mükemmel olmasını istediğimi ve bu yüzden sürekli telkinde bulunduğumu söyledi. Kendim haricinde imiş çünkü ben kendimi mükemmel sandığım için hiçbir konuda çaba göstermiyor ve adım atmıyormuşum. Asla özür dilemediğimi de ekledi.

Söylediği birçok şey doğru olduğundan, her zaman yaptığım gibi öfke ile savunmaya geçmedim bu sefer. Zihnimdeki "kaydet ve sonra uygun zamanda kullan" tuşunu da devre dışı bıraktım. Kindar olduğumu da söyledi çünkü. Ruh hastası olduğumu düşündüğünü de özür dileyerek ekledi.

Şimdi diyeceksiniz ki, bunca suçlamaya sessiz mi kaldın. Tabi ki hayır. Sadece bu sefer kendimle yüzleşmekten kaçmak istemedim.

Hanımlar, öncelikli problemim hislerimi hiçbir şekilde ifade edemiyor oluşum. Sevgimi gösteremem, üzgün olduğumu belirtmem ve bunu öfkeyle baskılarım. Özür dilemekte çok zorlanırım. Zor bela dilesem de pek samimiyetsiz bir hal alır. Gerçekten kırıldıysam "ben sana kırıldım" demek yerine inanılmaz can yakan cümleler söyler, bununla yetinmez günlerce öfke kusarım. Halbuki sadece kırıldım desem, eşim özür diler zaten. Oğlumun dışında hiç kimseye sevgimi göstermiyorum. Sebebini inanın ben de bilmiyorum.

Bunun dışında özellikle son iki yılda inanılmaz çirkef bir insan oldum. Öyle ki bir kavgada eşime "öl inşallah da oğlumla mutlu olalım" dedim. Gerçekten bunu istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ancak bu can yakma hissine engel olamıyorum. Özellikle kırıldığım anlarda. Sadece eşimin değil, herkesin ortak şikayetidir bu durum. "idrak bizi sevmez" halbuki seviyorum. Sadece dile getirmeyi, fiziki temas vs beceremiyorum işte.

Eşime birkaç kez beddua da ettim. Kibariye'nin annesine dönüştüğüm o anlarda eşim fazlasıyla kırılmış haklı olarak. Evliliğim zaten sallantıda. Bunda benim boşanma lafını gerekli gereksiz kullanmamın da büyük etkisi var tabi. He eşimin hataları yok mu, fazlasıyla var. Lakin konu evliliğim değil, benim bu hallerim.

Hatta daha özele girecek olursam, neredeyse hiç cinselliği başlatan taraf olmadım. İstek belirtmedim. Utangaç bir insan da değilim üstelik. Hiç durduk yere sarılmadım, sevgimi dile getirmedim. İlk öpen kişi hep eşim oldu. Durumu eşime karşı hislerime bağlayacak olan arkadaşlara önemle belirtmeliyim ki, canımı istese vereceğim kardeşime de hiç sarılmadım durduk yere. Aslında çok istedim ama yapmadım. Sadece çocuklara ve hayvanlara karşı sevgimi ve ilgimi gösterebiliyorum. Oğluma sık sık onu çok sevdiğimi söyler, öper sarılırım. Sürekli mıncıklarım. Peki benim yetişkinlerle alakalı sorunum nedir?

Aslında anlatacak çok şey var ama siz sordukça cevaplarım. Psikolog, psikiyatr önermeyin. Yıllarca denedim bu yolları, pek etki etmedi. Belli ki bu durumu kendi başıma çözmeliyim. Sahi, ben gerçekten ruh hastası mıyım?
Dünkü konundan sonra merak edip konularına baktım ve benzer o kadar çok şeye tanık oldum ki kendimle ilgili.Kirildigim anda öfke saçıp bağırıp çağırıp beddua edip hakaret edip hakliyken haksız durumuna düşmeyi eşimle çok fazla yaşıyorum istiyorum ki ben söylemeden beni anlasın kırmasin ama bu olmayınca cirkeflesiyorum ve belli bı sure sonra bunlara duyarlı olan eşim tepki vermemeye başladı ve senden soguyorum diyor haklı olarak ben olsam da benden sogurum ben neyi idrak ettim biliyormusun annem babam tarafından baskılanmış babam sinirlenince bağırıp çağıran öfke kontrolü olmayan hep haklı olan taraf ve babama özellikle evlendikten sonra bu tavırlarına tahammül edemiyorum ve kendime hep soruyorum bu kadar babana kizarken neden sinirlenince ona benziyorsun diye cevabı yok sinirlenince hakim olayım kendime istiyorum yok yok yok olmuyor susmak en güzel cevap sus günlerce diyorum yapamıyorum yaa nedenini bulursan banada yardımcı ol idrak?senin konunda kendi sıkıntımı anlattım kusura bakma sanki senin durumunda annen baban arasındaki diyologa bağlı olduğunu düşündüm sende bı düşün istersen
 
Back
X