Hayir, gercekten merak ediyorum, onceki kusaklarda neden bir tek duzgun, mutlu evlilik yok? Bence sosyologlar bu konuyu arastirmali, cidden merak ediyorum cunku bir aciklamasi var mi dye.
Benim yaşadıklarım da bana ÖZGÜVEN PATLAMASI olarak geri döndü :) Çok güçlü imajı çizdiğim için ağladığımda insanlar beni önemsemiyorlar, nasıl olsa altında kalkarım diye :) Ben ne kadar yapıcı ve çözüm odaklıysam karşılaştığım insanlar da o kadar harap meraklısıydı. Hep mücadele etmek zorundayım. Off offf bu başlık beni efkarlandırıyor....
Beni de insanlar ağlarken çok az görmüşlerdir, sen ağlar mısın derlerdi? Üni.de özellikle hep gülümserdim nedense, maske gibi yani...
Çözüm üretmek, idare etmek, teskin etmek, umut vermek vs hep bize düşüyor.
Bir de diğer arkadaşların değindiği o nesil gerçekten araştırılmalı sanırım. Kadınlar hep mutsuz.
Rahmetli tontiş anneannemden dinlerdim hep eskileri, sorardık, anlatırdı dedemi. Dedem fena adammış. Ama gülerek anlatırdı, acındırarak kendini değil, O da güçlü kadındı.
Bir tek teyzem ve eniştemi biliyorum, teyzem HAYAT derdi enişteme, emiştem de CAN derdi.
Yıllar geçtikçe onlarında hali biraz değişti ama, bir çoğuna göre iyidirler. Hala evliler mesela 40 küsür senedir.
Br de üst kat komşumuz vardı; teyzenin bir gözü kör, amca vefat edince çok ağladı arkasından "bir gün bile bana körsün, çirkinsin demedi, kalbimi kırmadı" diye...
Pısırık ben de değilim. Bazen kendime güven konusunda sıkıntılarım eskisden çok olurdu ama şimdi çok nadir, o da duygusal zamanlarımda falan.
Hele de başkalarının haklarını korumak konusunda çok iyiyim. Ben düzelteceğim ya bazı şeyleri.
Ufak tefek tamir işleri vs. biz yapardık kız kardeşimle, çünkü annemden öyle gördük. Evlendim baktım eşim yapıyor, tamam dedim. Ama istediğim an olmuyor ya aldım yine çekici elime.
Ben kadın halimle bunları yapabiliyorsam, erkeklerin daha sağlam ve becerikli olması lazım hayat konusunda.
Ama yok maalesef böyle değil. Bu da insanı gerçekten yoruyor, çünkü uğraşmak yine sana kalıyor.
Ara sıra boşvermeyi öğrendim ama ben.
Çocukluk dönemimde yoğun hissettiğim bir duygu da "kendimi ait hissetmemek", o eve, o aileye vs... boşluk gibi.
Evet kardeşlerim benim için çok kıymetliler, çocuklarım gibi onlar. Erkek kardeşim bir ara derdi senin çocuğun olduğunda merak ediyorum nasıl davranacaksın? diye. Annesi gibiydim değil üvey abla olmak.
"Aile bir kazadır herkesin başına gelebilir" demişti Ali Poyrazoğlu bir programında, bu kazadan herkes payına düşen yarayı alıyor, anne ve çocuklar özellikle...
Hayatınızın ilk yarısını içine doğduğunuz aile mahveder, ikincisini de kendi kurduğunuz aile.
"Aile bir kazadır herkesin başına gelebilir" demişti Ali Poyrazoğlu bir programında, bu kazadan herkes payına düşen yarayı alıyor, anne ve çocuklar özellikle...
Bu olayların bizleri daha güçlü kıldığı kanısındayım. Dışarıdan bakan herkes çok sağlam insanlar görüyor. Her yaptığının hakkını veren, düzenli falan.
Diğerlerinden daha çabuk büyüyorsunuz, her şeyi daha önce kavrıyorsunuz. Bu da çok daha fazla şeyi üstlenmenize sebep oluyor. İstemeden, alışkanlık olmuş çünkü.
Müdahele edip düzeltemeyeceğim şeyler için de fazlasıyla daralıyorum. Bırak sana ne ama yok illa hallolacak...
30 lu yaşlara yaklaşırken de depresyon, sonrasında panik atak. Elhamdulillah, paniğim uzun süredir atakta değil.
Ciddi, aklı başında ilişki yaşayamadım, bilmiyordum çünkü. Eşimden çok şey öğrendim bu konuda. Ama beni anladığını söyleyemem. Yaşamayan bilemez bu hisleri.
Bu cümle yüreğimi deldi, geçti..
Ben ne yazık ki hala aile sorunlarıyla boğuşanlardanım. Ve sizler gibi payıma düşen yarayı gelecekten izlemek istiyorum artık.. Hayatımda hiç bu kadar geçmiş zaman eki kullanmak istememiştim...
Çocukluk dönemimde yoğun hissettiğim bir duygu da "kendimi ait hissetmemek", o eve, o aileye vs... boşluk gibi.
Evet kardeşlerim benim için çok kıymetliler, çocuklarım gibi onlar. Erkek kardeşim bir ara derdi senin çocuğun olduğunda merak ediyorum nasıl davranacaksın? diye. Annesi gibiydim değil üvey abla olmak.
"Aile bir kazadır herkesin başına gelebilir" demişti Ali Poyrazoğlu bir programında, bu kazadan herkes payına düşen yarayı alıyor, anne ve çocuklar özellikle...
Ben de bu tip bir evliligin cocuguyum ama ayrintiya simdi girmicem, yazsam roman olur.
Ben sunu hic mi hic anlamiyorum, hepimizin mi babasi b.k ? Yasitim olan ve benden yasca buyuk olan kusaklarin hepsinde adam gibi babalik yapan adam ender. Bizden onceki kusaklarin erkeklerinden niye hic adam cikmamis? Niye hep kadinlar mutsuz: hayatlari neden bu prsikopatlara katlanarak gecmis ?
Bu adamlar niye adam olamamislar ?
Ben de bu tip bir evliligin cocuguyum ama ayrintiya simdi girmicem, yazsam roman olur.
Ben sunu hic mi hic anlamiyorum, hepimizin mi babasi b.k ? Yasitim olan ve benden yasca buyuk olan kusaklarin hepsinde adam gibi babalik yapan adam ender. Bizden onceki kusaklarin erkeklerinden niye hic adam cikmamis? Niye hep kadinlar mutsuz: hayatlari neden bu prsikopatlara katlanarak gecmis ?
Bu adamlar niye adam olamamislar ?
Bunca şeyin farkındalığı varken, elinden geleni yap ama olmuyorsa, oluruna bırak sorunu. Ne bileyim, en azından bunları konuşup içini dök. Ben ketumdum hiç kimse bilmezdi sorunlarımı. Yıllarca paylaşmadım, suçluluk duyar gibi, benim suçummuş gibi...
(Bir de suçluluk duygusu bıraktı bu sorunlar bana... hala ara ara hissederim.)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?