ohh gezin bakalım bizde yarın çıkıcaz kısmetse
yalancı tavuk göğsünü dün yaptım iki tabak yedim göğüsler doldu hakkaten süt arttırıyo deneyin bence hem hafif hem lezzetli hemde işe yarıyo
oh yarasin tatlilar
Selam bayanlar, ya doğum hikayelerini nereye yazıyorduk bulamadım. Buraya yazıyorum. En sonunda tamamladım.
SAT a göre bebeğimin doğum tarihi en son 24 şubattı. 1 Şubat’ta doğum iznime ayrılacaktım. 22 Ocak Cuma günü şirketteyken içimde nasıl bir sıkıntı var anlatamam. Mutsuz, bezgin, bir şeye takığım ama neye belli değil. Öğlen bir arkadaşımla yemeğe gittiğimiz yerde merdivenleri çıkmakta çok zorlandım. Yemeği doğru düzgün yiyemedim. Kötüydüm yani. Sonra eve geldim. Bağırsaklarım bozuldu ve ben öğlen yemeğe çalıştığım tavuğun bana dokunduğunu düşünmeye başladım ve bebeğime bir zararı olmasın diyerek devamlı su içtim o gece. Fakat bağırsaklarım daha kötü duruma geldi o gece sabaha karşı. Eşimle saat sabah 3,5 ta acile gittik. Bir takım testler yapıldı. NST’ye bağlayıp kuzum iyimi diye kontrol edildi. Her şey yolundaydı. Sadece yediğim bir şeyin dokunmuş olacağını söyledi acil doktoru ve haşlanmış patates, ayran ve su içmemi önerdi. O gece öyle geçti. Hiçbir iyileşme olmadan.
Cumartesi sabahı 10:00’da doğum doktorumla önceden alınmış rutin randevum vardı. Kontrolümde gayet normal geçti. NST de hiçbir şey çıkmadı. Oda bol su iç geçer diyerek beni eve gönderdi. Bir daha randevum da 8 Şubat’taydı. Hastanemize ve doğum şeklimize karar verecektik. Neyse, aksam bağırsak sancıları, devamlı tuvalete koşmalar eşliğinde eşimle televizyon seyrederken birden televizyonun sağ dipteki saatine gözüm takıldı. Ve sancılarımın arasını ölçmeye başladım. O sırada hatta espiri yaptık. Oğlumuz bugün gelse ona büyüdüğünde “karlı bir kış günü doğdun” deriz diyorduk. A O da ne? Sancılarım 10 dakikada bir, 6 dakikada bir, 5 dakikada bir diyerek sıklaşmaya başlamıştı. Sancılarım düzenli düzenli artıyordu. İnanamadım. Doğum sancısı gibiydiler yani. O anda, bir akıntım olduğunu fark edip tekrar tuvalete koştum. Nişan ve suyum aynı anda geldi. Eşimin şimdi anlatmasına göre çok heyecanlanmışım. Devamlı olarak “Nevzat doğum başlamış olabilir. Bunlar doğum belirtisi. Nasıl olur” gibi şeyler söylüyormuşum telaşla. Halbuki o sırada kendisi ne kadar sakindi. Ve ben ona sinir olmuştum. Duşumu aldım. Doktoruma, anneme ve yakın arkadaşlara haber verilerek, doğum çantası kapıldı, hastane yoluna düşüldü. Ve İstanbul’da o sırada 2010 yılının ilk güzel karı lapa lapa yağıyordu. Artık taksinin içinde sancılarım dayanılmaz olmuştu ve bağırmaya başlamıştım.
Hastaneye de haber verdiğimiz için bizi hemen hazırlanan odamıza aldılar. Annem, annemin arkadaşı Gülten ve Nurhan teyzeler, iş yerinden arkadaşım Ayşegül hanım, en yakın arkadaşım Pelin ve eşi Korhan sırasıyla hastaneye geldiler. Bir sürü insanla telefonda konuşmuşum ama hayal meyal hatırlıyorum çoğunu. Sancılarım felaketti. Bağırtılarım hastaneyi inletiyordu. Ve ben artık bu sancılara dayanamayacağımı anladımış normal doğum hayalimden vazgeçmiştim. Doktorum normal doğum yanlısı olduğu için beni bekletiyordu ve ben kendisine yalvarıyordum beni sezeryane alması için. Ve sonunda oda benim normal doğumu başaramayacağımı anladığı için sezeryane aldı. Saat 10:15 civarlarıydı.
Ameliyata giderken sancıdan başka hiçbirşey düşünemiyordum. Bir an önce bu sancıdan kurtulmam gerekiyordu yoksa ölecektim. Ama eşimle ameliyat odasının kapısında ayrılırken kendisine öyle bir bakmışımki, o bakışımı hatırladıkça hala gözleri doluyor kendisinin. “Beni yalnız bırakma” der gibiydin diyor. Benden sonra o ve annem birer posta ağlamışlar zaten 
Doğumum 22;41’de sorunsuz olarak gerçekleşti. Odaya getirilişim, oğlumu ilk görüşüm, beni ilk emmeye çalışması. Hepsi sanki masal gibiydi. İnsan bu anları hiçbir zaman unutamıyor sanırım. Etrafımızda bizi seven insanlar. Bence her anne baba bebeğini görür görmez aşık oluyor. Bu kadar yoğun bir sevgi olamaz. Tabi o zaman bu sevginin hergün katlanarak büyüyeceğini bilmiyordum.
Küçük prensim 2,5 kg 47 cm. olarak 35+3 haftada doğumuna daha 4 hafta varken aramıza katıldı. İyikide katıldı. Erken geldi ama her şeye; hayata, ailesine, havaya her şeye çok güzel uyum sağladı. Hiç zorlanmadı. Koca kışı birkez bile hasta olmadan geçirdi. Kendi aydaşlarını kiloda ve boyda yakaladı. Umarım bize hep böyle güzel süprizler yapar yaşamımız boyunca. İsmini Doruk koyduk. Hep doruklarda yaşasın, doruklarda sevgiler tatsın, doruklar kadar şanslı olsun.
iyi geceler yokmu kimsecikler
ecrinin test sonuçlarını aldık Allah şükür bişey çıkmamış çok sevindim içindim rahatladı ohh bee
Hadi gözün aydin testler iyi çikmis sevindim canimiyi geceler yokmu kimsecikler
ecrinin test sonuçlarını aldık Allah şükür bişey çıkmamış çok sevindim içindim rahatladı ohh bee
Hülyacim geçmis olsun canim insallah tez vakitte geçerkızlar burak 5 gündür falan salyalı kaka yapıyordu,ama rengi sarıydı. dün annem yeşil yapıyo hiç durmuyo deyince hemen doktora götürdüm. zaten geceleri de öksürüyordu, grip gibi.
doktor günde 7-8 kakayı normal sayıyoruz dedi. yeşil kaka olduğu zaman bezini getirin, tahlil edelim dedi.boğazında hafif bir kızarıklık var ama bronşit falan değil dedi. antibiyotik verdi. dedim ben kullanmıcam antibiyotiği.bi tane soğuk algınlığı için şurup verdi, ona başladım bugün. kakasını da akşam yaptı ama annem göre yeşil, bana göre sarıydı :) ben de götürmedim.
bu kakanın sümüksü olması da balgam ile ilgili imiş. balgam gece öksürtür dedi. eğer kusarak atamazsa balgamı, kakasıyla atar dedi.
zeynep bu arada ben de humana nın kimyonlu rezene çayını aldım. gittiğim 3 farklı doktor da bu çaylardan önerdi. bu doktora sordum gece çayımı rezene mi diye. o da kimyonlu rezene var. onu al dedi hem rahatlatr, hem de gazına iyi gelir dedi. hem de ılık verdiğin zaman boğazına iyi gelir yumuşatır dedi.
kızlar bir de doktor ağrı kesici varmı dedi, dedim calpol var. eğer açalı bir ay olmuşsa kullanmayın etkisi gitmiştir dedi ve yeniden yazdı.1 ay önce aşı zamanı sadece 1 çay kaşığı vermiştim. şimdi gitti bir şişe şurup.
işte böyle bilginiz olsun sizin de diye yazdım. inş kuzucuğum iyileşir de antibiyotiğe falan gerek kalmaz. ya bu arada burak olması gereken kilonun 300 gr altındaymış.ishalden heralde zayıf düştü ama işe başlayınca mı böyle oldu diye düşünüyorum bazen
ayy bi de bunu da söyleyim, doktor dedi ki emziğini musluk suyunda yıkayıp vermeyin, kaynamış ılımış suda yıkayın dedi, bir de ben sütü sağıp bırakıyorum ya, bişey olmaz anne sütüne 24 saat mikrop bulaşmaz, kendini koruma özelliği var dedi :) ne ilginç ya Rabbim..
gözün aydın canım, ben de çok sevindim.
Hadi gözün aydin testler iyi çikmis sevindim canim
Hülyacim geçmis olsun canim insallah tez vakitte geçer
Selam bayanlar, ya doğum hikayelerini nereye yazıyorduk bulamadım. Buraya yazıyorum. En sonunda tamamladım.
SAT a göre bebeğimin doğum tarihi en son 24 şubattı. 1 Şubat’ta doğum iznime ayrılacaktım. 22 Ocak Cuma günü şirketteyken içimde nasıl bir sıkıntı var anlatamam. Mutsuz, bezgin, bir şeye takığım ama neye belli değil. Öğlen bir arkadaşımla yemeğe gittiğimiz yerde merdivenleri çıkmakta çok zorlandım. Yemeği doğru düzgün yiyemedim. Kötüydüm yani. Sonra eve geldim. Bağırsaklarım bozuldu ve ben öğlen yemeğe çalıştığım tavuğun bana dokunduğunu düşünmeye başladım ve bebeğime bir zararı olmasın diyerek devamlı su içtim o gece. Fakat bağırsaklarım daha kötü duruma geldi o gece sabaha karşı. Eşimle saat sabah 3,5 ta acile gittik. Bir takım testler yapıldı. NST’ye bağlayıp kuzum iyimi diye kontrol edildi. Her şey yolundaydı. Sadece yediğim bir şeyin dokunmuş olacağını söyledi acil doktoru ve haşlanmış patates, ayran ve su içmemi önerdi. O gece öyle geçti. Hiçbir iyileşme olmadan.
Cumartesi sabahı 10:00’da doğum doktorumla önceden alınmış rutin randevum vardı. Kontrolümde gayet normal geçti. NST de hiçbir şey çıkmadı. Oda bol su iç geçer diyerek beni eve gönderdi. Bir daha randevum da 8 Şubat’taydı. Hastanemize ve doğum şeklimize karar verecektik. Neyse, aksam bağırsak sancıları, devamlı tuvalete koşmalar eşliğinde eşimle televizyon seyrederken birden televizyonun sağ dipteki saatine gözüm takıldı. Ve sancılarımın arasını ölçmeye başladım. O sırada hatta espiri yaptık. Oğlumuz bugün gelse ona büyüdüğünde “karlı bir kış günü doğdun” deriz diyorduk. A O da ne? Sancılarım 10 dakikada bir, 6 dakikada bir, 5 dakikada bir diyerek sıklaşmaya başlamıştı. Sancılarım düzenli düzenli artıyordu. İnanamadım. Doğum sancısı gibiydiler yani. O anda, bir akıntım olduğunu fark edip tekrar tuvalete koştum. Nişan ve suyum aynı anda geldi. Eşimin şimdi anlatmasına göre çok heyecanlanmışım. Devamlı olarak “Nevzat doğum başlamış olabilir. Bunlar doğum belirtisi. Nasıl olur” gibi şeyler söylüyormuşum telaşla. Halbuki o sırada kendisi ne kadar sakindi. Ve ben ona sinir olmuştum. Duşumu aldım. Doktoruma, anneme ve yakın arkadaşlara haber verilerek, doğum çantası kapıldı, hastane yoluna düşüldü. Ve İstanbul’da o sırada 2010 yılının ilk güzel karı lapa lapa yağıyordu. Artık taksinin içinde sancılarım dayanılmaz olmuştu ve bağırmaya başlamıştım.
Hastaneye de haber verdiğimiz için bizi hemen hazırlanan odamıza aldılar. Annem, annemin arkadaşı Gülten ve Nurhan teyzeler, iş yerinden arkadaşım Ayşegül hanım, en yakın arkadaşım Pelin ve eşi Korhan sırasıyla hastaneye geldiler. Bir sürü insanla telefonda konuşmuşum ama hayal meyal hatırlıyorum çoğunu. Sancılarım felaketti. Bağırtılarım hastaneyi inletiyordu. Ve ben artık bu sancılara dayanamayacağımı anladımış normal doğum hayalimden vazgeçmiştim. Doktorum normal doğum yanlısı olduğu için beni bekletiyordu ve ben kendisine yalvarıyordum beni sezeryane alması için. Ve sonunda oda benim normal doğumu başaramayacağımı anladığı için sezeryane aldı. Saat 10:15 civarlarıydı.
Ameliyata giderken sancıdan başka hiçbirşey düşünemiyordum. Bir an önce bu sancıdan kurtulmam gerekiyordu yoksa ölecektim. Ama eşimle ameliyat odasının kapısında ayrılırken kendisine öyle bir bakmışımki, o bakışımı hatırladıkça hala gözleri doluyor kendisinin. “Beni yalnız bırakma” der gibiydin diyor. Benden sonra o ve annem birer posta ağlamışlar zaten 
Doğumum 22;41’de sorunsuz olarak gerçekleşti. Odaya getirilişim, oğlumu ilk görüşüm, beni ilk emmeye çalışması. Hepsi sanki masal gibiydi. İnsan bu anları hiçbir zaman unutamıyor sanırım. Etrafımızda bizi seven insanlar. Bence her anne baba bebeğini görür görmez aşık oluyor. Bu kadar yoğun bir sevgi olamaz. Tabi o zaman bu sevginin hergün katlanarak büyüyeceğini bilmiyordum.
Küçük prensim 2,5 kg 47 cm. olarak 35+3 haftada doğumuna daha 4 hafta varken aramıza katıldı. İyikide katıldı. Erken geldi ama her şeye; hayata, ailesine, havaya her şeye çok güzel uyum sağladı. Hiç zorlanmadı. Koca kışı birkez bile hasta olmadan geçirdi. Kendi aydaşlarını kiloda ve boyda yakaladı. Umarım bize hep böyle güzel süprizler yapar yaşamımız boyunca. İsmini Doruk koyduk. Hep doruklarda yaşasın, doruklarda sevgiler tatsın, doruklar kadar şanslı olsun.
iyi geceler yokmu kimsecikler
ecrinin test sonuçlarını aldık Allah şükür bişey çıkmamış çok sevindim içindim rahatladı ohh bee
kızlar burak 5 gündür falan salyalı kaka yapıyordu,ama rengi sarıydı. dün annem yeşil yapıyo hiç durmuyo deyince hemen doktora götürdüm. zaten geceleri de öksürüyordu, grip gibi.
doktor günde 7-8 kakayı normal sayıyoruz dedi. yeşil kaka olduğu zaman bezini getirin, tahlil edelim dedi.boğazında hafif bir kızarıklık var ama bronşit falan değil dedi. antibiyotik verdi. dedim ben kullanmıcam antibiyotiği.bi tane soğuk algınlığı için şurup verdi, ona başladım bugün. kakasını da akşam yaptı ama annem göre yeşil, bana göre sarıydı :) ben de götürmedim.
bu kakanın sümüksü olması da balgam ile ilgili imiş. balgam gece öksürtür dedi. eğer kusarak atamazsa balgamı, kakasıyla atar dedi.
zeynep bu arada ben de humana nın kimyonlu rezene çayını aldım. gittiğim 3 farklı doktor da bu çaylardan önerdi. bu doktora sordum gece çayımı rezene mi diye. o da kimyonlu rezene var. onu al dedi hem rahatlatr, hem de gazına iyi gelir dedi. hem de ılık verdiğin zaman boğazına iyi gelir yumuşatır dedi.
kızlar bir de doktor ağrı kesici varmı dedi, dedim calpol var. eğer açalı bir ay olmuşsa kullanmayın etkisi gitmiştir dedi ve yeniden yazdı.1 ay önce aşı zamanı sadece 1 çay kaşığı vermiştim. şimdi gitti bir şişe şurup.
işte böyle bilginiz olsun sizin de diye yazdım. inş kuzucuğum iyileşir de antibiyotiğe falan gerek kalmaz. ya bu arada burak olması gereken kilonun 300 gr altındaymış.ishalden heralde zayıf düştü ama işe başlayınca mı böyle oldu diye düşünüyorum bazen
ayy bi de bunu da söyleyim, doktor dedi ki emziğini musluk suyunda yıkayıp vermeyin, kaynamış ılımış suda yıkayın dedi, bir de ben sütü sağıp bırakıyorum ya, bişey olmaz anne sütüne 24 saat mikrop bulaşmaz, kendini koruma özelliği var dedi :) ne ilginç ya Rabbim..
canım geçmiş olsun sütünü dolaba koymuyonmuki..acaba dışarda oda sıcaklığında ne kadar saklanır...kızlar burak 5 gündür falan salyalı kaka yapıyordu,ama rengi sarıydı. dün annem yeşil yapıyo hiç durmuyo deyince hemen doktora götürdüm. zaten geceleri de öksürüyordu, grip gibi.
doktor günde 7-8 kakayı normal sayıyoruz dedi. yeşil kaka olduğu zaman bezini getirin, tahlil edelim dedi.boğazında hafif bir kızarıklık var ama bronşit falan değil dedi. antibiyotik verdi. dedim ben kullanmıcam antibiyotiği.bi tane soğuk algınlığı için şurup verdi, ona başladım bugün. kakasını da akşam yaptı ama annem göre yeşil, bana göre sarıydı :) ben de götürmedim.
bu kakanın sümüksü olması da balgam ile ilgili imiş. balgam gece öksürtür dedi. eğer kusarak atamazsa balgamı, kakasıyla atar dedi.
zeynep bu arada ben de humana nın kimyonlu rezene çayını aldım. gittiğim 3 farklı doktor da bu çaylardan önerdi. bu doktora sordum gece çayımı rezene mi diye. o da kimyonlu rezene var. onu al dedi hem rahatlatr, hem de gazına iyi gelir dedi. hem de ılık verdiğin zaman boğazına iyi gelir yumuşatır dedi.
kızlar bir de doktor ağrı kesici varmı dedi, dedim calpol var. eğer açalı bir ay olmuşsa kullanmayın etkisi gitmiştir dedi ve yeniden yazdı.1 ay önce aşı zamanı sadece 1 çay kaşığı vermiştim. şimdi gitti bir şişe şurup.
işte böyle bilginiz olsun sizin de diye yazdım. inş kuzucuğum iyileşir de antibiyotiğe falan gerek kalmaz. ya bu arada burak olması gereken kilonun 300 gr altındaymış.ishalden heralde zayıf düştü ama işe başlayınca mı böyle oldu diye düşünüyorum bazen
ayy bi de bunu da söyleyim, doktor dedi ki emziğini musluk suyunda yıkayıp vermeyin, kaynamış ılımış suda yıkayın dedi, bir de ben sütü sağıp bırakıyorum ya, bişey olmaz anne sütüne 24 saat mikrop bulaşmaz, kendini koruma özelliği var dedi :) ne ilginç ya Rabbim..
gözün aydın canımiyi geceler yokmu kimsecikler
ecrinin test sonuçlarını aldık Allah şükür bişey çıkmamış çok sevindim içindim rahatladı ohh bee
çok güzel anlatmışın rabbim ayırmasın sizi.Selam bayanlar, ya doğum hikayelerini nereye yazıyorduk bulamadım. Buraya yazıyorum. En sonunda tamamladım.
SAT a göre bebeğimin doğum tarihi en son 24 şubattı. 1 Şubat’ta doğum iznime ayrılacaktım. 22 Ocak Cuma günü şirketteyken içimde nasıl bir sıkıntı var anlatamam. Mutsuz, bezgin, bir şeye takığım ama neye belli değil. Öğlen bir arkadaşımla yemeğe gittiğimiz yerde merdivenleri çıkmakta çok zorlandım. Yemeği doğru düzgün yiyemedim. Kötüydüm yani. Sonra eve geldim. Bağırsaklarım bozuldu ve ben öğlen yemeğe çalıştığım tavuğun bana dokunduğunu düşünmeye başladım ve bebeğime bir zararı olmasın diyerek devamlı su içtim o gece. Fakat bağırsaklarım daha kötü duruma geldi o gece sabaha karşı. Eşimle saat sabah 3,5 ta acile gittik. Bir takım testler yapıldı. NST’ye bağlayıp kuzum iyimi diye kontrol edildi. Her şey yolundaydı. Sadece yediğim bir şeyin dokunmuş olacağını söyledi acil doktoru ve haşlanmış patates, ayran ve su içmemi önerdi. O gece öyle geçti. Hiçbir iyileşme olmadan.
Cumartesi sabahı 10:00’da doğum doktorumla önceden alınmış rutin randevum vardı. Kontrolümde gayet normal geçti. NST de hiçbir şey çıkmadı. Oda bol su iç geçer diyerek beni eve gönderdi. Bir daha randevum da 8 Şubat’taydı. Hastanemize ve doğum şeklimize karar verecektik. Neyse, aksam bağırsak sancıları, devamlı tuvalete koşmalar eşliğinde eşimle televizyon seyrederken birden televizyonun sağ dipteki saatine gözüm takıldı. Ve sancılarımın arasını ölçmeye başladım. O sırada hatta espiri yaptık. Oğlumuz bugün gelse ona büyüdüğünde “karlı bir kış günü doğdun” deriz diyorduk. A O da ne? Sancılarım 10 dakikada bir, 6 dakikada bir, 5 dakikada bir diyerek sıklaşmaya başlamıştı. Sancılarım düzenli düzenli artıyordu. İnanamadım. Doğum sancısı gibiydiler yani. O anda, bir akıntım olduğunu fark edip tekrar tuvalete koştum. Nişan ve suyum aynı anda geldi. Eşimin şimdi anlatmasına göre çok heyecanlanmışım. Devamlı olarak “Nevzat doğum başlamış olabilir. Bunlar doğum belirtisi. Nasıl olur” gibi şeyler söylüyormuşum telaşla. Halbuki o sırada kendisi ne kadar sakindi. Ve ben ona sinir olmuştum. Duşumu aldım. Doktoruma, anneme ve yakın arkadaşlara haber verilerek, doğum çantası kapıldı, hastane yoluna düşüldü. Ve İstanbul’da o sırada 2010 yılının ilk güzel karı lapa lapa yağıyordu. Artık taksinin içinde sancılarım dayanılmaz olmuştu ve bağırmaya başlamıştım.
Hastaneye de haber verdiğimiz için bizi hemen hazırlanan odamıza aldılar. Annem, annemin arkadaşı Gülten ve Nurhan teyzeler, iş yerinden arkadaşım Ayşegül hanım, en yakın arkadaşım Pelin ve eşi Korhan sırasıyla hastaneye geldiler. Bir sürü insanla telefonda konuşmuşum ama hayal meyal hatırlıyorum çoğunu. Sancılarım felaketti. Bağırtılarım hastaneyi inletiyordu. Ve ben artık bu sancılara dayanamayacağımı anladımış normal doğum hayalimden vazgeçmiştim. Doktorum normal doğum yanlısı olduğu için beni bekletiyordu ve ben kendisine yalvarıyordum beni sezeryane alması için. Ve sonunda oda benim normal doğumu başaramayacağımı anladığı için sezeryane aldı. Saat 10:15 civarlarıydı.
Ameliyata giderken sancıdan başka hiçbirşey düşünemiyordum. Bir an önce bu sancıdan kurtulmam gerekiyordu yoksa ölecektim. Ama eşimle ameliyat odasının kapısında ayrılırken kendisine öyle bir bakmışımki, o bakışımı hatırladıkça hala gözleri doluyor kendisinin. “Beni yalnız bırakma” der gibiydin diyor. Benden sonra o ve annem birer posta ağlamışlar zaten 
Doğumum 22;41’de sorunsuz olarak gerçekleşti. Odaya getirilişim, oğlumu ilk görüşüm, beni ilk emmeye çalışması. Hepsi sanki masal gibiydi. İnsan bu anları hiçbir zaman unutamıyor sanırım. Etrafımızda bizi seven insanlar. Bence her anne baba bebeğini görür görmez aşık oluyor. Bu kadar yoğun bir sevgi olamaz. Tabi o zaman bu sevginin hergün katlanarak büyüyeceğini bilmiyordum.
Küçük prensim 2,5 kg 47 cm. olarak 35+3 haftada doğumuna daha 4 hafta varken aramıza katıldı. İyikide katıldı. Erken geldi ama her şeye; hayata, ailesine, havaya her şeye çok güzel uyum sağladı. Hiç zorlanmadı. Koca kışı birkez bile hasta olmadan geçirdi. Kendi aydaşlarını kiloda ve boyda yakaladı. Umarım bize hep böyle güzel süprizler yapar yaşamımız boyunca. İsmini Doruk koyduk. Hep doruklarda yaşasın, doruklarda sevgiler tatsın, doruklar kadar şanslı olsun.
günaydın canımHerkeze günaydin...
günaydın canımGünaydın
sanada canım evet dünkü hava bnerde buıgünkü nerde...çok sağolun kızlar
herkese iyi hafta sonları bugün hava bozdu ya
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?