asgari ücretle çocuk yapmak

Marka giyinen çocuklar vatana millete hayırlı mi oluyor ?
Nice çocuklar var binbir zorlukla büyüyüp iyi yerlere gelen vatanını milletini koruyup kollayan iyi işler yapabilen

Evet maddi durumu yokken arka arkaya doguranlarada bende kızıyorum ama engel olamam kendi kararı herkes kendi sonunu kendi yazar
 

Sistem neden adaletsiz oluyor pardon?

Ben canımı dişime takıp senelerce okul okumaya çalışmışım, yeri gelmiş okuldan çıkıp garsonluk yapmışım, kendimi geliştirmiş bir meslek edinmişim, eşim de aynı şartlarda büyümüş, okumuş. Yıllarca eşek gibi çalışmış, bir yerlere gelelim daha fazla para kazanalım diye çabalamışız. Sonunda hak ettiğimiz yere ve istediğimiz gelir düzeyine ulaşmışız.
Ama diğer tarafta gençliğini nasıl geçirdiği belli olmayan bir insan var, yorulduğu için çalışmıyor. Asgari ücretle geçiniyor. Ee bana ne bundan, benim suçum mu?
O insan orda asgari ücretle geçiniyor ya da gecinemiyor diye ben yediğim farzımisal 200 liralık yemek için neden suçluluk duyacakmışım? Nesi adaletsizlik bunun?
 
çocuksuz her kadının çalışmasından yanayım
önce biraz birikim yapın sonra çocuk yapın
çocuğun ilk 9 ayı sizden çok çok masraflı oluyor
 
Herhalde çocuğu olan herkesin aylık 10 bin geliri var. Bırakın bu işleri. Hayatta neyin garantisi var? Bizim gelirimiz 2500 TL, ben şimdi hamile kalsam yarın bigün eşimin işten çıkarılmayacağı ne malum? Veya tam tersi. O yüzden bu kadar incelemek gereksiz.
 
İşte sistem adaletsiz, yok bilmem kim adaletsiz diye konuşarak bir yere varamayız. Madem durum bu, ona göre yaşayacaksın.
Aylık maaşımdan 300 tl artıyorsa, çocuk yapmam mesela. Biraz büyümek lazım, hayallerde yaşamak için yaşımız oldukça büyük. Nasıl olsa büyür, ne var canım et yemeden de büyür, ne var canım bilmem ne olmadan da büyür demekle olmaz işte. Büyür büyür de nasıl büyür işte.
Henüz evlenme, çocuk yapma gibi planlarım yok. Ama düşünüyorum da çocuğuma en iyisini vermek isterdim. Neden bir oyuncak için 2 saat ağlasın o çocuk? Gözünden akan yaşa yazık. Ya da diğer bebekler eksiksiz bir şekilde beslenirken benimki neden kötü beslensin? Bunu ben kendime yediremem şahsen.
E iyi sistem adaletsiz, buna protesto olarak durum yokken çocuk mu yapmalıyım? Çok mantıksız değil mi sizce de ya?
 
Ohooo konu inanç,sistem, devlet tartışmasına döndü... Yahu konu bu değil ama ısrarla bazıları konuyu buraya getiriyor ve hanımefendinin konusu kapanacak büyük ihtimalle.
 
Cocukken 2 sene maddi olarak dipteydik. dondurma ya da cikolata istedigimde annem durup yuzume bakadi uzun uzun, gozleri dolardi. Ekmek almak icin geldigimiz bakkaldan cikolatayla cikardik. 2 3 gun boyunca ekmek almak icin bakkala gitmezdik. Seneler sonra anladim masum bi sekilde cikolata isteyen cocuga "paramiz yok kizim" diyemedigi icin 3 günlük ekmek parasiyla cikolata alip ciktigini.

Ben bunu hayatimda sadece 2 sene yasadim. Sonrasinda yokluk gormedim cok sukur. Yasadigim 2 senenin anıları hala bana acı verir.

Cocuklara yoklugu anlatamazsiniz konu sahibi.
 
Dogumu ozelde yaptirirsan 500 600 tl dogum masrafi. 300 devlet karşılıyor. Hamilelik tetkikleri hiç yaptırmadım ben sart degil onlar.Yeni doğan bi bebeğin aylık 50 60 TL bez masrafı oluyor. Başka masrafı yok. Kreşe başlayana kadar bebek arabası ve yürütecek lazım olur ikinci el uygun bulabilirsiniz. çok yemek de yemez zaten. Kreşe başlayınca 500 TL kırtasiye ve okul masrafı ve ilkokulda 100 TL kırtasiye. . Onun dışında sağlık masrafı devlet tarafından karşılanıyor merak etmeyin. Kıyafeti de zamanında hep başkasının küçülen eşyalarını almıştım.
 

ben kimseyi suçlamıyorum, ne sistemi, ne yaratıcıyı, ne dini, ne de başka bişeyi.
somut şeyleri konuşuyorum, ki burda 300 tl gibi bir rakamdan sözediyoruz, bununla sıradan bir devlet okulun anaokulu masrafları bile karşılanmaz, hesap ortada.

yoksa hepimizin gelir seviyesi de, harcama alışkanlıkları da, öncelikleri de farklı.
mesela ben şu an işsizim, arabamı sattım ve kızımı, bale, müzik, yabancı dil vs eğitimlerini donanımlı bir şekilde alabileceği bir özel okula gönderiyorum, bu size çoook saçma ve gereksiz gelebilir. anlarım, çocuğuna bir ayakkabıyı çok görüp son model ev/araba alıp onun kredisini ödeyeni de anlamaya çalışırım. çünkü dediğim gibi, önceliklerimiz ve hayata bakışımız farklıdır, onun hayatında birikimleri ve çocuğuna bırakacağı gayrımenkuller önceliklidir, benim için alacağı eğitim, yaşayacağı sosyal ortam bir numaraya yerleşmiştir. bunun için birbirimizi yargılayıp, kötü ebeveynlikle suçlamamız çok büyük bir yanılgı olur.

ama bu konuda sözkonusu rakam sadece 300 tl, bunun üzerinde konuşulacak tarafı bile yok, yetmez, yetirilemez, mümkün değil. benim kızım büyüyeli çok oldu hatırlamıyorum ama arkadaşlar yazmış bezi maması biberonu vs 500 tl ediyor diye, oyuncaktan, monttan, tokasından, gezmesinden kısılır ama bunlardan kısılmaz. bunlardan kısmak demek çocuğun yaşam standartını düşürmek değil sağlığıyla oynamak demek çünkü.
 
her yapılan hataya engel olunsaydı, bu dünyanın imtihan salonu olmasına aykırı olurdu. Kimse günah işleyemez ve hata edemezdi. O zaman mükafat ve cezadan da söz edilemezdi.

Bu konu çok karmaşık ve çok kompleks bir konuma sahip olduğu için “iki kere iki dört eder” türden matematiksel bir formülle açıklanacak bir husus değildir. Bununla beraber, konunun anlaşılmasına yardımcı olacak bazı noktaları maddeler hâlinde özetlemeye çalışacağız.

- Bu gibi sosyal içerikli konuların tahlili yapılırken genellikle -ister istemez- sübjektif kriterler ön plana çıkar. Sübjektif değerlendirmeler ise, kişilerin inanç dünyalarıyla yakından ilintilidir. Hüzünle dolu bir adamın dünyayı bir matemhane, sevinçten uçan bir kimsenin dünyayı bir düğün salonu olarak tasavvur etmesi anlaşılabilir bir algılamadır.

Bunun gibi, Allah’ı tanımayan veya yanlış tanıyan bir kimsenin insanlık camiasını bir zulümler diyarı, bir haksızlıklar yurdu, bir istihkam değil intikam taburu gibi tasavvur etmesi, dişi keskin -insan kılıklı- sırtlanların dişsiz olanları parçaladığı -hayvanî özgürlüklerin olduğu- vahşi bir ormanlık olarak görmesi; buna mukabil, evrenin Adil, Hakîm, Alîm, Kadîr bir yaratıcısının olduğuna iman eden bir kimsenin dünyayı ciddi bir imtihan salonu, hiç bir kimseye zerre kadar haksızlığın yapılmadığı bir müsabaka meydanı, şekli ne olursa olsun -yarışın adalet unsurunu bozan- herhangi sinsi bir hilenin, bir haksızlığın, bir şikenin cezasız kalmayacağı bir adalet sarayının koridoru olarak tasavvur etmesi de anlaşılabilir bir algılamadır.

Demek ki inanç dünyası veya inançsızlık dünyası, dünyanın rengini değiştiren bir iksirdir.

“Kimin için Allah varsa, onun için her şey vardır, her yer yarar. Kimin için Allah yoksa, onun için her şey yoktur, her şey kalbe bardır / yüktür.”
Keza, kimin için Allah varsa, her şey güzeldir, her yer güzeldir, Çünkü Mevlamız ne yaparsa güzel yapar. Kimin için Allah yoksa, onun dünyası çirkindir, her şey çirkindir, her yer zehir zemberektir.

- Ahirete endeksli olarak dünyaya bakmayanların Afrikası da dünyası da zalimlerin kahkahalarıyla, mazlumların iniltileriyle, gaddarların şaşaalarıyla, mağdurların sefaletiyle dopdoludur. Ahirete iman edenlerin Afrikası da, dünyası da, zalimlerin gülmelerini ağlamaya çeviren, izzetlerini rezilliğe dönüştüren; buna mukabil, mazlumların ağlamalarını gülmelere çeviren, iniltilerini kahkahalarla sevinç göz yaşlarına dönüştüren bir adalet ve mükâfat, bir ceza ve nedamet diyarına açılmış bir kapı olarak tasavvur eder.

O halde her şeyden önce Allah’a ve ahirete sağlam bir iman şarttır. Bütün kâinatın sonsuz rahmet, şefkat, adalet, hikmet, ihsan, ikramına şahit olduğu Allah’ın bazı kullarına -haşa- zulmettiğini düşünmek, iflah olmaz cehaletin ıslah olmaz ürünüdür.

- Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi, rızık iki kısımdır:

Birincisi, Allah’ın taahhüt ettiği rızıktır. Bu rızık, Allah’ın -canlıların taşıdığı- hayatın bir hakkı ve hukuku olarak değerlendirdiği ve bu sebeple de hayatta oldukları sürece kendilerine ulaştıracağına dair söz verdiği bir rızıktır.

Her canlı hayatta olduğu sürece bu rızkını bulacaktır. Allah, bu taahhüdünü yerine getirmek için, dışarıdan gelen rızık kapısının -sebepler dairesi bakımından- kapanması durumunda, sahibine ulaştırılması hikmetiyle, iç yağlar (glikoz) suretinde depo ederek stoklar oluşturmuştur.

Genellikle, bu iç yağlar yetmiş günden fazla devam edebilir ve bu iç stoklar tükenmeden, canlıların aldıkları rızık konusundaki alışkanlıklarını bırakmaktan ileri gelen bir dengesizlik sonucu ölürler. Bu rızık çeşidi, yalnız biyolojik hayatın devam etmesini sağlayan asgari bir zaruret miktarıdır.

İkinci rızık çeşidi ise, zorunlu biyolojik ihtiyacın dışında kalan, asgari hayat standartlarının üzerinde seyreden bir gıdalanma formülü, bir beslenme şeklidir. Bunun çok farklı dereceleri vardır. Ve bu İlahî taahhüt altında değildir. Bunun garantisi yoktur.

Bir de insanların suistimalleri söz konusudur
 

Her maddi durumu iyi olmayan çocuk nasıl şımarık olmuyorsa fakir ailelerden de güzel çocuklar yetişiyor elbette.
Ama eğitimde evet çok fark oluyor. Çocuk çok başarılı çok çalışkan değilse fen lisesi yada koljde okumadiysa evet fark oluyor bunu inkar etmemek lazım.
Benim eşim öğretmen kolejde çalışırkenki çocukları özlüyor devlet okulunda. Çocuk başarılı bile olsa sınıf gurultusunden ulaşamıyorum çocuğa diyor. Ve tuhaf olan ben ilçede okuyan köy çocukları daha efendi daha edepli olur derin kolejdekiler aratti bana diyor.
Hepsini geçtim İngilizce temelini devlet okulunda alamaz çocuk. Nasil alsın elli kişilik sınıflarda?
Biraz da gerçekçi olmak lazım
 
 
olur mu öyle şey sence geberik gelin?
marka ile ne alakası var canım.
bak çocuğuna silgi kalem alamayan öyle okula gönderen aileler var.
çocuğuna beslenme dahi koyamayanlar var.
çocuğuna kışlık bot mont alamayanlar var.
bunlar asgari yaşam standartlarıdır.
ha ölünmüyor ama sürünülüyor be canım.
çocuğuna yiyecek bişey alamayıp ta hergün sadece cicibebe o da bulursa veren bir ailemiz vardı.
çocuğuna kışlık mont alamayıp ta biri getirse diye kapılara bakan başka bir ailemiz var,yeni tanıdım bunları da.
var da var hangisini yazayım ki.
bir düşünerek geleceği planlayarak çocuk sahibi olmak var bir de gözünü karartıp doğsun yeter,nasılsa büyür demek var.
eh büyür elbette ama nasıl büyür mesele orada.
yenigelinimizin hayat şartları -yani elimize 300 tl kaldığı dediği için bunun üzerinden konuşuyoruz-sıkıntılı.
kendisinin gelecek kaygısı gütmemesi sıkıntılı.
29 yaşına gelip te bu durumunu değerlendirememesi sıkıntılı.
yoksa doğursun.
hayat onun hayatı
 

Hayır konu neden Allah' ı suçlamaya falan geldi anlamadım. Somut örnekler yazıyoruz , hakaret yok bir şey yok anlamadım bu gereksiz alınganlıkları ben de. En güzeli polemiğe girmemek.
 
Sorun devlet derken??.. Konuyu biraz acarmisiniz .
Soruna siz ne demek isterseniz o demek istedim ben orda. kapitalist sistem mi dersiniz sosyal olamayan devlet mi demek istedim. benim kapitalism ya da devletle ilgili bir durumum yok. konuyu bir de buraya cekmemiz gereksiz. ne dersiniz? ama istiyorsaniz buyrun sosyal devlet nedir tartisalim.
 
Marka giyinmekten bahseden oldu mu?Markasız kıyafetler dahi ateş pahası.Kaldı ki bu çocuklar büyüyecekler hiç mi istemeyecekler güzel bi kıyafet ayakkabı?Sırf hormonlar için o çocukları boynu bükük bırakmaya değer mi peki?
Zorluklarla büyüyen çocukların yüzde kaçı başarılı oluyor peki?Pek çoğu lisede çalışmaya başlayıp okulu bırakıyorlar.
Hayat şartları zaten pahalı yeterince.Konu sahibi işe girmeyi birikim yapıp çocuk sahibi olmayı planlasa yine hak vereceğim.Maddi gücü yok belki ama çocuğunun akranlarından geri kalmaması için her şeyi yapar diyeceğim ama klasik saldım çayıra mevlam kayıra anne örneği.
Yarın öbür gün benim sizin çocuklarınız bu insanlarla muhattap olacağı için ben laf etmeyi kendimde hak buluyorum açıkçası tabiki kimseyi engelleyecek halim yok.Elimde olsa hiç düşünmeden engellerdim orası ayrı tabi
 


Canım yorumlarını okudum haklı olduğun çok nokta da var.
Fkat
Durumu olmayan çocuk doğurmamalı demiyor aslında kimse.
Tabi ki kısıtlı imkanı olanın da anne-baba olmak hakkı.
Burada baba 1.300 alıyorsa
Anne
ya ben bir tane doğurayım allah rızkını verir diye düşünmemeli.
İtiraz ettiğimiz bu sadece.
Anne 1300 alsa, baba 1300 alsa 2600 e ev kendilerinin bir de
çok rahat geçinirler. 4/4 lük değil 4/3 lük olur ama olur.

Yoksa çocuk yetiştirmek önüne yığmak, yada dökmek değil.
Ben ona 100 liralık oyuncak alıyorsam 300 lük olanı isterim
diye ağlamayacak.
Ben basketbola gidicem. Tamam evladım yazdıralım deyip
gönderdikten sonra, uff çok sıkıldım futbola mı gitsem
Şımarıklığında da yetişmeyecek.
Bu yokluktan daha baş edilemez bana kalırsa.

Geliri az ama çok çetin
tuttuğunu koparan çok insan tanıyorum anne baba olan.
Böyle insanlar istedikleri kadar olsunlar :)
 
kapitalist sistem

sana o 200 tl ye aldıran oyuncak aslında 15tl maliyeti var.

birileri aç kalacak ki başkaları milyonluk arabaya binebilsin.


Bizim ülkemizde de kapitalist sistem var. Hatta kahrolsun kapitalizm diyenler liberal ekonomiyi benimsemiş ve bunu sapına kadar kullanan partiye oy veriyor. Bu da böyle bir ironi işte.
 
Son düzenleyen: Moderatör:
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…