Eş-görümce

Ben teşekkür ederim. Evet dediğiniz gibi yaşayan da coktur zaten istediği hayatı yaşayacak kadar parası olsa ne erkek ne kadın çalışır bence. Yine de mesleğiniz olsa bile 35-40 yaşından sonra bir şekilde çalışmak zorunda kalinsa çoğu işverenin tercih edeceği kişi olunmaz ya da istenilen şartlarda çalışılmaz bence. Yani benim altın bileziğim var istediğimde işime yarar diye bir şey çoğu meslekte geçerli olmuyor ne yazık ki. O zaman şöyle diyelim kendini kurtaracak gücü varsa hicbir kadın çalışmak zorunda değil hatta erkek de:)
 

E madem kadın her koşulda istediği hayatı yaşayamıyor, bari yorulmasın be kardeşim
Sizin biçilmiş rol dediğiniz, bizim anatomimiz, fizyolojimiz, psikolojimiz, milyonlarca yıllık evrimsel mirasımız ( ha ben inançlı insanım, ben "fıtrat" derim ama bilimsel açıklaması bu ). O reklamlar vs hep bir algı yaratmak için. Kadınlara çalışın, köle olun demek için. Çünkü maalesef modern kölelik çağında yaşıyoruz, çalışmayana ekmek yok. Biz de kendi çapımızda bu kölelik baskısına karşı durmaya çalışıyoruz.

Şimdi sizi daha net anladım. Erkekler ev işlerine yardım etse mesele çözülecek. Kadın çalışsa da çalışmasa da tabii ki yapacaklar iş başa düşünce. Kendi söküğünü dikemeyen, karnını doyuramayan, yaşadığı yeri düzenleyemeyen insan mı olur? Sadece çalışmayan kadın, eşinin bu konularda yükünü azaltır, ona destek olur. Dinimizde ev işi yapmak kadının görevi değildir, çalışmak zorunda da değildir aynı zamanda. Eğer kadın ev işlerini yaparsa bu onun eşine ikramı olarak görülür. Çalışırsa kazandığını eşine vermek zorunda da değildir. Yani aslında kadın olmak çok güzel, bunu bir işkence haline getirmeye gerek yok.

Çözüm çok basit: siz kendi kafa yapınızda bir beyle yuva kurduğunuzda iş bölümünü bu şekilde yaparsanız çok huzurlu olursunuz. Karşınızda sizin gibi düşünmeyen bir bey olsa ev işleri de size kalır, yıpranırsınız. Başka bir kadın aynı beyle, "ben ev işlerini halledeyim, sen de bizim için para kazan" derse gayet güzel anlaşabilir. Yani burada kadına seçim hakkını vermek mantıklı değil mi? Siz ben illa çalışmak istiyorum, karşımda da bunu anlayacak, evin yükünü paylaşacak biri olmalı deme hakkına sahipsiniz de o kadın neden "o getirsin, ben pişireyim" diyemiyor? Desin. Ezmeyelim o kadını. Saygı duyalım.

Konu sahibi, eşiyle bu şekilde anlaşmış. Bazı şartlardan dolayı çalışamayacağını da söylemiş. E sen kadını hamile bırakacaksın, ama yükümlülüklerini yerine getirmeyeceksin. Öyle bir dünya yok. Bu kadının sorunu çalışmamak değil, eşinin sorumsuzluğu. Çözüm kadının çalışması da değil, eşinin ailesine ve bebeğine öncelik vermesi. Hanımın ailesinden para alıp da kardeşin keyfine harcanmaz.
 
Konunuzu hatirliyorum sanki bahsetmistiniz bu ev tutma hikayesinden.
Kendi ailenizin size yardimlarindan bahsetmissiniz. Yani calismiyorsunuz ama aileniz size yardimci oluyor bu sebeple rahatsiniz.
Her ne olursa olsun eger esinizin annesi ve babasi yasiyorsa ve odeyebilecek imkani varsa (biraz sıkıssalar da) esinizin odemesini dogru bulmuyorm.
Dogru bulsam size soylemedigi icin yine falso.
Ama kendinize hakim olup guzelce sorup konusmalisiniz.
Sizden sakladigina gore yanlis.yaptiginin farkinda.
 

Size yalanci demek istemiyorum fakat bende avrupada yaşiyorum ve o soru asla ve asla sorulamaz. Hele bilim ile ilgili bir iş yerinde. Yasak bir sorudur. Sendika bu durumdan haberdar olursa o iş yeri sürünür ve hali ile hiç bir iş yeri bu riski alamaz.

Ve daha az maaş olayi daha yüksek pozisyonlarda oluyor genelinde. Ki ona karşida savaş veriliyor. Ve üstüne annelik izni daha uzun olabiliyor, bu Türkiyedeki gibi sadece memurlara mahsus bir durum değil.

Türkiyede kadin evlendikten sonra tazminat alip işten çikma hakki var. Sirf evlendi diye o işi birakip, üstüne para alabiliyor yani. Ben bir iş veren olsam, bende evlenmek üzere olan bir kadin istemezdim ne yalan söyleyim.

Bu kurali ortadan kaldirsa Türkiye, iş yerinde cinsiyetçilik daha azalir.
 
Ben kırmakta kırılmak da istemiyorum. Çünkü eşim iyi niyetli ve iki tarafı da üzmek istemiyor.
Eşiniz ne iyi niyetli ne de fedakar.
Kendi pasifliğinizi örtmek için beyniniz böyle bir savunma geliştirmiş.

Eşinizin maaşında nasıl söz hakkınız olmaz? Siz onun ailesi değil misiniz? Görümceniz eşinizin maaşına katkısı olmadığı halde sırf kardeşi (ailesinden biri) olarak doğduğu için eşinizin maaşısını yerken siz nikahlı karısı (aile üyesi) çocuğunun anası olduğunuz halde, kıt kanaat geçinirken sizin isteklerinizi (düşünemediği yalan, bacısını ne de güzel düşünüyor oysa) hislerinizi görmezden gelmesi aileci koca olduğunu gösteriyor.

Eşiniz hala evli olduğunun farkında olmadığı gibi, sizi el kızı olarak görüyor. Eğer öyle olmasaydı önce 7/24 dibinde yaşayan karısının hislerini anlardı.

Üzgünüm ama siz sustukça eşiniz sizin iyi niyetinizi sömürmeye devam edecek.

Eşimin parasına karışamam düşünceniz de çok garip. Çocuğunuzun spermi de ona ait. Çocuk konusunda da her şeyi ona mı danışacaksınız sperm olarak katkısı var diye? Ya da ev eşyalar yiyecekler, onun parasıyla alındığı için yemeyin, içmeyin, oturmayın. Çünkü hakkınız yok onun kazandıklarında.

Siz ve eşiniz hayat arkadaşlığı, evlilik, müşterek hayat gibi kavramlardan bihabersiniz. Önce bu kavramları öğrenin ve hayatınıza uygulayın.

Ayrıca haksızlığa uğradığınız, gizli işleri, kandırıldığınız meseleleri konuşarak çözmeyip, üstünü örterseniz birkaç yıl sonra bunlar birikip eşinizden soğumanıza neden olacak, emin olun. Çünkü insan böyledir. Biriktirdikleri gün geldiğinde patlar.

O yüzden konuşun. Gerekirse tartışın ama mutlaka konuşun.

Bu arada sizin düşünceli olmanız saf ya da pasif olmanızı gerektirmez.
 
Hem anatomimiz,fıtratımiz bu diyorsunuz hem de dinimizde yok kadınların bu şekilde olması diyorsunuz. Reklam ve yarışma dedigimde yemek yapan ustaların gurmelerin hep erkek olduğuydu , temizlikle ilgili olsa orda da başı çekerler dedim. Maşallah her şeyi çok da güzel becerirler ama kadınlar işte anladım ki işlerine gelmiyor...
 
Abinin kardeşine destek olmasına birşey demiyorum ama aileniz sizin borçlarınıza ortak olurken eşinizin bunu düşünmeyip kardeşinin kirasını üstlenmesi kabul edilmeyecek bir durum. Bundan sonra aileniz de yardım etmesin.
 
Kardeşe yardım etmek güzel bir davranış. Ama - kardeş aşırı muhtaç değilse- bu desteği vermeden önce çekirdek ailenin tüm ihtiyaçlarını karşılayabiliyor olmak gerek. Hele bunu eşten gizlemek kabul edilemez.

Yapmanız gereken bence şu;

Öncelikle bebeğinizin ihtiyaçlarını bir an önce almaya başlayın. Ve tabi kendi ihtiyaçlarınızı da. Siz bunu erteledikçe eşiniz asıl sorumluluklarını hiç anlamayacak. Hatta şimdi yavaş yavaş almaya başlamazsanız, eşiniz diğer borçlardan karşılayamayacak hale gelebilir.

İkincisi annenizin verdiği parayı son kuruşuna kadar ödeyeceksiniz. Sizin aileniz bebeğin giderlerini finanse etmek zorunda değil.

Üçüncüsü eşinizle konuşun. İçinize attığınız her şey, gelecekte patlamak üzere birikiyor.

Son olarak “çalışmayan kadın maddi konularda söz sahibi olamaz” diyemeyiz asla. Kadın da o eve başka türlü katkı sağlar çünkü. (Parayı kazanan eşiniz olsa da, harcama bakımından görümcenizden daha fazla hak sahibi olduğunuz açık.) Ama ben her kadının çalışıp ekonomik açıdan bağımsız olmasını isterim, yine de.
 
Konu sahibi çalışmasın.
Bu pasiflikle tüm maaşını eşine verir, o da ailesine.
Gene yarı aç yarı tok, borçla yaşar.
 
kardeş bu.

siz istemiyorsunuz diye silip atamaz kusura bakmayın.

terbiyesizlik dediğiniz ne bilmiyorum ama belki psikolojisi bozuk olduğu için yanlışlar yapmıştır. sizin için yabancı biri silip atarsınız ama adamdan bunu isteyemezsiniz bence.

ayrıca eşiniz doğrusunu yapıyor mesleğini eline alsın sonra o da evlenir belki ve bir daha size sorun olmaz. oysa şimdi kızla uğraşırsanız hayatına engel olacaksınız ve dahası size bilenicek ve sizin için sorun olmaktan çıkmayacak. çok yanlış bir strateji. aynısını ablam yaptı 5 senedir burnumdan getiriyor maddi imkanımız olmasına rağmen ben ona battım. bana bir huzur vermedi evde ve engelledi beni. şimdi de benden dolayı da kendi etkileniyor artık. bu işler böyle.

arkadaş vs olsa silin atın derdim ama ben sizin yerinizde olsam büyüklük yapardım. ömrünüz boyunca o kızı göreceksiniz ara ara da olsa. ve sadece kız değil kv ve baba da işin içinde bir aile kendi kızları zordayken ona kötülük yapanları unutmaz bunu bilerek iş yapın.
 
Konu sahibi çalışmasın.
Bu pasiflikle tüm maaşını eşine verir, o da ailesine.
Gene yarı aç yarı tok, borçla yaşar.

Değil mi birde konu sahibi "hamile" yediğinden kısıyor, borç ödemek için, o hala iyi niyetli diye savunduğu eşi de demiyo ki bu kadın hamile iyi beslenmesi lazım. İnsan calismadığı için bu kadar hiçe sayar mı kendini. Demek ki eşide o muameleyi yapıyor kendisine. Yani aslında aralarında sağlam bir karı koca ilişkisi yok.
 

İşte benim dinim kadınlara sizin yaptığınız baskıyı yapmıyor. Evrensel kanun olduğu için bütün kadınları kapsar. Herkesin fıtratı farklı, siz sevmesiniz ev işini başka kadın zevk alır eşine güzel yemekler hazırlayıp sofra kurmaktan, evini temizlemekten. Ne size ev işi yapacaksın baskısı yapar, ne de o kadına çalışıp para kazanacaksın der. Biz bu baskıyı kendimize niye yapıyoruz?

Benim erkek kardeşim de şahane yemek yapar, ama canı isteyince. Öğrenci evinde makarnadan başka bir şey yemiyor. Daha 7 yaşındayken, eliyle hamur açar, kızartır bize ikram ederdi. Sofra kurar kaldırırken yardım ederdi. Hiç de aman oğlum sen erkeksin yapma demedik. Hatta annem yaptırdı ki yalnız kaldığında başının çaresine bakabilen, kendine yetebilen bir insan olsun. Tosunum daha 3 yaşındayken annem poğaça yaparken yanına gelmiş, yardım etmek istemiş. Annem de acelesi mi vardı artık bilmiyorum, oğlum sen daha küçüksün deyince: "öğret bana öğret, ilerde karım hamile olunca kim yapacak bunları?" demiş, hala güleriz buna. Hanımı çok kıymetli olacak, o zamandan belliydi. Olsun da zaten.

Yani sandığınız gibi, bu işler kadın işidir erkek bulaşmaz/yap(a)maz demiyorum. Bunu diyen kadınla da mücadelem var.

Cinsiyetçi bir kadın olsam, mühendis olmaz, ideal kadın mesleği (!) olan öğretmenliği seçerdim. Bu yönde çok baskı da gördüm çevremden, ama yılmadım hayalimin peşinden gittim. Fıtratıma da çok uygun bir meslek seçmişim. Dünyaya yine gelsem, yine aynı işi yapardım, ama 3.kez gelsem ev hanımı olurdum :)

Neyse, biz konuyu çok dağıttık. Kızacaklar :)
Sevgiler.
 
Kesinlikle.
Konu sahibi de en başından beri kendisini kandırıyor.
 
Ya şimdi karı koca ilişkisinin sağlamlığını tek bir olayda bilemeyiz, kadıncağızı gaza getirmeyelim :)
İnsanlar, yapmayı bırakana kadar onlar için ne yaptığımızı anlamaz. Konu sahibi de öyle, eşini sıkmamak için ailesinden destek almış, kendi harcamasından kısmış, adam da sanmış ki her şey yolunda. Halbuki değil ama bilmiyor, ona yansıtılmıyor. Erkek kısmını bu kadar düşünmeye gerek yok.
 
Gayet biliyor eşi.
Çünkü ay sonunu zor getiriyorlar.
İstediğini al diye ağız arayan kocası, bebeğin ihtiyaçlarını son aylara ertelemiş para yetmediği için.
Hani kartlar kadındaydı, istediğini alabilirdi.
Bu eşini kandırmak değil midir?
 
Merhaba..Ben mesajinizin hepsini okudum.Benim basima boyle bir sey gelse.Esimin kizkardesinin evinin kirasini odemesine degil bu olayi benden gizlemesine kizar ve uzulurdum..En hassas oldugum nokta..Benden esimin bir seyler saklamasi beni uzerdi...Siz de kendi isteginizle calismiyormussunuz.Yazdiklariniza gore isteklerinizden odun verip,tasarruf yapiyorsunuz ve yine yazdiklariniza gore bunun sebebi sizsiniz.Ailenizin size yardim etmesi bir sey degistirmez.Esiniz size "o zaman sen de calis" da diyebilir ya da "ailen yardim etmesin o zaman " da diyebilir.Sonucta onlar gonullu olarak yardim etmisler..Siz ya da esiniz istekte bulunmamis.(Yazdiklarinizdan anladigim kadariyla)Kizkardesinin kirasini odeyebilir.Ogrenciymis.Calisiyor olsa ya da calisacak durumda olup da yatsa size odetse anlarim.Benim kizkardesim okuyor olsa ve durumu olmasa EŞİMIN RIZASINI ALARAK ben de oderim parasini.Esinizin tek hatasi.Sizin arkanizdan iş cevirmiş.
 
Evet konuyu dagittik yalnız konuda da görüldüğü gibi istemeyip çalismayinca da pek hoş şeyler olmuyor. Ben diyorum ki her kadın üniversite okuyup iş bulmayı zorlamalı ki başına bir şey geldiğinde dış kapıyı çekip gidecek gücü olmalı.Bilmiyorum burayı okuya okuya mi böyle düşünüyorum ama erkeklerin çoğu güvenilmez bu durumda onun için bu baskıyı biz kendimize yapmalıyız belki...
 
Konuyu başından beri takip ettim, benim konu sahibinin yazdıklarından çıkardığım bu.Erkekler bizim düşündüğümüz gibi bircok şeyi anlamıyor değiller en fazla anlamamazlıktan gelirler. Kadın eşinin parasını kendi parası gibi göremiyorsa bu erkeğin gösterdiği tavırla ilgilidir. Hamile eşi tek çeşit yemek yerken niye daha iyi beslenmedigini sorgulamıyorsa bir eş ben onun iyi niyetinden şüphe ederim.

Bunları yazıyorum ki konu sahibi yaptığı gereksiz fedakarlığın ve yaşadığı ezikliğin farkına varsın.
 
Hamile bir kadın, öğrendiği andan itibaren bizim çalıştığımız laboratuvarlara giremez. Bu nedenle, çalışmalarımın devamlılığı için sorulması gereken bir soruydu. Alınacak teknisyenlere de soruldu. Çünkü o teknisyenler de aynı laboratuvarda çalışacak. E şimdi hocam bir teknisyeni finanse edebiliyor, kadın hamile kaldı gitti diyelim. Biz ne yapacağız o zaman? Hem onun maaşını ödeyip, hem yeni birini mi bulacağız? Zor iş. Maalesef durumlar böyle.
Daha yeni burada işe girmiş biriyle konuştum, onun anlattıklarını biliyorum. Yeni evli ve 30'lu yaşlarındaki kadınları almak istemiyorlarmış, hemen doğurur izne ayrılır diye. Her işveren kendi karına bakar. Çok doğal bir süreç. Garip karşılamıyorum.
Doğum izni konusunda özel sektör de daha geniş imkan sağlıyor, orası doğru. Çünkü doğuma teşvik var. Her üniversitede öğrencilerin çocuklarına ücretsiz bakan kreşler var. 1 yaşından itibaren, çalışan ve öğrenciler çocuklarını buralara bırakabiliyor.
Daha az maaş olayı teknisyenlerde de geçerliymiş.
 

İşte bu baskı, herhangi bir sebeple çalışmayan kadınların kocasının evinde yediği yemekten bile çekinmesine sebep oluyor.
Herkes üniversite okuma imkanına sahip değil. O kapasitede olmayabilir de. Ölsün mü bu kadın? Gidip ağır işlerde mi çalışsın kendini ezik hissetmemek için. Nedir bu dayatma?

İlla baskı yapacaksak erkeklere yapalım, "sen bir kadını ailesinden yuva kurmak için ayırıyorsan seve seve bakacaksın kardeşim. Babası o yaşa kadar bakmış zaten o kadına, düzenini bozma kadının çok zor geliyorsa. Bu kadın senin hizmetçin değil, eşin. Kıymetini bileceksin." diyelim. Aynı eforu buna sarfetsek kadınlar çok daha mutlu olur.

Allah iyi insanlarla karşılaştırsın, karşımızdaki insanın karakteri bozuk olduktan sonra sorun her durumda yaşanır.
Kadın kapıyı çekip çıkacak gücü işinden değil, içinden alır. Burada ne konular gördük, çalıştığı halde eşinden eziyet görmeye devam eden okumuş ablalar... Ne kadınlar da var, eğitimi yok, mesleği yok, ben bu adamı çekmem diyor, onun eziyetini çekeceğime ne kadar zor olursa olsun çalışırım diyor ve kapıyı çekip çıkıyor.
3.kez söylüyorum, bu işin tek bir doğrusu yok.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…