- 2 Kasım 2013
- 7.796
- 37.040
- 748
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
-
- #221
Siz sorunun büyüğünü çözmüşsünüz sorunlarınızı tespit ederek. Cevaplarıda biliyorsunuz aslında eşinizden haksızken özür dilemek beddua etmemk sevginizi göstermek gibi. Çok kolay şeyler bunlar sadece gururunuzu bırakın evin içinde.
Oğlunuza nasıl sevginizi korkmadan utanmadan gösteriyorsunuz eşinizede aynısını yapın yıllar sonra çoluk çocuk kalmıyor karı koca başbaşa kalıyorsun:)
Ha birde ölümü hiç unutmayın gerçekten bir anda eşinizi yanınızda bulamayabilirsiniz ozaman yaşadığınız yaşamadığınız herşey göğsünüze öküz gibi oturur bir ömür.
Bu mantıkla hareket edecek olursak burada tek bir konu bile açılamaz. Mesela annem kanser diyen kadına, "gitsin kemoterapi alsın biz nasıl çözelim ki" demeliyiz bu durumda. Halbuki o şahıs kansere değil, kanser karşısında yaşadığı üzüntüye teselli arıyor. Ben de hastayım demedim zaten. İkili ilişkilerde yaşadığım sıkıntıyı nasıl çözebilirim diye fikir sordum.
Ben "Psikologa gidin demeyin" yazıp tüm yolları kapatmanızı belirttim sadece.Hani uzmanların yardım edemediği soruna bizler nasıl yardım edelim demek istedim.Konunuz basit bir kaynana gelin çatışması değil zira , benzer yaşanmışlıkları paylaşıp çözülebilecek minvalde bir şey değil bu konu.
Ki yorumum da size iyi bir temennide de bulunmuşum ona bir cevap yok teşekkür mahiyetinde ama yazdığım olumsuz kısma hemen cevap vermişsiniz.Üyelere verdiğiniz cevapları da kısmen okudum ve eşiniz biraz haklı olabilir gibime geldi açıkçası.
Dikkat cekme ihtiyaci yalnizca ergenlere ozgu degildir herkesin belli bir noktada fark edilme ihtiyaci var ve bu bazen normalin uzerinde de olabilir. Altinda da gosterdikleri cabanin fark edilmemesi yahut takdir edilmemesi yatar - kadinlarin/ annelerin genel problemi. esinize bu acidan bir kapi acabilirsiniz belki. yahut daha somut bir sekilde kendinizi disavurabileceginiz is/hobi her neyse edinebilirsiniz. malum yasadiklari ne olursa olsun annelik/ ev hanimligi takdir gormuyor. fakat siz her seyi o kadar iyi biliyorsunuz ki bizim yapacagimiz bir yorumu arkaniza yaslanip dusunmeden savunmaya geciyorsunuz.Bu mantıkla hareket edecek olursak burada tek bir konu bile açılamaz. Mesela annem kanser diyen kadına, "gitsin kemoterapi alsın biz nasıl çözelim ki" demeliyiz bu durumda. Halbuki o şahıs kansere değil, kanser karşısında yaşadığı üzüntüye teselli arıyor. Ben de hastayım demedim zaten. İkili ilişkilerde yaşadığım sıkıntıyı nasıl çözebilirim diye fikir sordum.
Evet dikkat çekmeye çalışıyorum. Henüz ergenliği atlatamadım, sivilce sıkarken konu açayım dedim mazur görün. Patoloji tespit edemedi demedim, bir ilerleme kaydedemedim dedim. Bir üstte yazdıklarım sizin için de geçerli. Size özel cevabımı ve o yazdığımı da okuyabilirsiniz.
Dikkat cekme ihtiyaci yalnizca ergenlere ozgu degildir herkesin belli bir noktada fark edilme ihtiyaci var ve bu bazen normalin uzerinde de olabilir. Altinda da gosterdikleri cabanin fark edilmemesi yahut takdir edilmemesi yatar - kadinlarin/ annelerin genel problemi. esinize bu acidan bir kapi acabilirsiniz belki. yahut daha somut bir sekilde kendinizi disavurabileceginiz is/hobi her neyse edinebilirsiniz. malum yasadiklari ne olursa olsun annelik/ ev hanimligi takdir gormuyor. fakat siz her seyi o kadar iyi biliyorsunuz ki bizim yapacagimiz bir yorumu arkaniza yaslanip dusunmeden savunmaya geciyorsunuz.
:) ne mutlu22 sayfada hiç kimseye karşı savunmaya geçmedim. Ki eleştiren de oldu, anlamaya çalışan da. Sadece size karşı savunmaya geçmiş olmamın sebebi, anlatmaya çalıştığımı değil de kendi algılamak istediğinizi söylemeniz olabilir.
Bittabi siz bu şekilde algılamak istiyorsanız yapabileceğim bir şey yok arkama yaslanıp "eyvallah" demekten başka. Yalnızca şunu belirtmeliyim ki, takdir görme çabam yahut bu anlamda bir eksikliğim yok.
yarı yarıya beni anlatmışsın.. bende çok dokunmaktan, sarılmaktan hoşlanmam.. yani bazı çocuklar vardır anne-babalarına sarılırlar, heh işte ben onlardan değilimama senden farkım eşim (ve çocuklar) çok istisnadır.. aslında biraz zorlarsak karakterimiz ve kemikleşmiş davranışlarımızda değişiklik yapabileceğimize inanıyorum.. mesela ben, bendeki bu sorunu farkedip benzer durum çocuklar arasında alışkanlık olmasın diye her akşam aile kucaklaşması yapmaya başladık :) bayağı bayağı yatmadan önce edilen dua gibi birbirimize sarılıyoruz, öpüyoruz, birbirimizi gıdıklayarak yataklara yatıyoruz :) sonra hemen her olayda karşı tarafa özür-teşekkür-sevgi sözcüklerini söylemeye zorlayabilirsin kendini.. aslında çok zor değil, ama sen "bu benim kişiliğim, nasıl olsa yapamam" diye kendini bırakıyorsun, bırakma.. kavga esnasında karşı tarafın canını yakmak zorunda değilsin.. biliyorum bu seni iyi hissettiriyor, ama bazen susmak karşı tarafa çok daha ağır bir küfür idrak.. sessizliğinle cezalandır karşı tarafı, hakaret etmek senden götürüyor çünkü inan bana eşin bu bug'ını çok pis kullanıyor adım gibi eminim.. çok uzun yazmışım ya, dede korkut a bağlamadan gideyim, ama yine eklerim aklıma gelenleri.. senden başka bir tane daha yok, kendi kendinin kıymetini bil idrağım..
Belki de kendinizi yazarak daha iyi ifade edersiniz -ki mükemmele yakın ifade etmişsiniz konu açarken-
Eşinize minik notlar yazabilirsiniz.
Gün içinde mesaj yollayabilirsiniz.
Hatta ciceks... sitesinden ileri tarihli bir çikolata ve not ile heyecan katabilirsiniz :)
Merhaba hatunlar
Oğlumla ilgili açtığım konular malumunuz. Bu kez konu oğlum değil. Oğlumun neden bu kadar hırçın olduğunu sorgularken, kendi değişik hallerimi düzeltmem gerektiği sonucuna vardım. Hoş, bunun için yıllardır uğraşıyorum ama belki sizin yardımınız olur. Baştan rica edeyim, "bak oğlunda sorun yokmuş senin yüzünden böyle olmuş" demeyin. Zira her daim anneliğini sorgulayan bir kişiye bunu demeniz anksiyete atağından başka bir işe yaramaz.
Geçtiğimiz hafta hayatımın en kötü zamanlarından biriydi. Oğlumla şehir dışına çıktım çok zorlandım vs. Kısa yazmaya çalışacağım, okumaktan haz etmeyen insanlar için. Ben şehir dışındayken eşimle şiddetli bir tartışma yaşadık telefonda. 4 yıllık evliliğimde, evliliğimle ilgili hiçbir mevzu aileme yansımadı. Lakin bu sefer yansıdı istemesem de. Annem ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı için şaşırdı ve korktu. Kendisi biraz da magazin sevdiğinden, size gelip konuşacağım diye tutturdu. Bittabi bu isteğinin asıl sebebi telefondaki tartışmada bahsi geçen boşanma mevzusuydu.
Annem evime geldi ve adeta bir hakim edasıyla kanepedeki yerini alarak, tatlı sert kıvamında sorular sormaya başladı. Ben konunun benimle hiç alakası yokmuş gibi halı desenlerini incelerken, annemin hakimlikten evrilip psikolog mertebesine geçiş yaptığı anda halı deseni ile ilişkimi sonlandırdım.
-sen idrak'in sana değer verip sevdiğini düşünüyor musun? Dedi eşime.
Ay ben gülerim diyecektim ki eşim nefes almadan konuşmaya başladı. İyi ki dememişim ama birazcık gülmüş olabilirim.
Benim çok sert bir insan olduğumu, asla şefkat göstermediğimi, her daim eleştirdiğimi, sürekli şikayet ettiğimi, asla memnun olmadığımı, aşırı kibirli olduğumu, kendim haricinde herkesin mükemmel olmasını istediğimi ve bu yüzden sürekli telkinde bulunduğumu söyledi. Kendim haricinde imiş çünkü ben kendimi mükemmel sandığım için hiçbir konuda çaba göstermiyor ve adım atmıyormuşum. Asla özür dilemediğimi de ekledi.
Söylediği birçok şey doğru olduğundan, her zaman yaptığım gibi öfke ile savunmaya geçmedim bu sefer. Zihnimdeki "kaydet ve sonra uygun zamanda kullan" tuşunu da devre dışı bıraktım. Kindar olduğumu da söyledi çünkü. Ruh hastası olduğumu düşündüğünü de özür dileyerek ekledi.
Şimdi diyeceksiniz ki, bunca suçlamaya sessiz mi kaldın. Tabi ki hayır. Sadece bu sefer kendimle yüzleşmekten kaçmak istemedim.
Hanımlar, öncelikli problemim hislerimi hiçbir şekilde ifade edemiyor oluşum. Sevgimi gösteremem, üzgün olduğumu belirtmem ve bunu öfkeyle baskılarım. Özür dilemekte çok zorlanırım. Zor bela dilesem de pek samimiyetsiz bir hal alır. Gerçekten kırıldıysam "ben sana kırıldım" demek yerine inanılmaz can yakan cümleler söyler, bununla yetinmez günlerce öfke kusarım. Halbuki sadece kırıldım desem, eşim özür diler zaten. Oğlumun dışında hiç kimseye sevgimi göstermiyorum. Sebebini inanın ben de bilmiyorum.
Bunun dışında özellikle son iki yılda inanılmaz çirkef bir insan oldum. Öyle ki bir kavgada eşime "öl inşallah da oğlumla mutlu olalım" dedim. Gerçekten bunu istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ancak bu can yakma hissine engel olamıyorum. Özellikle kırıldığım anlarda. Sadece eşimin değil, herkesin ortak şikayetidir bu durum. "idrak bizi sevmez" halbuki seviyorum. Sadece dile getirmeyi, fiziki temas vs beceremiyorum işte.
Eşime birkaç kez beddua da ettim. Kibariye'nin annesine dönüştüğüm o anlarda eşim fazlasıyla kırılmış haklı olarak. Evliliğim zaten sallantıda. Bunda benim boşanma lafını gerekli gereksiz kullanmamın da büyük etkisi var tabi. He eşimin hataları yok mu, fazlasıyla var. Lakin konu evliliğim değil, benim bu hallerim.
Hatta daha özele girecek olursam, neredeyse hiç cinselliği başlatan taraf olmadım. İstek belirtmedim. Utangaç bir insan da değilim üstelik. Hiç durduk yere sarılmadım, sevgimi dile getirmedim. İlk öpen kişi hep eşim oldu. Durumu eşime karşı hislerime bağlayacak olan arkadaşlara önemle belirtmeliyim ki, canımı istese vereceğim kardeşime de hiç sarılmadım durduk yere. Aslında çok istedim ama yapmadım. Sadece çocuklara ve hayvanlara karşı sevgimi ve ilgimi gösterebiliyorum. Oğluma sık sık onu çok sevdiğimi söyler, öper sarılırım. Sürekli mıncıklarım. Peki benim yetişkinlerle alakalı sorunum nedir?
Aslında anlatacak çok şey var ama siz sordukça cevaplarım. Psikolog, psikiyatr önermeyin. Yıllarca denedim bu yolları, pek etki etmedi. Belli ki bu durumu kendi başıma çözmeliyim. Sahi, ben gerçekten ruh hastası mıyım?
Ayyy cok sevesim geldi yerim sizi yaa:) kimileri vardır ısrarla kötü huylarini kabullenmez kendini savunur kendini heeep hakli görür. Ne guzel ki kötü yanlarnizida görüp öz elestiri yapabiliyorsunuz bu gercekten harika bisey. Ruh hastası konumuna gelince keske herkes sizin gibi bi hasta olsaMerhaba hatunlar
Oğlumla ilgili açtığım konular malumunuz. Bu kez konu oğlum değil. Oğlumun neden bu kadar hırçın olduğunu sorgularken, kendi değişik hallerimi düzeltmem gerektiği sonucuna vardım. Hoş, bunun için yıllardır uğraşıyorum ama belki sizin yardımınız olur. Baştan rica edeyim, "bak oğlunda sorun yokmuş senin yüzünden böyle olmuş" demeyin. Zira her daim anneliğini sorgulayan bir kişiye bunu demeniz anksiyete atağından başka bir işe yaramaz.
Geçtiğimiz hafta hayatımın en kötü zamanlarından biriydi. Oğlumla şehir dışına çıktım çok zorlandım vs. Kısa yazmaya çalışacağım, okumaktan haz etmeyen insanlar için. Ben şehir dışındayken eşimle şiddetli bir tartışma yaşadık telefonda. 4 yıllık evliliğimde, evliliğimle ilgili hiçbir mevzu aileme yansımadı. Lakin bu sefer yansıdı istemesem de. Annem ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı için şaşırdı ve korktu. Kendisi biraz da magazin sevdiğinden, size gelip konuşacağım diye tutturdu. Bittabi bu isteğinin asıl sebebi telefondaki tartışmada bahsi geçen boşanma mevzusuydu.
Annem evime geldi ve adeta bir hakim edasıyla kanepedeki yerini alarak, tatlı sert kıvamında sorular sormaya başladı. Ben konunun benimle hiç alakası yokmuş gibi halı desenlerini incelerken, annemin hakimlikten evrilip psikolog mertebesine geçiş yaptığı anda halı deseni ile ilişkimi sonlandırdım.
-sen idrak'in sana değer verip sevdiğini düşünüyor musun? Dedi eşime.
Ay ben gülerim diyecektim ki eşim nefes almadan konuşmaya başladı. İyi ki dememişim ama birazcık gülmüş olabilirim.
Benim çok sert bir insan olduğumu, asla şefkat göstermediğimi, her daim eleştirdiğimi, sürekli şikayet ettiğimi, asla memnun olmadığımı, aşırı kibirli olduğumu, kendim haricinde herkesin mükemmel olmasını istediğimi ve bu yüzden sürekli telkinde bulunduğumu söyledi. Kendim haricinde imiş çünkü ben kendimi mükemmel sandığım için hiçbir konuda çaba göstermiyor ve adım atmıyormuşum. Asla özür dilemediğimi de ekledi.
Söylediği birçok şey doğru olduğundan, her zaman yaptığım gibi öfke ile savunmaya geçmedim bu sefer. Zihnimdeki "kaydet ve sonra uygun zamanda kullan" tuşunu da devre dışı bıraktım. Kindar olduğumu da söyledi çünkü. Ruh hastası olduğumu düşündüğünü de özür dileyerek ekledi.
Şimdi diyeceksiniz ki, bunca suçlamaya sessiz mi kaldın. Tabi ki hayır. Sadece bu sefer kendimle yüzleşmekten kaçmak istemedim.
Hanımlar, öncelikli problemim hislerimi hiçbir şekilde ifade edemiyor oluşum. Sevgimi gösteremem, üzgün olduğumu belirtmem ve bunu öfkeyle baskılarım. Özür dilemekte çok zorlanırım. Zor bela dilesem de pek samimiyetsiz bir hal alır. Gerçekten kırıldıysam "ben sana kırıldım" demek yerine inanılmaz can yakan cümleler söyler, bununla yetinmez günlerce öfke kusarım. Halbuki sadece kırıldım desem, eşim özür diler zaten. Oğlumun dışında hiç kimseye sevgimi göstermiyorum. Sebebini inanın ben de bilmiyorum.
Bunun dışında özellikle son iki yılda inanılmaz çirkef bir insan oldum. Öyle ki bir kavgada eşime "öl inşallah da oğlumla mutlu olalım" dedim. Gerçekten bunu istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ancak bu can yakma hissine engel olamıyorum. Özellikle kırıldığım anlarda. Sadece eşimin değil, herkesin ortak şikayetidir bu durum. "idrak bizi sevmez" halbuki seviyorum. Sadece dile getirmeyi, fiziki temas vs beceremiyorum işte.
Eşime birkaç kez beddua da ettim. Kibariye'nin annesine dönüştüğüm o anlarda eşim fazlasıyla kırılmış haklı olarak. Evliliğim zaten sallantıda. Bunda benim boşanma lafını gerekli gereksiz kullanmamın da büyük etkisi var tabi. He eşimin hataları yok mu, fazlasıyla var. Lakin konu evliliğim değil, benim bu hallerim.
Hatta daha özele girecek olursam, neredeyse hiç cinselliği başlatan taraf olmadım. İstek belirtmedim. Utangaç bir insan da değilim üstelik. Hiç durduk yere sarılmadım, sevgimi dile getirmedim. İlk öpen kişi hep eşim oldu. Durumu eşime karşı hislerime bağlayacak olan arkadaşlara önemle belirtmeliyim ki, canımı istese vereceğim kardeşime de hiç sarılmadım durduk yere. Aslında çok istedim ama yapmadım. Sadece çocuklara ve hayvanlara karşı sevgimi ve ilgimi gösterebiliyorum. Oğluma sık sık onu çok sevdiğimi söyler, öper sarılırım. Sürekli mıncıklarım. Peki benim yetişkinlerle alakalı sorunum nedir?
Aslında anlatacak çok şey var ama siz sordukça cevaplarım. Psikolog, psikiyatr önermeyin. Yıllarca denedim bu yolları, pek etki etmedi. Belli ki bu durumu kendi başıma çözmeliyim. Sahi, ben gerçekten ruh hastası mıyım?
Diğerleri gibi bu da bende bulunan hatta dozajı kaçan bir özelliktir.Esasında başkalarına mevcut durumu anlatırken eşime eleştirel yaklaşmıuor oluşum, eşime has bir durum değil. Kendim her daim eleştirirken, bir başkasının eleştirmesine asla müsaade etmem. Sevdiğim insanları koruma içgüdüm çok fazla. Babamla ilgili zamanında çok sıkıntı yaşadığım halde biri "babanın da şu huyu çok kötü" dese, hemen savunmaya geçer iyi yönlerini anlatırdım. Eşime karşı da öyleyim. Asla bir başkasının kötü yönlerini söylemesine izin vermem. Bilmelerini de istemem. Bu yüzden annem tartışmamıza tanık olunca şaşırıp gelmek istedi bana.
Kendim ne kadar eleştirip yoruyorsam sevdiğim kişiyi, dışarıya karşı da bir o kadar korumacıyım.
Koç burcumusunuz?
Ben akrep burcuyum ve benim özelliklerimi anlatmış arkadaş..Komikliğide var..Bu bile benimle aynı:))ben Akrep olduğunu düşünüyorum
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?