Yeni evlilerin evine yatılı ögrenci

Şimdi yan komşunuzla göz göze gelmeye çekiniyorsunuz çünkü 15 yaşında çocuğa bile kafayı takabiliyor, ya çok bilindik örnek Karaböcek kardeşler, kardeşi ablasının eşiyle kaçtı diye ortalık yıkılmıştı o dönem, şimdi tvde açıp bakıyorsun her yerde benzer olay, çok afedersiniz kimin eli kimin cebinde belli değil, kadın erkek fark etmeksizin birine bırakın çoluğu çocuğu kedinizi köpeğinizi emanet edemez olduk ya satar ya başka bir şey yapar diye. Demis cevabinizin hemen altina Mune.

Ki film veya iste bu sekilde gercek hayat uzerine esra erol tarzi programlar sebebiyle gorduk ki sonradan dovunmenin uzulmenin anlami yok. Kusura bakmayin ben gerceklerden bahsediyorum. Insanlar nefsiyle sinaniyor her gun, bazilari yenik dusebiliyor. Ben icat etmedim yoksa ayni baldiz baldan tatlidir sozunu. Ciddi anlamda her boyutu dusunmek lazim. Ben pembe bir toz bulutunda yasamiyorum. Turkiye'de yasiyorum. Anadolu irfani sayesinde tvde gazetede veya etrafta gordugumuz seyler bunlar hep. Burada okudugumuz seyler. Insan ister istemez dusunuyor.
 
Kimse burda kendi çekirdek ailesini,eşini,çocuklarını ekarte edip(ev ahalisi onaylamadığı takdirde) hayır ben bu öğrenciye yardım edeceğim,bir faydam dokunsun diye evine almaz da işte maksat duyar kasmak olsun.. ha karşılıklı aynı düşüncede olunur o ayrı. Ama seninle aynı fikirde olmayan insanları da sırf yok seviseceksin diye yardım etmiyorsun diye eleştirmek de manasız. Yada maddi durumdan,pandemiden yada sırf canı istemiyor diye kabul etmeme hakkına sahip
 
Aynen öyle. Pandemi öncesi 1 2 öğrenciyi de kızımla birlikte okula bırakıyordum sabahları . Ama bu sene alamayacağımı arabaya kendimi riske atamayacağımı hem de dakika dakika diğer çocukları bekleyerek strese girdiğimi sabahları söyledim. Gayet anlayışla karşıladılar. Kimse kimseye güvenerek çocuk yapmamalı valla. Benim görüşüm bu
 
Kesinlikle kabul etmeyin vicdan yapıp. İnsan hep aynı kalmıyor, onun sorumluluğu size ait olmamalı. Herhangi bişey oldu mu sizdeydi olur, bu sizin evde olmasa da dışarıda bişey olur vesaire. Siz onun dadısı değilsiniz. Üstelik yeni evlisiniz, yalnız kalmak isteyeceksiniz, birlikte vakit geçirmek isteyeceksiniz. Kayınvalideyi istemeyen biz, Genç bir kızla eşiniz niye aynı ortamda yatılı kalsın ki! Bağnazlık değil bu. Akrabalarınız da bi değişik, düşüncesiz...
 
İnsanların planlarını yapmaması sizin sorununuz değil. Bundan 15 sene önce, üniversite tercihim sırasında ailem beni istanbul’da okutmaya güçlerinin yetmediğini söylediler, ben de yaşadığımız şehirde okudum. İncilerim dökülmedi. Benim amcam ve 3 kuzenim, sayısız uzak akrabam istanbul’da yaşıyor. Hiçbirisi de aklımıza gelmedi, gelemez de ne münasebet.

Şimdi her şehirde üniversite var. Küçük şehirdeki hocalar başarısız değil. Puanlar şehrin imkanları nedeniyle düşük. Öğrencide gelişme azmi varsa küçük şehirde de yapar.
 
Kimsenin sorumluluğunu almak zorunda değilsiniz. Ben istemem, mahremiyetine düşkün biriyim, hem de yeni evliysem asla kabul etmem. Herkes kendi başının çaresine baksın.
 
Helallik bir şey yaptığımı asla düşünmüyorum çünkü dediğim gibi keyfi bir durum yaşadığımız.
Keşke ihtiyacı olan birine merhem olabilseydim, o zaman bir hayrım yararım olurdu.
Güven önemli mesele, o konuda hepimiz tedirginiz lakin evren kötü diye yaşamayı da bırakacak halimiz olduğunu düşünmüyorum.
Onlar nasıl cesaretli ise, kendine güvenen adam daha cesur olup bu durumları bastırmalı. Sine sine nereye kadar, şurada insan ailesine güvenemiyor gündeme baktığınızda da ömür bu yahu, ondan kork bundan çekin şöyle böyle hiçbir hayat birbirine değmeden yaşanıyor.
Ben değil ama ailem çok iyi insanlarmış, onu anladım ben.
Hiç değilse hayatlarına dokundukları benim bildiğim 25 30 insan sayarım, ailem sayesinde değil ama başarı yolunda ellerini tutan birine ihtiyaç duyduklarında, boş bırakmadıkları belki de son umutları olduğu için.
Kimse kimseyi evlat da edinmedi ayrıca, zor zamanında destek olmaktan bahsediyorum sadece.

Cey, konuyu saptırmak istemem.
Kimseye neden almadın da demem lakin şuan imkanı olan ve talepte bulunulmuş bir kimse bile bile reddetmemeli.
Gerek 1 ay gerek 2 hafta neyse ne, şuan bir kaos yaşanıyor ve bir şekilde çoğu çözüme ulaştırılacak.
Olağanüstü hal gibi bir şey bu.
İstemeyen çözümün bir halkası olarak yerini başka şekilde alabilir.
Toplumsal meselelere bana dokunmayan yılan bin yaşasın tadında bir bencillikle sağduyusuz bakmayı reddediyorum.
Kimse ölmüyor birine destek çıkınca, bilinsin isterim.
 
Magarada yaşadığım icin hicbir seyden haberdar degilim.

Butun yorumlarimda ayni seyi yazdim. Gelecek vaad eden her çocuğa bütün imkanlar sel olmali.

Geçici süreliğine eve alinir. Rahatsizlik verdiğinin farkindadir. Mecbur kaldığının da. O da kalmak istemez, mecburiyetten gelir. Iş bulmak ister, eve cikmak ister. Bunlari soyleyerek ve en onemlisi izin alarak, onay alarak gelir.

Macera arayan, %100 burslu okul kazandi desinler diye inatla istanbul yazan, ek yerleştirme ile zar zor girmiş, baraj puanini anca geçmiş, başarılı olmayan, sosyal hayat becerilerini bile tasimayan bir çocuğa ne yapılsa boş.

Sorsak beyin göçünün ne oldugunu bile bilmiyordur.
 
Benim için bir başarı kıstası üniversite sınavında kutucukları işaretleyebilmek değil, burada ayrışıyoruz.
Ayrıca aynı yolları geçmeyen kişilerden de aynı başarıyı beklemenin abes olacağına adım kadar inanıp, fırsat eşitliğini savunuyorım.
Siz buradan yola çıkarak sosyal, kültürel ve eğitim beceleri hakkında da fikir yürütüp yargıya varıyorsunuz, ben ise bir cevherin ancak uygun şartlar altında parlayabileceğine inanıp, o şartları sağlamakta herhangi bir faydam olacaksa bunu esirgememeye inanıyorum.

Ne sizin aksini düşünecek haliniz yok bu saatten sonra ne de benim destek görmeyi belli bir gruba indirgeyecek halim yok.

Siz onlara edin, ben öbürlerine böylece her ikisini düşünenlere de el değmiş olur, kazanan toplum olur
 
Aynenn. Ben 10 sene kadar once Turkiye derecesi cikarttim dil puaninda. Hacettepe Bogazici... Akliniza ne gelirse tutuyordu. Babamla annemin durumu iyi degildi, babam sen cok guzel burs ve yurt kazanirsin ozellerden dedi. Gittim pasalar gibi babama bile muhtac olmadan okudum. Ki tum sulalemiz Istanbul'da idi. Annemle babam birinin bile yanina yollamayi dusunmediler. Emrivakiyi gectim sormadan daha neden istanbula yollamadiniz dedi cogu. Ama annemle babamin cevabi netti: gucumuz neyse ona gore okuturuz. Ben Bogazicinden Hacettepeden sirf maddi durum yuzunden vazgectim ciddi anlamda da incilerim dokulmedi yine cok cok iyi bir yere geldim cok sukur. Istanbula giden arkadaslarimdan bazilari o donen akraba yaninda kaldi, cogu bin pisman oldu. Dayisiyla kalan bile pisman oldu ailecek gorusmeyi kestiler.

Simdi kendi bulundugu sehirde universite okumak tamam iyi degil lisenin devami gibi aile hayati bakimindan. Ama caresizse yapacak bir sey yok. Insanlar iyi dusunmeden hareket ediyorlar. Yani benim evime su an kuzenimin kizi gelse ben terslerim. Cunku benim kendi isim gucum var. Bana kazanmadan once sorsaydi derdim: burada burs ve yurt bulamazsin. Sorunlarin olur. Ailenin yaninda devam et. Ama emrivaki asla kabul etmem. Cok cok sacma yani 4 yil bende mi kalacak. Yurda parasi yetmeyenin eve hic yetmez. Boyle bir maceraya gerek yok yani. Konu sahibi dadilik ablalik yapmak zorunda degil kimseye.
 
Bana bir iki kez sağlık sebeplerinden dolayı komşum 11aylik kızını emanet etti. Süre olarak 4saati hiç geçmedi ama pandemi sebebiyle çok korktuğumu benim de 3 çocuğumun olduğunu söyledim komşuma. Benim için sorun yok dese de benim çocuklarım için sorun olacagini belirttim,üzgünüm bırakacak kimseleri yok ama ben de çocuklarımı dusunmek zorundayim
 
Hanımlar biz ne desek manasız aslında, konu sahibesi nasıl karar verirse öyle olacak, bizim yaptığımız sadece düşüncemizi yazmak, herkes kendi penceresinden yazdı.

dragoman sizi alıntıladım çünkü bu konuda nereye gidiyoruz içerikli mesajlarıma örnek bir atasözü paylaştığınız için.

Bu atasözü kafamızı kurcalayıp duruyordu, yani nasıl bir insan baldızına farklı bir gözle bakabilirdi ki?
Af buyurun "Eşek hoş laftan ne anlar" atasözünü yıllarca "Eşek hoşaftan ne anlar" diye yanlış söylememiz gibi bir şeydir demiştik, doğrusu gerçekte hangisi karışmış vaziyette ama Baldız baldan tatlıdır yanlış, doğrusu Daldız baldan tatlıdır deniyor, daldız kovandan bal alınan kepçe demekmiş.

Velhasıl eğer doğrusu Daldız baldan tatlıdır'sa cidden bizim zihniyet nereye gidiyor?

İnsanların birbirine güvenmemesini, endişelerini, tedirginliklerini anlamak lazım zira mesele eve cinsiyet ayrımcılığı yaparak birini misafir etmek değil, ben o kısıma takılmadım dahi ama bazı sorumluluklarımızı başkalarının üzerine yıkıp sonrasında suçlayan bir toplum haline döndük.

Bu platform ülkenin küçük bir yansıması, hayatın içinde yaşananların ele alındığı bir yer, hiçbirimiz farklı şeyler okumuyoruz burada, aynı şeyleri aynı şekilde okuduğumuzu düşünüyorum.

Birinin eşi Google'da baldız araması yapıyor, biri eşini kardeşinin ayarttığını söyleyip eşine sahip çıkarken kardeşine beddualar ediyor, biri aldatan eşini pamuklara sararken birlikte olduğu kadınların adını mesleğini ifşa ediyor, başka biri evli erkeklerden hoşlanıyorum sizin kocalarınızı da alırım he diyor, bunların hepsi bu platformda kadınlar tarafından yapılıyor.

Resmen toplumsal depresyon paranoya yaşar gibiyiz ve dejenere olduk cümlesi abartılı olmaz kanaatindeyim, bunca yaşanan şeyler arasında bir öğrenciyi evde isteyip istememek zincirin son halkası bile olamaz bence.

İnsanların ruhlarını iyileştirmeden neden korkuyorsun, niye güvenmiyorsun, neden bu düşüncelerin diyemeyiz, zira böyle düşünmeye toplumda yaşananlar itiyor.

 
Ben ogrenciyken hangi sartlarda, nasil bir okulda, nasil bir ailede, nasil maddi sorunlarla okudugumu yazmadim.

Üstün bir basari mi gösterdim hayir. Ama o imkânlara gore en iyisiydi.

Koca okulda, baraj geçen yoktu, üniversiteye yerlesen tek kisi bendim. Dershaneye de gitmedim.

Bunlari ayni yoldan geçmediğimi düşündüğünüz icin yaziyorum.

Sapik öğrenciler, sapik ogretmenler, derse sarhoş giren ogretmenler, öğretmeni akil hastanesine yattigi icin 2 ay bos geçen dersler, bunlara goz yuman idari kadro, karisi hamile diye o sene ona sinif verilmeyen, dolayisiyla donem dersini alamayan biz, böyle bir okul yani...

Aileme hic girmek istemiyorum. Depresyonda bir anne, evde buyukanneler, ise gitmeyen bir baba, her gun kavga, kucuk kardes sorumlulugu... ozetle böyle.

Ben bu sartlarda bitirdim okulumu.

14 yasinda yeterince bilmedigim ve okulda da hiç ögretilmedigi icin yanlis tercih yapip gorece iyi bir puanla girmek zorunda kaldigim lisede yasadiklarim bunlar. Hatamin sorumlulugunu almak zorunda kaldım.

Uzun uzun yazmak istemezdim ama ayni yoldan gectigimi görün istedim.



Sosyal hayat becerisinin uygun sarti mi var?

1. Sınıfta parmak kaldirirsin, ogretmenin onay verince konusursun, kapiyi tiklayarak iceri girersin. bu beceriler hayat bilgisinde öğretilir. Herkese ogretilir. Okulda ogrenemezsen ailede ogretilir.

18 yasina geldigi halde bunlari bilmeyen sosyal hayatta var olamaz ki parlasın.

Liseye basliyor olsa bu fikirde olmam. O zaman bir umut, bir basari beklenmeden de destek olunur. O destekle daha da hirslanir. 4 senede her sey en iyisine dönüşebilir.

Ama bu üniversitede. Kazandigi bölümü okuyacak, is imkani bastan belli. Dönüşebilecek bir durum yok.

Benim imkanım varsa yenibastan bir çocuk yetistirmeye degil, kendini yetiştirmiş, gelecek vaad eden ama imkani olmayan bir çocuğa yönelirim.

Olmasi gereken de budur. Uygun şartlarda parlar belki diye umut vaad etmeyen bir çocuğa imkan saglamak, imkani olmayanlarin hakkina girmektir.
 
12 13 sene evvel öğretmenlik yaparken ki öğretmen değilim bu arada bir öğrencim vardı üstün zekalı babası yok annesi psikiyatrik hasta ağır derecede. Ona memleketlimiz bir holding sahibinden burs bulduk ki aynı bursu şu an kendi çocuğuma sağlayamam. Denk geldi uğraştık sağladık. Sonra çocukla irtibatım kesildi. Seneler sonra Ankara da karşılaştık doktor olmuş işadamı okutmuş sonuna kadar. Böyle çocuklar elbette desteklenmeli ama bu görev bir dar ve orta gelirlilerin işi değil. Kendi çocuklarımıza hayrımız yok çoğumuzun maddi olarak.Hele ki son 3 yılda
 
Benim için bir başarı kıstası üniversite sınavında kutucukları işaretleyebilmek değil, burada ayrışıyoruz.
Filmdelisi hanım, sizin yorumlarınızı genelde çok beğenirim.
Ancak bu yorumunuza katılamayacağım.
Üniversite sınavına, farklı zamanlarda 2 kez girmiş biri olarak yazıyorum bunu. Birine 2011 diğerine 2014'te girdim. İlkinde dandik bir bölüm kazandım ve bitirdim. İkincisinde ilk 8 binde idim. Aynı öğrenci bakın, ama iki farklı sonuç var. Fark ne peki?
Birincisinde miskin, başarısız ve isteksizdim. İkincisinde ise emek harcadım, plan yaptım, ona uydum, büyük bir irade örneği sergiledim. Sonunda iyi bir eğitim almış bir öğretmen oldum, şükür. Demem o ki, üniversite sınavı öyle atla deve değil. Ve üzgünüm ama ortalama bir birey, az buçuk çalışmayla bir şeyler yapabilir. Bomboş sınava girerse tabi barajı zor geçer. Türkçede zaten paragraf soruları var, okuduğumuzu da bir zahmet anlayalım. Tarihin yarısı yorum sorusu, biraz da oturup ezber yapmak lazım. Neredeyse 10 soru matematikte dört işlem. Gözünüzü seveyim yani, bundan daha fazlasını da yapabilmek gerekir. Yapamıyorsa da bunun adı maalesef başarısızlık oluyor. Ha başarısızlık utanılacak bir şey mi? Hayır. Ben de başarısızlık yaşadım, utanarak söylemiyorum bunu. Önemli olan bu durumdan kurtulmak isteyip istememek bence.
İkinci üniversitemdi, aileme yük olmamak için baştan planımı yaptım. Kazanmadan evvel açtım istediğim bölüm nerelerde var? Kazananlar neler yazmış? Yaşanabilir bir yer mi? Yurt imkanı var mı, kiralar ne kadar? Okulun şehre uzaklığı kaç km? vs. gibi soruları tek tek yazdım bir deftere. Sayfa sayfa ayırdım üniversiteleri. Sonra kazanınca burs için de aynısını yaptım. Açtım interneti ne kadar vakıf var hepsine başvurdum. Olmadı mail attım. Neticede burs çıktı, şükür onunla da okudum. Bursumda da ortalama şartı vardı, 4 üzerinden 3'ün altına düşmemek gerekti mesela. Dört yıl boyunca ortalama kastım. Hakkını vermek için çabaladım.
Yani demem o ki, bir insan kafaya koyduysa ona göre hareket eder, planını yapar. Ha planını yaparsın, aksaklık olur, zorlanırsın. Yardım istemek hakkındır. Ama bu sorudaki gibi, son güne kadar yatış modunda olursan o zaman da farklı algılanır işte.
 

Ya...sen takma burdakilere, o kudra kişisi bu forumda tanınmış, herkese kötü yorum yapan, dalga geçen kişi, bu yüzden de zaten sürekli ban yiyor çünkü her seferinde haddini aşıyor. Cidden yardım etmek istediği için değil, sadece sizi sıkıştırmak istiyor tepkinizi görmek için böyle üstünüze geliyor ve başkalarını da kışkırtıyor. Bu forumda 7/24 gezdiği için, başka işi gücü olmadığı için bu kadar saldırgan.

Bak benim bu yorumuma da cevap yazacak, beni ezmeye, küçük düşürmeye çalışacak, tıpkı onunla aynı kafa olanlar gibi. Bak gör bu yoruma ne tepkiler geliyor ama doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış

Sen A‘dan Z’ye haklısın. Konu kapanmıştır. Bakamayacağı çocuğu doğurmasınlar.
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…