- 2 Kasım 2013
- 7.796
- 37.040
- 748
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
-
- #61
Anladım. Aslında sorun burada. Damariniza basildikca siz daha çok üzerine gidiyorsunuz. Arada duvarlar oluşuyor. İletişim duvarları kaldırır. Her kavga duvara bir tuğla daha ekler. Kavgalar da çözümsüz bitiyordur büyük ihtimalle. Kavgadan bunalinca kenara cekiliyorsunuz sorun da halı altına supuruluyor. Sonra birden ortaya çıkıyor. Oldu mu sana kısır döngü.
Sorunlar sakince konuşulup çözülmeli. Cozulmedikce ofkenizi sinirinizi besleyecek. Özür dilememeniz normal kavga karşılıklı edilir çünkü. Siz kırıcı sözü karşıdaki sizi tahrik ettiği için diyorsunuz belki. E iki kişi hataliysa özrü de gereksiz buluyorsunuz içten içe. Eşiniz sizden özür diler mi? Karşıdaki özür dilemezse ben de dilemem mesela.
Madem pratik zeka hayranisiniz , öyleyse kavga anlarında beddua ve hakaret yerine daha incitici başka sözler bulun.
Kendi alaniniz ihlal edildiğinde çok sinirleniyorsunuz , hayat arkadaşınızın onur alanını ihlal ediyorsunuz.
Ne olursa olsun , ne kadar katı olursanız olun dilinizin ayarı olmalı.
Sevgi gosterememek karakter meselesi ama illaki başka yolu vardır. Sevdiği bir yemeği yapmak , gülümsemek , mesaj atmak gün içinde sevdiğini özlediğini söylemek.. Bilemiyorum elbet vardır bir yolu.
Kendinizi iyi tanıyorsunuz , herkes tanımaz , yuzlesmez. Annenizin sorusu aile terapistinin ilk sorularından biri oluyor.
Eşiniz belli ki çok yıpranmış.
Ufak bir el uzatsaniz bu konuşmadan sonra o da adım atar yine yeniden.
Evladinizla olan savasinizda tek kalmamış olursunuz.
Geçenlerde eşime sevgililik dönemimizde yazdığım bir mektubu buldum ve inanın uzaylı görmüş gibi oldum.Oğlumdan önce izlerdim kısa süren her bölümde farklı hikayesi olan yabancı dizileri. Ancak 3 sezondan fazlasına yine tahammül edemezdim. Kendini tekrar etmeye başladığı anda soğuyorum diziden. Dr house ve sherlock en tahammül edilebilir dizilerdi ki onlarda bile devamlılık sağlayamadım.
Evet doğum yapana kadar kendimce yöntemlerim vardı sevgimi göstermelik. Ancak oğlumdan sonra o kadar yıprandım ki ekstra çaba sarf edemiyorum belki de.
İşin tuhafı oğlum da benim gibi. Asla çok sevgi gösteren, kendini sevdiren bir çocuk değil. Kısa öpücükler veriyor o da ısrar kıyamet.
Çift terapisi aldınız mı? Onermeyin demiştiniz ama ikiniz beraber gittiniz mi uzmana?Aynen dediğiniz gibi kısır döngüden ibaret ilişkimiz. O özür dilerdi. Hatta hep o dilerdi. Artık o da vazgeçti. Eşim tahrik etme konusunda çok başarılıdır. Sakince, ustalıkla çileden çıkarır insanı. Damarıma basar. Yumuşak karnıma vurur. Karşılığını da fazlasıyla alır. Ancak o biraz da kendince benim kibirimi yenme amacı ile tahrik ediyor. En nihayetinde sürekli savaşan iki insan olduk işte.
Beni bu tutuyor şahsen.idrak annen, baban çocukken sana sarılıp sevdiğini söylermiydi?
ne tutuyor seni? aciz, muhtaç görüneceğin hissi mi?
Geçenlerde eşime sevgililik dönemimizde yazdığım bir mektubu buldum ve inanın uzaylı görmüş gibi oldum.
Ne orada söylediklerimin hiçbirini hissediyorum ne de ben artık o kadınım.
Bununla yüzleşmem oldukça fazla zaman aldı ama ilk tepkim ‘ben ne kadar salakmışım’ oldu.
Tabi ki bizim eşimle durumumuz çok farklı sizinkine göre, benim kocam bana göre gerçekten ruh hastası(!) ama evlilik hele de çok zor bir çocukla baş etmeye çalışmak, insanı olduğundan fazlaca uzaklaştırıp başka noktalara götürüyormuş.
Önceliklerim oldukça değişmiş ve ben anladım ki hayatım çocuklarımşa uğraşmak ve kendimi motive edecek gücü toplamak olarak ikiye ayrılırken, ona sadece yapılacakları, ihtiyaçları yerine getirmek rolünü vermişim.
Siz de bir düşünün derim, benim kadar değişmiş olabilir misiniz, eşinizin isyanı bundan mıdır?
Çift terapisi aldınız mı? Onermeyin demiştiniz ama ikiniz beraber gittiniz mi uzmana?
Beni bu tutuyor şahsen.
Birine ya da bir şeye muhtaç olmak, kendi başına bir şeyi halledememek ya da yardım talep etmek...
Beni ezip geçsinler daha iyi.
idrak annen, baban çocukken sana sarılıp sevdiğini söylermiydi?
ne tutuyor seni? aciz, muhtaç görüneceğin hissi mi?
Anladım. Çocuk olunca insanın eli kolu bağlanıyor tabi. Ama keşke bitirebilseniz. Nezle bile kaç gün sürüyor da öyle geçiyor. Aranızda kronik bir sorun var. Bir iki seansla çözülmez zaten.Iki seans gittik. İlk seanstan sonra kapıdan çıkar çıkmaz kavga etmeye başladık. İkincide "çocuk durmuyor çabuk gelin" baskısından dolayı yine kavga ettik ve aynı sebepten bir daha gidemedik.
yalnız son söylenecek lafı hemen çabuk çabuk ağzından çıkaranlara bende sinir oluyorum. bu konuda kendine hakim olmayı öğrenmek gerek. zira sen öfkeni kusup deşarj olurken karşındaki ne kadar değersiz ve gözden çıkarılabilir olduğunu depoluyor.
Birine yardım etmek benim için sevgi gösterisidir mesela.ama senin dediğin yardım istemek.
sevgi göstermek değil ki.
Anladım. Çocuk olunca insanın eli kolu bağlanıyor tabi. Ama keşke bitirebilseniz. Nezle bile kaç gün sürüyor da öyle geçiyor. Aranızda kronik bir sorun var. Bir iki seansla çözülmez zaten.
Bilmiyorum ki nooption. Muhtaç olma konusunda takıntılıyım evet. Minnet duygusuna sahip olmak istemiyorum asla. Babam göstermezdi ama annem sevgisini gösterirdi.
Anladım. Ne diyelim umarım bir çıkış noktası bulursunuz.Doğru söylüyorsunuz lakin oğluma bakacak gönüllü bir insan evladı yok maalesef. Bir şekilde bakmaya ikna olsalar bile, onlara göre saçmalık olan terapi için asla bakmazlar.
Bu evrilmeyi tabi ki eşiniz de yaşadı.Elbette çok değiştim. Eşimin şikayeti de bu zaten. Benimle sadece yapmam gerekenler ve maddi durumlar hakkında konuşuyorsun diyor. Sürekli sorumluluklarımı söyleyip, yapmadıklarımla alakalı kavga çıkarıyorsun diyor.
Evet şimdi düşününce, bu anlamda çok değiştim. Hiçbir zaman tatlı su romantiği olmadım ama önceden beklentilerim, hedeflerim çok farklıydı. Belki de şimdi yaşadığım bu değişime eşimin de uyum sağlamasını istiyor ve buna zorluyorum, bilemiyorum.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?