- 12 Ocak 2010
- 16.671
- En iyi cevaplar
- 1
- 25.045
- 1.123
- Konu Sahibi Idrakyollariiltihabi
-
- #101
Bu iletinizde temel 3 sorunu kendiniz söylemişsiniz.
İlki, çocuğunuz hakkında sorumluluk ya da ebeveynlik paylaşımı.
Burada tek yapabileceğiniz şey, ortak karar almaktır.
Birbirinizin fikirlerine saygı duymak ve en önemlinin çocuğunuzun lehine olan her şeyde birleşmeyi teklif etmelisiniz.
İkincisi eşinizin üslup sorunu.
Bu erkeğe has bir şey değil, kaba saba insanlardan oldum olası hoşlanmam ben de ama bunu dile getirmekten başka çareniz yok.
Çünkü 3 madde sizin sivri dilinizi tetikleyen şey, eşinizin davranış ve söylemleri ise; bunu konuşmaya mecbursunuz.
O da değiştirmeye en azından dikkat etmeye mecbur.
Ben tüm konuyu şöyle bir düşündüğümde sizde sevgi eksikliği falan görmedim aksine kendinize oldukça eleştirel yaklaşırken, eşinize daha seçici ve iyi tanımlama yaptığınızı gördüm.
Bunun altında yatan şey nedir?
Farketmeden bir empoze mi söz konusu yoksa kavgalarda söylenen sözler mi bilinçaltınızda kendinizi bu evliliğin celladı gibi görmenize mi sebep oluyor?
Ruh hastasi degilsin belki ama normal de degilsin.
Bir sorunun var belli ki?
Teshisi konulmamis bir sorun??
......Bazi karakter ozelliklerinin genetik oldugunu dusunuyorum.......
Son cumlem de burda dursun....
Nedense benim aklıma da annenle ilişkin nasıl diye geldi...
Annemi severim, o da beni sever. Bugün olduğum kişi olmam da emeği çok fazla.
Aynı şekilde olmak istemediğim kişi olmamda da emeği çok fazla.
Annem asla sarılarak, öperek, dokunarak sevmedi. Uzaktan sevdi sanırım, buna da emin değilim çünkü sevgisini göstermedi.
Ona göre ihtiyaçlarımızı karşılamak yeterliydi. Ona sarılıp öpmek istesek, beni sarılıp öpeceginize odanızı toplayın(?) da bana iyilik olsun falan derdi.
Bayramdan bayrama çocuklarını öpen bir anne hayal et...
Bu suyun dibi bende çok karanlık. 31 yaşında, insanın hala canı yanar mı, yanıyor. Onun yaptığının aksine çocuklarıma çok sık söylüyorum sevdiğimi. Sürekli sarılıyorum. Özlüyorum. Ve canımın acısı artıyor çünkü bunu yapmadan, uAk durmaya çalışmak bunu planlamak falan çok zor. Demekki içinde yokmuş annemin. Yada sevmemiş.
Her neyse.
Zor beğenen, duygularını ifade etmeyi zayıflık zanneden, kırgınlıklarını karşıdaki insani aşağılayarak geçiştirmeye çalışan, duygularım hakkında konuşmaktan nefret eden falan biriyim.
Eşim, aslında ailesi ile benzer süreçlerden geçmiş, ama doğru olanın bu olmadığına karar vermiş, olabildiğine açık yurekli, sevmekten utanmayan, zayıflıklarını normalleştiren, kendini kapatmaktan ziyade açarak çözen, kavga uzatmayan, susmayı bilen biri..
Şimdi iki benzer süreçten böylesine iki farklı sonuç...
benim terapim bu anlamda o oldu.
Karşımda benzer süreçten geçip sonucu farklı olan,
Hayatını yaşarken yüklerinden kurtulmuş, kendini de cevresini de mutlu etmesini bilen bir adam var.
Zaman zaman Ben özümün kötü olduğunu da düşünüyorum... çünkü bazı seyler onda çok doğal ve akışkan iken bende o kadar yapay ki.
Sanırım kelin ilacı oldu :) bilmiyorum basıl değişirsin. Bilmiyorum sebebi annen yada her neyse nasıl üstesinden gelirsin.
Sadece tek başına olmuyor.
İşin kötüsü yardım da isteyemezsin, dilin varmaz gibi geliyor :) Benim de öyle de...
Tek atımlık kursunun var.
Eşinden yana kullan. Açık açık konuş. Hatalarının altında ezilerek değil. Yaranı sarmaya yardım etsin. Kaşımaya, kanatmaya, üstüne bşr şeyler dökmeye ihtiyacın yok.
Yanında olabilecek biriyse, dürüstlüğünü takdir edip seni anlayabilecek biriyse tabi...
Ben de aynı sizin gibiyimdir. Karakter mi bilmiyorum ama aynı evin içinde gidip anneme sarılsam , annem şaşırır vayy sen bize sarılır mıydın diye. Eski sevgilime karşı da oyleydim , hiç opmez sarilmazdim. Hatta bazen elimi bile tutmuyorsun dediği olurdu. Şimdi ayrıldık bitti, doya doya sarılıp opemeden gitti elimden diye, içimde kaldı resmen.
Özür dileme olayına gelince ben de hiç beceremem. Karşındaki insanı üzdüm diye oturur hüngür hüngür ağlarim ama gidip de diyemem ağzımdan çıkmaz o sözler. Keşke bana bakıp , içimi görse anlasa karşıdaki derim.
Kalbim her zaman çok kırılgan olmasına rağmen, hep ben çok güçlü biriyim diye gözükmeye çalıştım. Hatta yakın bir erkek arkadaşım , bır kere gözümden yaş geldiğini görünce ' vayy sen ağlar mıydın ya' demişti. Ne zaman ağlayacak olsam hep kimsenin goremeyecegi yerlere giderim,uzuldugum bir olay olsa aglamamak için karşımdakine öfke kusarım. Karşıya dediğim şeyler aslında beni daha çok yaralar , bir de oturur dediklerime üzülür ağlarım.
Ben neden böyleyim yıllardır çözemedim, ama sorsan dışardan hiçbir şeye uzulmeyen, taş kalpli, kimseyi sevmeyen biriyim. Aslında içimde ne fırtınalar kopuyor, ne kadar çok seviyorum kimse bilmiyor. Gosteremiyorum , düzeltmeyi denedim olmadı. Dışarıya güçlü görünme çabası icerisindeyim galiba, bir olay karşısında yıkılsam bile tepki vermem, sadece karsiya ofke kusarim. Kendimle baş başa kalınca salya sümük ağlarım kalbim kırıldı diye. Oysa olay anında karşındakine desene ben sana kırıldım diye , öfke kusup sonra kendi kendime, hep kırıldım hem de onu kırdım diye ağlamaya ne gerek var. Ama yok böyleyim işte.
Size pek yardımcı olmadı, resmen kendimi anlattım ama kusura bakmayın. Çok dert yandığım bir durum kendi açımdan.. Düzeltmeyi denedim ama pek duzeltemedim ben, umarım siz başarırsiniz.
Benim de size benzer eski bir sevgilim oldu ve ayrıldım. Beni gercekten cok severdi bundan adım gibi emindim ama sürekli bir şikayet, yaptığım hiçbir seyi begenmemeler, eleştiriler.... Mesela bi gün kurabiye yapmıştım gidip onun icin özel kurabiye kalıbı arayıp almıştım, tüm gün uğraşmıştım ve bana ne dedi biliyor musunuz? Neden kurabiyeye elimle şekil vermemisim neden kalip kullanıp kolaya kacmisim? Ben tüm gün onun icin bu lafları duymak için uğraşmamıştım tek istediğim onu mutlu etmekti. Yani sürekli eleştiriyorsaniz ve hiçbir şey beğenmiyorsaniz bu karşı taraf için çok kırıcı gercekten. Ki o kişi de memnuniyetsiz olduğunu asla kabu etmezdi.
Ayrılırken ona aynen şunları demiştim " ben mükemmel olamam, mükemmel olmak da istemiyorum ben sadece kendim olmak istiyorum ama bu sana asla yeterli olamayacak..."
O kadar korkunc bir durum ki bu yani eşinizin neler hissettiğini anlayabiliyorum insanı içten bitiriyor, ne yapsan eksik olacağını biliyorsun bir süre sonra da içinden hiçbir şey yapasın gelmiyor hele siz sevginizi de göstermiyormuşsunuz. Peki o adam neden sizinle aynı evde mutsuz olsun ki?
Eşinizin çağrısına kulak verin ve yeniden destek almaya başlayın. Önceden psikojik tedaviden fayda gormedim diyorsanız başka bir psikoloğa gidin ama lütfen gidin zira karakteriniz çok zor ve karşıdaki insanları çok üzüyor.
Son olarak bence sürekli eleştirme ve memnuniyetsiz olmak dışında sizin sevgi algınız da yanlış olabilir. Kimisi kıskançlığı sevgi zanneder mesela ya da bağırış cağırış bazı insanlar için normaldir çünkü bunlar çocukluğumuzda n gelir. Belki de siz sevgiyi zayıflık olarak görüyorsunuz, ancak sevmenin güçsüzlük olmadığını anlamanız lazım yoksa hic mutlu olamazsınız hayat boyu ve kimseyi mutlu edemezsiniz. Ki bu da yine ancak terapi yoluyla düzeltilebilir
Yapı olarak sizinle aynıyım neredeyse, aileme sevdiklerime karşı hep bir duvar örerim hepsini severim bir an olsun aklımdan çıkmazlar ama öyle arayıp sormam mesela değer verdiğimi hissettirmem, eşimle normal basit bir konuyu bile çirkefe bağlayarak tartisma havasında konuşurum sakinligim yoktur ve sürekli kabarıp duran bir öfkeye sahibimdir, bu durumun esimi ciddi anlamda yıprattığını gördüm ve ufak ufak kendimi frenlemeye başladım tam başarılı olmis değilim hatta daha kat edeceğim çok yolum var ama en azından deniyorum. Bunun kaynağını da çok iyi biliyorum, küçüklükten beri aile içi kavgalar gürültülerle büyüdüm değer görmek ve sevmek sevilmek hissetirilmedi bana hiç, sevgi sözcükleri havada uçuşmaz hep bağrış çağrış sesleri yankılanırdı evde. Tamamen ailemden kaynaklı olduğunu düşünüyorum geçmişe olan öfkem ve kinim beni bu hale getirdi, uzunca zaman karakterime yerleşmiş ruhuma işlemiş bir duygu bir davranış biçim var ve bunu üzerimden söküp atmam kolay olmuyor. Sizinkinin de öyle olduğunu düşünüyorum geçmişten gelen bir öfke olabilir. Bunu kendimiz yeneceğiz yoksa etrafımızdaki herkes bilhassa eşimiz yok olup gidecek yalnızlığa mahkum olacağız.
Tedavi olman gerekli. Bir rahatsızlık var ama ne olduğunu uzman bilir.
Üzgünüm ama rahatsızlığınızın adı narsizim tedavisi çok zor olan ama imkansız değil lütfen tedavi olun en önemlisi kendi kusurlarınızla meşgul olun ve daha da önemlisi hoşgörü kazanın çünkü ben de bi narsistle evliyim. Ve inanın çok zor
Zor kadınsın idrak
Ama geç değil bunları yapabilirsin
Eşin senin en yakının
Ondan çocuk bile yaptın, uzak durmana neden olan nedir?
Ufaktan başla, sen sarılsan, sen öpsen acaba karşılığında olumsuz tepki ile mi karşılaşmaktan korkuyorsun?
Çocuklar ve hayvanlara sevgiyle yaklaşınca geri çevrilmeyeceğini bildiğinden rahatsındır belki.
Kendini zorlasan da eşine biraz daha özen göstermelisin.
Kim sürekli eleştirilmek ister ki?
Sen bence bunu biraz düşün
Düzelmeyecek bir şey yok, hadi sevgi kelebeği gibi gezme etrafta ama eşin bu ya senin sevgine ilgine ihtiyacı olan biri. En azından gardını ona karşı indirmelisin biraz.
bence siz narsist bir insansınız ve ancak çocuğunuzun sizi zorlayan durumu sizin kibrinizi kırabiliyor.Eşinize çok üzüldüm 3 günlük dünya sizin gibi birisi ile imtihan halinde.
Son zamanlarda Sevgimden pek emin değilim. Sevgim bittiği için mi, sürekli savaş halinde olduğumuz için mi emin değilim bilmiyorum. Bu yüzden ani karar vermekten kaçınıyorum...
Merhaba hatunlar
Oğlumla ilgili açtığım konular malumunuz. Bu kez konu oğlum değil. Oğlumun neden bu kadar hırçın olduğunu sorgularken, kendi değişik hallerimi düzeltmem gerektiği sonucuna vardım. Hoş, bunun için yıllardır uğraşıyorum ama belki sizin yardımınız olur. Baştan rica edeyim, "bak oğlunda sorun yokmuş senin yüzünden böyle olmuş" demeyin. Zira her daim anneliğini sorgulayan bir kişiye bunu demeniz anksiyete atağından başka bir işe yaramaz.
Geçtiğimiz hafta hayatımın en kötü zamanlarından biriydi. Oğlumla şehir dışına çıktım çok zorlandım vs. Kısa yazmaya çalışacağım, okumaktan haz etmeyen insanlar için. Ben şehir dışındayken eşimle şiddetli bir tartışma yaşadık telefonda. 4 yıllık evliliğimde, evliliğimle ilgili hiçbir mevzu aileme yansımadı. Lakin bu sefer yansıdı istemesem de. Annem ilk kez böyle bir durumla karşılaştığı için şaşırdı ve korktu. Kendisi biraz da magazin sevdiğinden, size gelip konuşacağım diye tutturdu. Bittabi bu isteğinin asıl sebebi telefondaki tartışmada bahsi geçen boşanma mevzusuydu.
Annem evime geldi ve adeta bir hakim edasıyla kanepedeki yerini alarak, tatlı sert kıvamında sorular sormaya başladı. Ben konunun benimle hiç alakası yokmuş gibi halı desenlerini incelerken, annemin hakimlikten evrilip psikolog mertebesine geçiş yaptığı anda halı deseni ile ilişkimi sonlandırdım.
-sen idrak'in sana değer verip sevdiğini düşünüyor musun? Dedi eşime.
Ay ben gülerim diyecektim ki eşim nefes almadan konuşmaya başladı. İyi ki dememişim ama birazcık gülmüş olabilirim.
Benim çok sert bir insan olduğumu, asla şefkat göstermediğimi, her daim eleştirdiğimi, sürekli şikayet ettiğimi, asla memnun olmadığımı, aşırı kibirli olduğumu, kendim haricinde herkesin mükemmel olmasını istediğimi ve bu yüzden sürekli telkinde bulunduğumu söyledi. Kendim haricinde imiş çünkü ben kendimi mükemmel sandığım için hiçbir konuda çaba göstermiyor ve adım atmıyormuşum. Asla özür dilemediğimi de ekledi.
Söylediği birçok şey doğru olduğundan, her zaman yaptığım gibi öfke ile savunmaya geçmedim bu sefer. Zihnimdeki "kaydet ve sonra uygun zamanda kullan" tuşunu da devre dışı bıraktım. Kindar olduğumu da söyledi çünkü. Ruh hastası olduğumu düşündüğünü de özür dileyerek ekledi.
Şimdi diyeceksiniz ki, bunca suçlamaya sessiz mi kaldın. Tabi ki hayır. Sadece bu sefer kendimle yüzleşmekten kaçmak istemedim.
Hanımlar, öncelikli problemim hislerimi hiçbir şekilde ifade edemiyor oluşum. Sevgimi gösteremem, üzgün olduğumu belirtmem ve bunu öfkeyle baskılarım. Özür dilemekte çok zorlanırım. Zor bela dilesem de pek samimiyetsiz bir hal alır. Gerçekten kırıldıysam "ben sana kırıldım" demek yerine inanılmaz can yakan cümleler söyler, bununla yetinmez günlerce öfke kusarım. Halbuki sadece kırıldım desem, eşim özür diler zaten. Oğlumun dışında hiç kimseye sevgimi göstermiyorum. Sebebini inanın ben de bilmiyorum.
Bunun dışında özellikle son iki yılda inanılmaz çirkef bir insan oldum. Öyle ki bir kavgada eşime "öl inşallah da oğlumla mutlu olalım" dedim. Gerçekten bunu istemediğimi söylememe gerek yok sanırım. Ancak bu can yakma hissine engel olamıyorum. Özellikle kırıldığım anlarda. Sadece eşimin değil, herkesin ortak şikayetidir bu durum. "idrak bizi sevmez" halbuki seviyorum. Sadece dile getirmeyi, fiziki temas vs beceremiyorum işte.
Eşime birkaç kez beddua da ettim. Kibariye'nin annesine dönüştüğüm o anlarda eşim fazlasıyla kırılmış haklı olarak. Evliliğim zaten sallantıda. Bunda benim boşanma lafını gerekli gereksiz kullanmamın da büyük etkisi var tabi. He eşimin hataları yok mu, fazlasıyla var. Lakin konu evliliğim değil, benim bu hallerim.
Hatta daha özele girecek olursam, neredeyse hiç cinselliği başlatan taraf olmadım. İstek belirtmedim. Utangaç bir insan da değilim üstelik. Hiç durduk yere sarılmadım, sevgimi dile getirmedim. İlk öpen kişi hep eşim oldu. Durumu eşime karşı hislerime bağlayacak olan arkadaşlara önemle belirtmeliyim ki, canımı istese vereceğim kardeşime de hiç sarılmadım durduk yere. Aslında çok istedim ama yapmadım. Sadece çocuklara ve hayvanlara karşı sevgimi ve ilgimi gösterebiliyorum. Oğluma sık sık onu çok sevdiğimi söyler, öper sarılırım. Sürekli mıncıklarım. Peki benim yetişkinlerle alakalı sorunum nedir?
Aslında anlatacak çok şey var ama siz sordukça cevaplarım. Psikolog, psikiyatr önermeyin. Yıllarca denedim bu yolları, pek etki etmedi. Belli ki bu durumu kendi başıma çözmeliyim. Sahi, ben gerçekten ruh hastası mıyım?
teşhislerin yönünde tedavi almadın mı pekiGittim uzmana yıllarca, bir sürü teşhisim var halihazırda efem :)
Aha narsist de oldum çok şükür :)
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?